Yargı reformu sonbahara ertelendi, Cumhuriyetçiler cezaevinde kaldı

YENİ yargı reformu paketi uzun zamana yayılan bir danışma ve hazırlık döneminin ardından son şeklini aldı ve 30 Mayıs tarihinde Beştepe’deki Kongre ve Kültür Merkezi’nde kalabalık bir davetli topluluğunun katılımıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kuvvetli bir taahhütle Türk kamuoyuna açıklandı.

Haberin Devamı

Reform paketinin arkasındaki kilit isim olan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bu vesileyle yaptığı açıklamalarda yargı paketi çerçevesinde yasa şeklindeki düzenlemelerin “mutlaka en kısa zamanda” Meclis’e geleceğini duyurdu.

Gül, 31 Mayıs’ta AA’ya açıklamasında, yargı reformuyla birlikte “hak ve özgürlüklerin daha da artacağını” söyledi, “Türkiye daha fazla özgürlüğe fazlasıyla layık. O yüzden vatandaşımızın ihtiyacı ve tüm dünyadaki evrensel hukuk ilkelerini Türkiye’de de eksiksiz hayata geçirmek istiyoruz. Yapılacak düzenlemelerle keyfi tutuklamalar ya da uzun süre tutuklamaların da ortadan kalkmasını hedefliyoruz” diye konuştu.

*

Yargı reformu paketinin dikkat çeken unsurları arasında cezaların Yargıtay’da temyiz edilebilmesi için öngörülen beş yıl sınırı da yer alıyor.

Haberin Devamı

Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre, bir davada mahkemenin verdiği beş yıl ve altındaki hapis cezaları istinaf mahkemesinde onanması halinde hüküm kesinleşmiş oluyor. Bu da cezanın Yargıtay’da temyiz edilebilmesinin önünü kapatıyor. Buna karşılık, aynı davada istinafta onanan mahkûmiyetlerde ceza süresi beş yılın üstünde olursa, ceza kesinleşmemiş kabul ediliyor. Bu da Yargıtay’da temyiz imkânına kapıyı açıyor.

Bu durumda bir davada beş yıl ve altında ceza alan sanıklar haklarındaki hüküm kesinleştiğinden cezalarını çekmek üzere hapse girerken, aynı davada daha yüksek ceza alan sanıklar temyizde Yargıtay kararı bekleneceği için -bazı suç kategorilerinde- hapse girmekten kurtuluyor.

Sözünü ettiğimiz çelişkili durum özellikle Cumhuriyet davasının sanıklarını yakından ilgilendiriyor. Çünkü, beş yıldan az hapis cezasına çarptırılan sanıklardan Musa Kart ve Güray Öz’ün de aralarında yer aldığı altısı, haklarındaki cezalar istinaf mahkemesinde onandığı, dolayısıyla cezaları kesinleştiği için 25 Nisan’dan bu yana Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Aynı davada beş yıldan fazla hapis cezası alan ve benzer şekilde cezaları onanan altı sanık ise Yargıtay’da temyiz hakkına sahip oldukları için hapse girmekten kurtuldu.

Haberin Devamı

Yargıtay, önümüzdeki dönemde sanıkların hepsi hakkında cezalarını ‘bozma’ kararı verdiği takdirde, istinaf aşamasında cezaları kesinleştiği için aradaki dönemde hapis yatmış olanlar açısından telafisi mümkün olmayan ağır bir mağduriyet durumu ortaya çıkacaktır.

*

Adalet Bakanı Gül, 31 Mayıs tarihinde Habertürk’te Didem Arslan’ın sorularını yanıtlarken buradaki sıkıntıyı kabul ederek şöyle demişti:

Aynı dosyada sanıklardan bir kısmı istinafta, bir kısmı Yargıtay’a gidiyor. Bu arada istinafta (cezaları) kesinleşen kişiler cezaevine girdiler. İki yıl sürdü Yargıtay. (İki yıl) cezaevinde yattılar. Yargıtay da ‘ya burada bir suç yok’ dedi... O zaman istinafta kesinleşenlerin günahı ne?”

Haberin Devamı

Bakan, işte bu soruna çözüm getirmek üzere aynı dosyadaki sanıkların hepsi için Yargıtay sonucunun beklenmesi yönünde bir düzenleme yapılacağını, TBMM’ye sunulacak yargı reformu paketinde bu düzenlemenin yer alacağını söylemiş ve eklemişti:

Adalet onu gerektirir...”

Adalet Bakanı’nın “Adalet onu gerektirir” diyerek bir ‘adalet meselesi’ olarak takdim ettiği konuda nerede duruyoruz?

*

İktidarın yargı reformu paketini iddialı bir şekilde açıklayarak kamuoyunda büyük bir beklenti yarattığı aşikârdır. Kamuoyunun bir kesimi şüpheci bir bakışla yaklaşsa da, birçok çevre her şeye rağmen paketin içindeki olumlu unsurlara odaklanmayı tercih etmiştir.

Bu beklentiyi taşıyanlar arasında istinaf mahkemesinde cezaları kesinleştiğinden ikinci kez hapse giren ve halen demir parmaklıkların arkasında bulunan Cumhuriyet gazetesi davasının altı hükümlüsü de vardı.

Haberin Devamı

Önem taşıyan nokta, mevcut istinaf düzenlemesinin Cumhuriyet gazetesi davasında adaletsiz bir durum yarattığı hususunda bugün iktidarla muhalefet arasında bir görüş ayrılığının bulunmamasıdır.

Genel beklenti, özellikle Adalet Bakanı Gül’ün açıklamalarının ardından TBMM temmuz ayında tatile girmeden önce yargı paketinin genel kuruldan geçmesi ve böylelikle hapisteki meslektaşlarımızın özgürlüklerine kavuşmalarıydı.

Olmadı...

*

İktidarın yargı reformu paketini sonbahara ertelemeye hazırlandığı yolundaki haberler AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un dün CNN Türk Ankara Temsilcisi Dicle Canova’ya yaptığı açıklamayla az çok resmiyet kazandı. Kurtulmuş, Meclis’in önümüzdeki haftadan sonra tatile gireceğini belirterek “Çok yoğun bir gündemi var. Çok kuvvetle muhtemeldir ki, (yargı reformu) bu döneme yetişmeyebilir. Bir dahaki dönemde açılır açılmaz ilk ele alınan konulardan biri olur” diye konuştu.

Haberin Devamı

Bu durumda yargı reformu paketinin ekim ayına ertelendiğini söyleyebiliriz. Bu arada, CHP’li TBMM Başkanvekili Levent Gök, dünkü sohbetimizde, Cumhuriyetçilerin tahliye olabilmesi için hiç olmazsa TBMM’ye istinaf düzenlemesiyle ilgili bir mini paketin getirilmesi önerisini AK Parti’ye götürdüklerini, ancak olumlu bir yanıt alamadıklarını belirtti.

AK Parti aslında istekli olduğu halde neden reform adımını erteleme ihtiyacını duydu? Ankara’dan gelen bilgiler, AK Parti’nin ‘paydaşları’ ile reform paketinin bazı yönleri üzerinde henüz tam bir mutabakat sağlayamadığını gösteriyor. ‘Paydaşlar’dan herhalde MHP’yi anlamamız gerekiyor.

*

Hangi nedenle olursa olsun büyük beklentiler yaratan yargı reformu projesi şimdilik rafa kalkmıştır. TBMM Genel Kurulu’nda bunun yerine Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın kurulmasına ilişkin yasa teklifi, Merkez Bankası ile ilgili düzenlemeleri de içeren torba yasa teklifi ve 11. Kalkınma Planı’na öncelik verilecek ve ardından Meclis muhtemelen önümüzdeki hafta tatile girecektir.

Turizm Ajansı kurulmasının, hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi ve adaletsiz bir şekilde hapiste tutulan gazetecilerin mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflerine kıyasla öncelik kazandığı ülkelerde böyle bir durumla karşılaşılabiliyorsunuz maalesef.

 

Yazarın Tüm Yazıları