Fırat’ın doğusundaki Arapça-Kürtçe çekişmesine BM üzerinden bakınca

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Güvenlik Konseyi kararları gereğince iki ayda bir Suriye’deki gelişmeler hakkında Konsey’i bir raporla bilgilendirmek gibi bir görevi var.

Haberin Devamı

Bu raporlar, kapsadıkları dönemler itibarıyla sahada her alanda meydana gelen gelişmeleri ayrıntılı bir şekilde aktarmayı hedefliyor.

Guterres’in 15 Aralık tarihli en son raporunun üzerinden giderken dikkatime takılan bir durum, Fırat’ın doğusunda Özerk Yönetim altındaki bölgede eğitim alanında yaşanan bazı sorunlara projektör tutulmuş olmasıydı.

“Özerk Yönetim” derken, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD/YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolü altındaki bölgeyi ve burada ipleri elinde tutan ABD’nin himayesindeki yapıyı kastediyorum.

BM raporuna geçen sorunlar başörtüsü alanındaki sınırlamalar ve Kürtçe müfredatın Arapça müfredata baskın kılınmaya çalışılmasıyla ilgili uygulamaları konu alıyor.

BM VE OKULLARDA BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI

Haberin Devamı

Tartışma yaratan kararlarından biri, Suriye’nin kuzeydoğusundaki “Yerel Makamlar”ın geçen ekim ayında bu bölgedeki okullarda başörtüsünü yasaklamış olmalarıdır. Rapora göre, bu karar Deyrezor, Rakka ve Haseke’nin muhtelif yerleşimlerinde öğretmenlerin, velilerin ve aşiret liderlerinin gösterilerine yol açmıştır. Bu protestolar üzerine ilan edilen yasak askıya alınmıştır.

Bu hadisedeki dikkat çekici nokta, özerk yönetimin bu kararı yalnızca kuzeyde Kürt nüfusun daha ağırlıklı olduğu Haseke bölgesi değil, baskın Arap dokusuna sahip olan Rakka ve Deyrezor’da da uygulamaya kalkmış olmasıdır.

BM Genel Sekreteri raporunda, bu yasağın ifade, düşünce, vicdan ve din özgürlüklerinin ihlalini oluşturacağını belirtiyor. Böyle bir yasağın kız çocuklarını, aileleri ve kadın öğretmenleri okula gitmekten caydıracağı, bunun sonucu kadınların çalışma ve eğitim haklarına zarar vereceği kaydediliyor raporda.

BM Genel Sekreteri’nin raporu, Özerk Yönetim tarafından okullara getirilmek istenen başörtüsü yasağına karşı eleştirel bir tutum sergiliyor.

ÖZERK YÖNETİM’İN MÜFREDATINI UYGULAMA ZORUNLULUĞU

Aynı raporun bir sonraki bölümünde yine ülkenin kuzeydoğusunda, yani Fırat’ın doğusundaki coğrafyada eğitim tesislerinin kapatılmasıyla ilgili “süregelen erişim meseleleri”ne dikkat çekiliyor.

Haberin Devamı

Burada spesifik olarak işlenen konu, 24 Ekim tarihinde Kamışlı şehrindeki yerel makamların Suriye Arap Cumhuriyeti’nin müfredatını uygulayan bir özel okul ile bir liseye kapatma uyarısı yapmış olmalarıdır.

BM raporuna göre, bu okullara Haseke bölgesinde diğer okullarda Kuzeydoğu’daki yerel makamlar tarafından daha önceden uygulamaya konmuş olan müfredatı uygulamaları zorunluğu bildirilmiştir.

Raporda aktarılan sıkıntının süregelmekte olan bir sorun şeklinde takdim edilmesi, Fırat’ın doğusunda SDG denetimindeki özerk yönetim ile Şam’daki Esad rejimi arasında BM’nin de radarlarına takılan bir müfredat çekişmesinin yaşandığını gösteriyor.

ARAPÇA DİLİNDE EĞİTİM YASAKLANINCA

Haberin Devamı

Vurgulanması gereken husus, müfredat sorununun aslında BM tarafından ele alınmasının ilk kez olmadığıdır. Bundan önceki yıllarda da SDG’nin denetimindeki bölgelerde okutulacak müfredat ilgili sorunlara hem BM Genel Sekreteri’nin hem de BM sistemi içindeki İnsani Yardım Ofisi gibi birimlerin raporlarında da dikkat çekilmişti.

Bunlar arasında en çarpıcı olanlarından biri, 2018 yılında Suriye’nin kuzeydoğusunda 250’den fazla okulda Arapça dilinde eğitimin yasaklandığının duyurulmasıydı. Guterres, 2018 kasım ayında sunduğu raporda, çocukları Kamışlı’da hâlâ Suriye Arap Cumhuriyeti’nin denetimindeki kısımlarda kalan okullara götüren araçların, kontrol noktalarında Özerk Yönetim’e bağlı polisler tarafından engellendiğini de duyurmuştu.

Haberin Devamı

Meselenin gerisinde yatan konu, Esad rejiminin içsavaşın ortaya çıkmasından sonra ülkenin kuzeydoğusunu taktik bir hamleyle PYD/YPG hareketine bırakırken, sınırlı yerlerde bazı askeri tesisleri, devlet dairelerini ve okulları yine kendi kontrolü altında tutmasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla rejime bağlı kurumlar, özellikle de okullar Kürtler dışında Arap ve Süryanilerin de yaşadığı bu coğrafyada faaliyetlerini sürdürebilmişti.

Özerk Yönetim’in 2013 yılında ilan edilmesinden sonra giriştiği en sistematik uygulamalardan biri, kontrolü altındaki bölgelerde Kürtçe anadilde eğitimi teşvik etmesiydi. Bu çerçevede öncelikle Kürtçe eğitimin güçlenmesi için öğretmen yetiştirme programları uygulamaya kondu.

Haberin Devamı

Ancak sorunun patlak vermesi, Özerk Yönetim’in ikinci aşamada okullarda, Arapça müfredatı yasaklayan adımlar atarak, Arapça eğitim yapan kurumlarda, bu arada özel okullarda da Kürtçe müfredatı zorlamasıyla oldu. Eğitim kurumlarında Kürtçe müfredatın öne çıkartılması, buna uymayan kurum ve yöneticilere yaptırımlar getirilmesi, konunun sancılı bir mesele olarak sürmesine yol açıyor.

TÜRKİYE GÜVENLİK KONSEYİ’NDE GÜNDEME GETİRMİŞTİ

Özerk Yönetim’in merkezindeki SDG’nin bu alandaki uygulamaları zaman zaman Türkiye tarafından BM Güvenlik Konseyi’nde gündeme getiriliyor. Örneğin, Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu, geçen 26 Nisan’da Konsey’de yaptığı konuşmada PKK/YPG/SDG’nin “saldırganlık eylemleri”nden örnekler verirken, çocukları silah altına alması ve sivillerin evlerine dönüşlerini engellemesi gibi tasarrufların yanı sıra “Arapça okutan öğretmenleri tutuklamasını” da kayda geçirmiştir.

Büyükelçi Sinirlioğlu, son olarak BM Güvenlik Konseyi’nin 14 Eylül tarihli oturumuna seslenirken, PKK/YPG/SDG’nin “Okullarda tartışmalı bir müfredatı dayattığını, bu müfredatı okutmak istemeyen öğretmenleri hapse attığını” da duyurmuştur.

SURİYE’DE YENİ DÖNEME ADIM ATILIRKEN

Kabul edelim ki, geçen on yıllık süre içinde Suriye’de Fırat’ın doğusundaki bölgede Özerk Yönetim altında Kürtçe dilinin öğretilmesi ve eğitim dili olarak yaygınlaşmasında önemli mesafe kat edilmiştir.

Muhtemeldir ki Kürtçe eğitim, Suriye’nin geleceğinde bu bölgede yaşayan Kürtler için kazanılmış bir hak olarak görülecektir. Rusya’nın Fırat’ın doğusunda Kürtler açısından sınırlı bir kültürel özerkliğe sıcak bakması da bu ihtimali destekliyor.

Bununla birlikte, önümüzdeki en azından kısa dönemde ivedi bir sorun, Fırat’ın doğusundaki coğrafyada Kürtçe değil, çoğulcu bir yapı içinde Arapça eğitimin nasıl korunacağı sorusu şeklinde beliriyor.

Türkiye, Rusya ve Esad rejimi arasında üçlü bir diyalog mekanizmasının kurulması yönünde ilk adımlar atılırken, BM raporundan aktardığımız çatışma Suriye’de sahada yaşanmakta olan karmaşık, zorlu sorunlardan yalnızca biridir.

Yazarın Tüm Yazıları