24 Haziran seçimi öncesindeki oy hareketleri

ÖNÜMÜZDEKİ pazar günü yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimine bakarken, 2011 sonrasındaki seçimlerin verilerini ve bu çerçevede partilerin toplumsal destek zeminlerindeki hareketleri kısaca hatırlamak ve bir köşeye not düşmek yararlı olabilir.

Haberin Devamı

Yazıda yer alan tabloda da görülebileceği gibi, AK Parti’nin 2011 sonrasındaki seyrine baktığımızda, düz bir hatta ilerlemeyen, iniş-çıkışlar izleyen bir çizgiyle karşılaşıyoruz. Bu partinin 2011 seçiminde kaydettiği yüzde 49.83’lük oy oranı (21.4 milyon oy) -yüzde olarak- tarihindeki zirve noktasıdır ve o tarihte Türkiye’de sokakta yürüyen her iki vatandaştan birinin oyunu artık AK Parti’ye verdiği gerçeğinin altını çizmektedir.

24 Haziran seçimi öncesindeki oy hareketleri

*

AK Parti’nin düşüş anlamında yaşadığı ilk ciddi kırılma, 30 Mart 2014 yerel seçiminde ortaya çıkmıştır ve aslında 7 Haziran 2015 tarihindeki genel seçimde sandıkta uğrayacağı büyük kaybın da habercisidir. Tabloya dahil etmediğimiz bu seçimde, 51 ilde ‘il genel meclisi’ ve 30 büyükşehirde ‘belediye meclisi’ oylarının toplamı olan ‘Türkiye geneli’ dökümünde, AK Parti yüzde 43.6 oranına inmiştir (yaklaşık 19 milyon 100 bin oy).

Haberin Devamı

AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan, bu sendelemeden dört buçuk ay sonra 14 Ağustos tarihinde 21 milyon oy alarak yüzde 51.79 oranıyla Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, Erdoğan’ın aldığı oy, AK Parti’nin 2011 genel seçimindeki oy düzeyinin bir tekrarı niteliğindedir ve arada geçen üç yıl içinde ülkede seçmen sayısı da 2.8 milyon artmıştır. Ayrıca, Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığı’na taşıyan oylara AK Parti dışından gelen destekler de dahildir.

Yaklaşık 10 ay sonra gerçekleştirilen 7 Haziran 2015 seçiminde AK Parti’nin aldığı oy dramatik bir şekilde 18 milyon 867 bine düşmüştür. Bu rakam, partinin 2011’de aldığı bu miktarın neredeyse 2.5 milyon altındadır ve aslında 14 ay önceki 30 Mart yerel seçimde aldığı oya çok yakındır. Buradan yola çıkarak, AK Parti’nin 30 Mart yerel seçimde uğradığı gerilemenin 7 Haziran’da büyük ölçüde yerleşik hale geldiğini söyleyebiliriz.

*

7 Haziran’dan tam beş ay sonra yapılan 1 Kasım seçimleri herkesi şaşırtan bir sonuçla AK Parti’yi yeniden yüzde 50’ye yakın bir marja taşımıştır. AK Parti 23 milyon 681 bin oyla yüzde 49.50 oranına yükselmiştir. Son derece çarpıcı olan gerçek, AK Parti’nin sert bir konjonktür değişikliği içinde oyunu beş ayda 4.8 milyon gibi rekor bir miktarda yükseltebilmiş olmasıdır.

Haberin Devamı

Basit bir hesapla, buradaki artışın yaklaşık 1.8 milyonluk bölümünün MHP’den geldiğini, HDP’den 900 bin dolayında bir kaymanın olduğunu, keza SP’den 350 bin dolayında bir oy hareketi olduğunu varsayabiliriz. Bu toplam 3 milyonu aşıyor. Kalan oyların anlamlı bir bölümü katılımın yükselmesi sonucu 7 Haziran’da sandığa gitmemiş ve ağırlıklı AK Parti seçmeni olduğunu varsayabileceğimiz neredeyse 1 milyon seçmenin bu kez gidip oy kullanmasından kaynaklanmıştır. 7 Haziran’da 1 milyon 344 bin dolayındaki geçersiz oyların 1 Kasım’da 697 bine düşmesini, yeni seçmenlerden gelen payı, küçük partilerin oylarının AK Parti’de toplanmasını diğer faktörler arasında sayabiliriz.

*

Haberin Devamı

Gelgelelim, 1 Kasım’daki bu yükselişin kalıcı olmadığı iki buçuk yıl sonra 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan anayasa referandumunda bariz bir şekilde görülmüştür. Şöyle ki, AK Parti referanduma MHP ile ittifak içinde girmiştir. 1 Kasım seçiminde AK Parti (yaklaşık 23.7 milyon) ile MHP’nin (yaklaşık 5.7 milyon) oylarının toplamı 29 milyon 400 bine ulaşmasına karşılık, ittifakın arzulanan sinerjiyi yaratamadığı ‘evet’ oylarının 25.1 milyon eşiğinde kalmasıyla ortaya çıkmıştır. Her halükârda ‘evet’ler içinde anlamlı bir MHP oyu vardır. Üstelik referandumda HDP kitlesinden sınırlı da olsa ‘evet’ cephesine doğru bir kayma olduğu bilinmektedir. Bu iki faktör yan yana getirildiğinde, AK Parti’nin 16 Nisan anayasa referandumunda 1 Kasım 2015 seçimindeki oyunu koruyamadığı aşikârdır.

Haberin Devamı

CHP’ye baktığımızda, 2011 sonrasında oran olarak yüzde 25 bandında statik bir seyir izlediğini belirtebiliriz.

*

24 Haziran’a, 2011 sonrasındaki oy hareketlerinin yarattığı birikimin devamı olarak gidiyoruz. Kuşkusuz, 24 Haziran’ı bundan önceki seçimlerden farklı kılan bir dizi yeni faktör var. Denkleme girecek bu faktörlerden biri de, bu seçimde ilk kez sandık başına gidecek seçmenler olacaktır. Sayıları 1 milyonun üzerindeki bu kitlenin durumunu ayrıca incelememiz gerekiyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları