Şanghay Örgütü ile imzalanan 'Muhtıra' ne getiriyor?

Gündemimiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı Özbekistan’daki Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi’ne çevrilince bu konu üzerine yaptığım araştırma sırasında karşıma çıkan bir haber beni şaşırttı.

Haberin Devamı

Bu, Hürriyet’te 13 Ocak 2005 tarihinde yayımlanmış olan, gazetemizin Moskova temsilcisi Nerdun Hacıoğlu’nun imzasını taşıyan bir haber. Rusya lideri Vladimir Putin’in Kazakistan ziyareti sırasında yaptığı bir açıklamayı konu alıyor.

Putin’in bu ziyareti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 10-11 Ocak 2005 tarihlerinde Moskova’ya yaptığı gezinin hemen ertesine rastlamış. Putin, açıklamasında Erdoğan ile görüşmesinin ilginç bir boyutunu anlatıyor.

Putin, Kazakistan’ın Almati kentindeki açıklamasında şöyle konuşmuş:

Dün Türkiye Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan’ı Moskova’da misafir etme, onunla detaylı görüşme imkânım oldu. Temaslarımız sırasında Erdoğan’dan ülkesinin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne büyük ilgi duymaya başladığını memnuniyetle öğrendim. Türkiye’nin dile getirdiği bu ilgi bence önemli bir pozitif sinyal olarak algılanmalı.”

Haberin Devamı

Habere göre, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev de Putin’in bu açıklaması üzerine söze girerek “Türkiye’yi her zaman aralarında görmekten memnuniyet duyacaklarını” belirtiyor.

Kazakistan, o tarihte Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya, Kırgızistan ve Tacikistan’la birlikte ŞİÖ’nün beş üyesinden biridir.

*

Yayımlandığı tarihte Türk kamuoyunda nedense üzerinde pek durulmayan bu haber, aslında Erdoğan’ın ana ekseninde Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin yer aldığı bu örgüte duyduğu ilginin çok gerilere gittiğini, konunun Türkiye ile Rusya arasındaki ikili siyasi diyalogunun gündemine girmesinin kendisinin 2005 yılındaki Moskova ziyaretine kadar uzandığını gösteriyor.

Türkiye’nin o dönemde dış politikada bütün önceliğini AB ile tam üyelik müzakerelerini başlatma hedefine verdiğini hatırlayabiliriz. AB’nin Brüksel’deki 17 Aralık 2004 tarihli zirvesinde tam üyelik müzakerelerini 2005 yılı ekim ayında başlatma kararının yaklaşık bir ay sonrasına rastlıyor Moskova’daki Erdoğan-Putin görüşmesi.

Önceliğin AB’ye yöneldiği bu dönemde de Erdoğan’ın dış politikaya bakışında doğu boyutunun önemli bir yer tuttuğunu, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne dönük bir ilginin daha o tarihte uç vermiş olduğunu görüyoruz.

Haberin Devamı

Bununla birlikte, ŞİÖ ile kurumsal ilişki kurma meselesinin Erdoğan’ın dış politika söyleminde kuvvetli bir içerikle yer tutmaya başlaması için 2010’lu yılların başlarına gelinmesini beklemek gerekecektir.

Üstelik bu yıllar, AB ile tam üyelik müzakerelerinin fiilen durma noktasına gelmesi ve ayrıca Türkiye’nin 2011’de patlak veren Arap Baharı’nın rüzgârı ile birlikte dış politikada bölgesinde “düzen kurucu” olma söylemine yönelmesine ve bu tezin yol açtığı tartışmalara da sahne olacaktır.

O dönemde Erdoğan’ın söyleminde beliren ve dünkü yazımızda alıntılarla aktardığımız “Şangay Beşlisi” vurguları, bir bakıma AK Parti iktidarının 2010’lu yılların başlarındaki iddialı dış politika çıkışlarını tamamlayan bir tema olarak karşımıza çıkıyor.

*

Haberin Devamı

Burada not edilmesi gereken bir nokta, 1996 yılında kurulan ŞİÖ’nün sonraki süreçte kurumsal olarak devamlılık içinde gelişmesi, önce “gözlemci” üyeler, 2008’le birlikte bu statünün bir alt derecesi olan “diyalog ortakları”nı bünyesine kabul ederek büyümesidir.

Moğolistan, İran, Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler 2004-2006 döneminde gözlemci statüsüne kabul edilmiştir. Bunlardan Moğolistan dışındaki üçü bugün tam üye olmuştur ŞİÖ’ye. Özbekistan’la birlikte örgütün üye sayısı bugün dokuza çıkmıştır.

Buna karşılık Rusya’ya siyasi olarak bütün yakınlığına rağmen Belarus önce 2009 yılında diyalog ortağı yapılmış, ardından 2015 yılında gözlemciliğe geçmiştir. Halen Afganistan, Moğolistan ve Belarus olmak üzere üç gözlemci ülke var ŞİÖ’de. Diyalog ortakları grubunda ise Türkiye dahil dokuz ülke bulunuyor.

Haberin Devamı

ŞİÖ içinde “Diyalog Ortaklığı”nın statüsünün kurumsal olarak tesis edilmesi 2008 yılına rastlıyor. Türkiye’nin örgüte diyalog ortağı olmak için resmi başvuruyu yapmasının tarihi ise 23 Ekim 2011’dir. ŞİÖ Devlet Başkanları Konseyi, Ankara’nın başvurusunun kabulüne ilişkin kararını 7 Haziran 2012 tarihinde almış.

Yürütülen müzakerelerden sonra “Türkiye Cumhuriyeti’ne Şanhay İşbirliği Örgütü’ne Diyalog Ortağı Statüsü Tanınmasına İlişkin Muhtıra” 26 Nisan 2013 tarihinde Almati’de imzalanmış. Bu muhtıranın altında dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile o tarihteki ŞİÖ Genel Sekreteri Rus diplomat Dmitriy Mezentsev’in imzaları var.

*

Söz konusu muhtıra, toplam beş maddeden oluşan üç sayfalık kısa bir metin. Mutabakatın giriş bölümünde tarafların “ŞİÖ’nün hedef ve ilkelerinin rehberliğinde”, “karşılıklı fayda sağlayacak eşit ortaklık ilişkileri kurma arzusu” belirtiliyor.

Haberin Devamı

Anlaşmanın birinci maddesinde tarafların “işbirliğinde bulunacakları ortak çıkar alanları” genel ifadelerle şöyle sıralanıyor:

1. Bölgesel güvenliğin sağlanması konuları; 2. Terörle mücadele, aşırıcılık, ayrılıkçılık, yasadışı uyuşturucu üretimi ve dolaşımı ve uluslar ötesi organize suçlar; 3. Ticari, ekonomik, mali ve yatırım işbirliği; 4. Kültürel işbirliği.

Mutabakatın ikinci maddesi, faaliyetlerin yürütülmesine ilişkin esasları düzenliyor. Bu maddede “Ortağın (Türkiye) gerekli görüldüğü takdirde, örgüte üye devletlerin de onayıyla, ŞİÖ çerçevesinde düzenlenen diğer faaliyetlere katılmaya davet edilebileceği” belirtilerek kapı açık tutuluyor.

Önemli bir nokta, diyalog ortağının faaliyetlerdeki temsil düzeyinin kural olarak üye devletlerin temsil düzeyine uygun olacağının kaydedilmesidir. Bu anlamda üyeyle eşit temsil düzeyine kapı aralanmış oluyor.

*

Dördüncü maddenin altını çizelim. Bu maddenin birinci fıkrasında, “Ortak, örgütü hedef alan ve ŞİÖ Tüzüğü’nde belirlenen ilkelere ya da ŞİÖ organlarında alınan kararlara aykırı eylemlerde bulunursa, Ortak statüsü ŞİÖ Devlet Başkanları Konseyi tarafından elinden alınabilecektir” deniliyor. Bu takdirde tek taraflı fesih mekanizması işletilebiliyor.

Burada ŞİÖ organlarında alınan kararlara aykırı eylemlerde bulunmanın ortaklık statüsünü kaybetmeye yol açabileceği oldukça açık bir ifadeyle kayda geçirilmiş oluyor. Bu durumda, diyalog ortakları açısından ŞİÖ ilkelerine, üye olmadıkları için dışında kaldıkları örgüt kararlarına aykırı hareket etme durumunda ortaklığı kaybetme riski beliriyor.

*

Muhtıra 26 Nisan 2013 tarihinde imzalandıktan sonra onay işlemi bir hayli gecikmeli bir şekilde seyretmiş. Anlaşmanın TBMM’de onaylanması 7 Mart 2017 tarihini bulmuş. TBMM tutanaklarına bakıldığında görüşme açılmadan doğrudan oylamayla geçildiği görülüyor. Toplam 218 üye oy kullanmış: 216 “kabul”, 2 “çekimser”...

Mutabakat metni Resmi Gazete’de 24 Mayıs 2017 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiş.

Her halükârda sürece bakıldığında, anlaşmanın imzalanmasıyla onaylanması arasında geçen bekleme süresinin dört yıl gibi uzun bir zamana yayılması da bir hayli dikkat çekicidir.

Sonuçta, Erdoğan’ın 2005 yılında Putin ile Moskova’daki görüşmesinde açılan bir dosya kendisinin dün 17 yıl sonra bir ŞİÖ zirvesine ilk kez katılmasına kadar uzanmıştır. 

NOT: Bu yazı araya girince ŞİÖ Zirvesi’yle ilgili değerlendirmemi yarına erteledim.

Yazarın Tüm Yazıları