Seçim barajında Rusya’daki barajın da gerisinde kalmak

TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün görüşülmeye başlanan Seçim Yasası’nda yapılacak değişikliklere ilişkin yasa teklifi “Seçim Barajı” tartışmasını bir kez daha Türkiye’nin gündemine getirmiş bulunuyor.

Haberin Devamı

12 Eylül darbesi sonrasındaki askeri rejim döneminde 10 Haziran 1983 tarihinde çıkarılan 2839 sayılı “Milletvekili Seçim Kanunu” ile ulusal düzeyde yüzde 10 olarak belirlenen ve yaklaşık 40 yıldır bu oran üzerinden uygulanan baraj, sonunda ilk kez bir değişikliğe uğruyor ve yüzde 7’ye iniyor.

Avrupa’nın en yüksek seçim barajı Türkiye’de. Barajın yüzde 10’dan yüzde 7’ye inmesi, Avrupa’nın en yüksek oranı olması keyfiyetini değiştiriyor mu diye soracak olursanız, hayır değiştirmiyor. Ancak meselenin bu yönüne geçmeden önce biraz geçmişi hatırlamamızda yarar var.

TEMSİLDE ADALET İLE SİYASİ İSTİKRAR ARASINDA DENGE

Yüzde 10 barajı, 12 Eylül döneminde demokrasiye dönüldükten sonra yeniden koalisyon hükümetlerinin önünün açılmasını kesmek düşüncesiyle getirilmişti.

Haberin Devamı

Siyasi İstikrar” hedefini “Temsilde Adalet” ilkesinin önüne koyan bir bakışı temsil ediyordu yüzde 10 oranı.

Anayasa Mahkemesi (AYM), 1983 sonrasındaki dönemde yüzde 10 barajıyla ilgili olarak önüne gelen dosyalarda bu oranı temsilde adalet ilkesi açısından sorunlu görmeyen bir içtihat geliştirmiştir.

BARAJI KALDIRMAYANLAR SONRA BARAJ ALTI KALDILAR

Seçim sistemindeki sorunların giderilmesini AYM’den beklemek yerine, çözümün doğrudan siyaset sınıfı tarafından demokratik ilkeler üzerinden üstlenilmesi, kuşkusuz ideal olan durumu gösterir.

Gelgelelim, geride bıraktığımız 40 yıla yakın süre içinde ülke yönetiminde söz sahibi olan siyasi partiler bu konuya el atmaktan uzak durmuştur. İlginçtir ki, geçen zaman zarfında kendi siyasi beklentileri çerçevesinde bu meselede genellikle hareketsiz kalan siyasi partilerin önemli bir bölümü, daha sonra değişik zamanlarda bir şekilde yüzde 10 barajının kurbanı olmuştur.

CHP’nin 1999 genel seçiminde yüzde 8.71 ile baraj altında kalması bu örneklerden biridir. Ayrıca, 2002 öncesinde muhtelif koalisyonlarda iktidarı paylaşan DSP, ANAP, DYP ve MHP gibi partilerin 3 Kasım 2002 seçiminde yüzde 10 barajının altında kalmaları en çarpıcı örnektir.

GEÇMİŞTE ara formüllerle AŞILDI

Yüzde 10 barajının demokratik süreçleri gölgelemesinin, adil olmayan uygulamalara yol açmasının bir nedeni de, sıkça muhtelif ara formüllerin önünü açmış olmasıdır. Siyasi partiler her seferinde yaratıcı yöntemlerle seçim barajının etrafından dolanmanın bir yolunu bulmuştur.

Haberin Devamı

Örneğin, 1991 seçiminde Alparslan Türkeş’in Milliyetçi Çalışma Partisi Refah Partisi’nin, Halkın Emek Partisi (HEP) de SHP’nin listelerinden seçime girerek TBMM’de temsil imkânı elde etmiştir. Keza, ANAP 1995 seçiminde BBP’yi kendi listesinden Meclis’e taşımıştır.

Bu uygulamaların önümüze getirdiği soru şudur: Madem bir dizi yöntemle barajın baypas edilmesi mümkün oluyor, bu yola gitmeyen partilerin kabahati nedir? Onlar bu durumda haksızlığa uğramış olmuyorlar mı?

Ardından 2018 seçimi öncesinde yapılan bir düzenlemeyle bu kez seçim ittifaklarının yasal olarak önü açılmış ve ittifaka giren partilerin oylarının yüzde 10 barajı açısından birlikte değerlendirilmesi uygulaması getirilmiştir. Düzenleme, baraj sınırını büyük ittifaklar bünyesindeki partiler açısından bir konu olmaktan çıkarmıştır. MHP, AK Parti ile, İYİ Parti de CHP ile ittifak kurarak seçime girmiştir 2018’de.

Haberin Devamı

AİHM HEM SORUNLU GÖRDÜ HEM DE İHLAL VERMEDİ

Baraj meselesi, geride bıraktığımız dönemde Strasbourg’a, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) önüne de gitmiştir. Ancak bu cephede yaşanan gelişmeler de sorunun aşılmasına yardımcı olmamıştır.

AİHM’in önüne gelmesi, 2002 yılında yapılan genel seçimde DEHAP milletvekili Resul Sadak ile Mehmet Yumak’ın Şırnak’ta oyların yaklaşık yüzde 46’sını elde etmelerine karşılık partilerinin ülke genelindeki baraja takılması nedeniyle seçilememeleri üzerine AİHM’ye başvurmaları üzerine olmuştur.

Sadak ve Yumak, başvurularında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 1 Numaralı Protokol’ün üçüncü maddesinde düzenlenen “serbest seçim hakkı”nın ihlal edildiği tezini öne sürmüştür. AİHM Dördüncü Dairesi, 30 Ocak 2007 tarihinde oyçokluğuyla aldığı kararda ihlal vermemiştir. Dairenin 7 üyesinden 2’si muhalefet şerhi düşmüştür.

Haberin Devamı

Başvurucular, bu karara AİHM Büyük Daire’de itiraz etmişlerse de, dosya burada 8 Temmuz 2008 tarihinde onanmıştır. Bu kez 17 üyeden 4’ü muhalefet şerhi yazmıştır.

Ancak AİHM Büyük Dairesi’nin kararı tartışmalı bir içerik taşıyor. Şu nedenle ki, AİHM baraj oranını ülkelerin takdir marjı içinde görmekle birlikte, bir yandan da yüzde 10 barajının “aşırı yüksek” olduğu görüşünü kayda geçirmiştir. Yani mahkeme, bir sorun görmüş ancak bu sorunu giderme yönünde bir hüküm vermekten de uzak durmuştur.

Bu noktada 2000’li yılların başlarında Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefi çerçevesinde gerçekleştirilen siyaset ve hukuk reformları sürecinde de bu konuda bir açılım yapılmamıştır.

Haberin Devamı

Bunda AB ülkelerinin ve Avrupa Komisyonu’nun Türk demokrasisiyle ilgili dosyalarda ordunun sistem içindeki rolünün geriye çekilmesi ve Kürt sorununa odaklanırken, “temsilde adalet” meselesini fazla önemsememiş olmalarının rolü vardır.

VENEDİK KOMİSYONU’NA GÖRE YÜZDE 3 İLE 5 ARASINDA OLMALI

Galiba bu konuda en önemli adım daha sonra Avrupa Konseyi’nin alt organı Venedik Komisyonu tarafından atılmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Avrupa Konseyi’ne katılan ülkelerde anayasa yazımına yardımcı olmak amacıyla kurulan, Konsey içinde demokratik standartları gözeten Venedik Komisyonu, 2010 yılında Kıta Avrupası’ndaki seçim barajlarıyla ilgili kapsamlı bir çalışma yürütmüştür.

Komisyon, bu çalışması sonucunda “yerleşmiş demokrasiler”de  seçimlerde temsil adaleti bakımından baraj eşiği olarak yüzde 3-5 aralığını önermiştir.

Bu çalışma Avrupa’daki en yüksek barajın yüzde 10 ile Türkiye’de olduğunu da ortaya koymuştur. Çalışma sonunda baraj sıralamasında tablo özetle şöyle belirmiştir:

Yüzde 10: Türkiye

Yüzde 7: Rusya

Yüzde 5: Almanya, Belçika, Estonya, Gürcistan, Macaristan, Moldova, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya

Yüzde 4: Avusturya, Bulgaristan, İtalya, Norveç, Slovenya, İsveç

Yüzde 3: İspanya, Yunanistan, Romanya, Ukrayna

Yüzde 2: Danimarka

Yüzde 0.67: Hollanda

Barajsız ülkeler: Finlandiya, İrlanda, İzlanda.

Listede yer verilmeyen Avrupa Konseyi ülkelerinde baraj ya yüzde 5‘in altındadır ya da hiç uygulanmamaktadır.

RUSYA YÜZDE 5’E DÜŞÜRMÜŞTÜ

İlginç olan bir husus, bu raporun yayımlanmasından sonra Rusya’nın 2016 yılındaki seçimde barajı yüzde 5’ye indirmiş olmasıdır.

Sonuçta TBMM yeni yasa teklifini kabul ettiğinde, Türkiye Rusya’nın 2016 yılında terk etmiş olduğu yüzde 7 barajına ancak gelmiş olacaktır. Rusya Ukrayna’yı işgali nedeniyle kısa bir süre önce Avrupa Konseyi’nden çıkarıldığı için bu sıralamada olmasının da aslında bir anlamı kalmamıştır.

Her halükârda seçim barajı konusunu değerlendirirken Avrupa’daki uygulamalarla ilgili bu tabloyu da göz önünde bulundurmakta yarar var. Avrupa’nın seçim barajı ortalamasını yukarı çektiğimiz aşikâr.

Yazarın Tüm Yazıları