Erkeğin zengin olması kızın güzel olması gibi midir?

Şu sıralar bütün dünyada popüler olan bir suç belgeseli, zengin koca bulduklarını sanarak büyük miktarlarda dolandırılan kadınların öyküsünü işliyor. Soru şu: Tipi de sıradan olan bu kişi tanıştığı sevgililerini beş yıldızlı otellerde, en iyi restoranlarda, özel jetlerde ağırlayan biri değil de sıradan bir insan olsaydı kadınlardan kaçı onunla birlikte olmak için bu kadar can atacaktı?

Haberin Devamı

Başlıktaki fikir Marilyn Monroe’ya ait. Özetle, kadınların güzelliği erkekleri nasıl ışığa koşan pervaneler gibi kendine çekiyorsa, erkeğin zenginliği de kadınlarda aynı etkiyi yaratıyor demeye getiriyor.
Şu sıralar bütün dünyada popüler olan bir suç belgeseli tam da bunu anlatıyor: Tinder Avcısı.
Dünyanın farklı ülkelerinden kadınlarla bu arkadaşlık sitesi üzerinden sevgili olup onları dolandıran Simon Leviev adında birinin gerçek hikâyesi.
Hepsiyle farklı farklı kişiliklerle tanışıyor. Kendini büyük bir silah tüccarı ya da pırlanta devinin vârisi olarak tanıtıyor.
İnanılmaz lüks bir yaşamı var.
Tanıştığı kadınları bu şekilde büyülüyor.
Daha ikinci görüşmede alıyor, özel jetle yurtdışı seyahate götürüyor. En pahalı restoranlar, beş yıldızlı oteller...
Sonrası hep aynı:
Bu çok zengin adam birden müşkül duruma düşüyor ve kadınlardan borç istiyor.
Onun çok zengin olduğuna inanan ve evleneceklerini zanneden kadınlar da neleri var, neleri yok gönderiyor, kredi üstüne kredi çekip yolluyor. Kimi 60 bin, kimi 100 bin dolar.
O gelen paralarla da bir sonraki kurbanın gözü boyanıyor. Mesela Cicilia adında bir kadın, başına ne geldiğini anlayana kadar 9 ayrı bankadan kredi çekmiş. Toplamda para milyonlarca dolar...
Bir Norveç gazetesi vasıtasıyla bir araya gelen kadınlar, Simon’u en sonunda yakalatıyor ama sadece borç istemiş göründüğü için 5 ay hapis yatıp çıkıyor.
Şu anda İsrail’de aynı ultra lüks hayatına devam ediyor.
Kimine göre bu, masum kadınların duyguları sömürülerek dolandırılması.
Kimine göre de zengin koca bulduğunu sanan safların, ava giderken avlanması durumu.
Dönüp dolaşıp Marilyn Monroe’nun belgeselde de yer alan o muhteşem tespitine geliyoruz:
Erkeğin zengin olması, kızın güzel olması gibi midir?
Daha doğrusu şöyle soralım:
Eğer bu Simon (başka isimleri de var) denilen kişi, tanıştığı sevgililerini beş yıldızlı otellerde, en iyi restoranlarda, özel jetlerde ağırlayan biri değil de sıradan bir insan olsaydı (Tipi de sıradan, hatta ilk gördüğümde biraz Şeyma Subaşı’nın sevgilisine benzettim), o dolandırılan kadınlardan kaçı onunla birlikte olmak için bu kadar can atacaktı?

Haberin Devamı

Gitti 550 bin lira

Haberin Devamı

Bir dolandırılma iddiası da Türkiye’den: Eşi Sinan Akçıl’la boşanma arifesindeki Burcu Kıratlı...
Ponzi Piramit isimli saadet zincirine 550 bin lira kaptıran Kıratlı, para gönderdiği Mine Mumcu’ya dava açtı ama sanık beraat etti.
Aynı şey elbette değil ama Burcu Kıratlı da tıpkı Simon’un dolandırdığı kadınlar gibi Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan oluyor.
Burada da Çiftlikbank ya da Thodex mantığı işliyor: Kısa yoldan çok para kazanma arzusu.
Elinde kapitalin var ama diğer insanlar gibi normal faizde değerlendirmek istemiyorsun. Herkes 1 kazanırken sen 3 peşindesin.
Zaten bu tür dolandırıcılar da insanların bu zaaflarından yararlanıyor. Ne diyelim, kendi düşen ağlamaz...

Haberin Devamı

İkinci “Unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz” vakası

Ceren Hindistan, eski eşi Ümit Aslan’ın açtığı velayet davasını kazandı. 6 yaşındaki böbrek hastası çocuk annesinin yanında kalacak.
Kendisini çocuğun tedavisini düzgün yaptırmamakla eleştiren magazin yorumcularına da veryansın etti. Haklı, haksız, o ayrı konu. Ama en sonunda şöyle bir şey söyledi Hindistan: “Ben her zaman kazanırım demiştim.” Bu cümle bana Gülben Ergen’in o iddialı sözünü hatırlattı: “Unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz.”
Yaşadığı badirelerden sonra sarf ettiği bu deyişi popüler kültür hit’i olmuş, hatta geçen aylarda NFT olarak da satışa çıkarmıştı.
Ne dersiniz, Hindistan’ın “Ben her zaman kazanırım demiştim” lafının da NFT olarak gideri var mı?

Haberin Devamı

Trilyonluk otelinizi toplu konut yapabilirler

Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat, dün çok ilginç bir bilgiye yer verdi köşesinde. Metaverse’te Cumhurbaşkanlığı Külliyesi dahil, birçok önemli yerin satın alındığını duyurdu. Parti merkezini satın alan tek siyasi partinin de Deva Partisi olduğunu yazdı.
Tıpkı bir dönemin internette “domain kapatmasına” benziyor bu. Bazı uyanıklar ileride para edebilecek internet adreslerini önceden satın alıyor, sonra o adresi kullanmak isteyen “gerçek sahiplerine” yüksek fiyattan satıyordu. Ama bunun kent yaşamı, turizm açısından da önemi var.
Eğlence mekânları, kültür sanat merkezleri, trilyonluk oteller, plajlar, hatta toptan tatil beldeleri...
Sanal dünyada buraları satın almak için büyük paralar vermek istemiyorlarsa, şimdiden kafa yormaları lazım.

Yazarın Tüm Yazıları