Batı bu fotoğrafın neresinde?

ORTADA Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan duruyor. Hemen sağındaki İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile sağ ellerini kenetlemişler.

Haberin Devamı

Erdoğan, diğer eliyle de solunda yer alan Rusya lideri Vladimir Putin’in elinden tutuyor. Erdoğan, bir taraftan her ikisinin ellerini ortaya doğru çekerek, bu üçlü dayanışmanın kuvvetini vurgulamak istiyor.

Üç lider, bu fotoğrafla Ankara’dan bütün dünyaya bir mesaj veriyor. Bu mesaj, Suriye’nin geleceğinin şekillenmesinde bundan sonra da yakın bir işbirliği içinde çalışacakları taahhüdüdür.

Bu, bir hayli özgün bir ittifak. Biri adı üstünde İslam Cumhuriyeti kimliği taşıyan, diğeri NATO ittifakı içinde yer alan, bir diğeri eski süper güç konumunu kazanma çabası içindeki üç ülkenin oluşturdukları bir ittifaktan söz ediyoruz.

Bu fotoğraf karesinin önemi, içindekiler kadar, aslında içinde olmayan küresel oyunculardan da kaynaklanıyor. Bu fotoğrafın içinde Batı yok. Kendi içinde Suriye’den çekilip çekilmeme tartışmasını yaşayan ABD’nin ne yapacağı şu aşamada tam bir belirsizlik içinde.

Haberin Devamı

Avrupa Birliği ise son yıllarda pek çok uluslararası mesele karşısında olduğu gibi burada da uzaktan bir seyirci olarak kalmayı kabullenmiş görünüyor; Fransa’nın yaptığı son çıkışların yarattığı istisna dışında...

Bütün bu yönleriyle bakıldığında, Ortadoğu söz konusu olduğunda uluslararası politikada yakın zamana kadar geçerli olan şablonlarla örtüşmeyen yeni bir işbirliği modeli var karşımızda.

Rusya, İran ve Türkiye, geçen yıl başlattıkları ‘Astana Süreci’ ile bugün Suriye’nin geleceği üzerinde söz sahibi başat aktörler olarak ortaya çıkmış bulunuyor. Bu durumda Astana Süreci’nin yine Suriye’ye bulunacak çözümü konu alan BM bünyesindeki Cenevre Süreci’nin büyük ölçüde önüne geçtiğini kabul etmek gerekiyor.

*

Fotoğraftan yansıyan dayanışma görüntüsü, üç ülkenin Suriye faslında her konuya
aynı mercekten baktıkları,
ayrıca birbirlerinin bu ülkeye dönük niyetleri konusunda
bazı rahatsızlıkları olmadığı anlamına gelmiyor. Örneğin İran, Suriye lideri Beşar Esad’ın kalıcı olmasından yana; Rusya ise en azından geçiş dönemini Esad’la yürütmeyi tercih ediyor. Buna karşılık Ankara, Esad’ın gitmesinden yana. Keza, terör tehdidinin adresleri konusunda bazı vurgu farklılıklarına rastlamak mümkün.

Haberin Devamı

Ayrıca, üçlünün Afrin konusunda Zeytin Dalı harekâtının icrası sırasında belli bir mutabakat içinde kalmalarına karşılık, bundan sonrası için farklı bakışların belirdiği anlaşılıyor. Örneğin, İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin geçen hafta Türkiye’nin Afrin’i artık Esad rejimine bırakmasını istediği Türk tarafınca da doğrulandı. Keza, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün yaptığı bir açıklamayla Afrin konusunda aynı pozisyonda olduklarını gizlemedi.

*

Başka farklılıklar da bulunabilir. Burada önem taşıyan, bu üç ülkenin, aralarında hangi görüş ayrılıkları olursa olsun, başlattıkları sürecin bu farklılıklara rehin düşmesine izin vermemeleridir. Rusya, İran ve Türkiye, büyük fotoğraftaki ortak çıkarlarını ön planda tutarak, aralarındaki işbirliğini bir şekilde yürütebilme yeteneğini sergileyebilmektedir. Onları bir arada tutan çıkarlar, terazinin diğer kefesindeki görüş ayrılıklarına kıyasla çok daha ağır gelmektedir.

Haberin Devamı

Büyük fotoğraftaki birleştirici ortak payda Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine yapılan ortak vurguda karşımıza çıkıyor. Ayrıca her biri, bu grup dayanışması içinde kalmayı kendi özel çıkarları açısından da yararlı görüyor.

Örneğin, PKK/YPG oluşumu hem İran hem de Türkiye açısından kendi topraklarındaki ayrılıkçı terör tehlikesi bakımından ortak bir tehdittir. Türkiye, Rusya ile işbirliği içine girerek Suriye denkleminin içine kuvvetli bir şekilde yerleşme imkânı bulmuştur. İran, Suudi Arabistan’ın bölgede kendisine karşı meydan okumasını Rusya ve Türkiye yanında olduğu takdirde daha kolay püskürtebileceğini hesaplıyor. Keza İran’ın kendisinin Ortadoğu’daki nüfuzunu kesmeye çalışan ABD ve İsrail’e karşı koyabilmek için girdiği üçlü dayanışmadan güç aldığı tartışma götürmez.

Haberin Devamı

Bu arada ABD’nin Suriye’de PYD/YPG unsurlarından oluşan bir ordu kuracağı yolunda geçen ocak ayında yaptığı açıklamaların, Suriye’de bir Kürt devleti kuruluşunu teşvik edeceği endişesiyle, bu üç ülkenin her birinin tüylerini diken diken ettiğini de unutmamak gerekiyor. Liste uzatılabilir...

Erdoğan, Putin ve Ruhani’nin neden el ele tutuştuklarını değerlendirirken, Suriye konusundaki kader birliğini doğuran bu arka plana da bakmak gerekiyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları