Bu iki kişiye neden bu kadar üzüldük?

İlki, Seren Serengil. Kilo vermesi durdurulamıyor. Hayati tehlike varmış. Yeni bir ameliyatın bahsi geçiyor. İkincisi, Mustafa Topaloğlu... Ağır depresyonda gibi: “İçime ağladığım çok oldu. Hiçbir yere davet edilmiyorsun. Devlet de bana bakınca halkın gözünde kenara itilmiş Mustafa Topaloğlu’nu görüyordur.” Neden mi bu kadar kolay empati kurduk?

Haberin Devamı

Geçirdiği ikinci zayıflama ameliyatından sonra kilo vermesi durdurulamıyor.

Kendi deyişiyle, böyle giderse yazı göremeyecek.

Operasyonları yapan doktorlarını “Söylemezsem Olmaz” adlı programına çıkardı.

İlk mide küçültme ameliyatını yapan doktor, “Biz sizi revizyon ameliyatına uygun bulmamıştık. Bu tip ameliyatlardan sonra ikinci ameliyatlar deneniyor. Ama belli şartları var. Hastanın ilk ameliyattan sonra kurallara uyması, birtakım ilaçlar kullanması gerekiyor. Yoksa ciddi sıkıntılar yaşanabiliyor.”İlk doktorun söylediklerinden biraz Serengil’in zaten zor bir ikinci ameliyata girdiği anlaşılıyor.

İkinci ameliyatı yapan da “Yiyeceklerin mideden bağırsağa hızlı geçişi sonucu hasta ağrı, kusma gibi birtakım şikayetler yaşayabiliyor. Siz de sabahları böyle bir şey yaşıyorsunuz. Bu, ameliyatın doğasında var. Ama geçici bir süre yaşanıyor. 8 ayı atlattık. Size haftanın 2-3 günü hastanede serum ve vitamin takviyesi yapacağız. Geri dönüşüm ameliyatı zor ama ağır bir ameliyat değil. 2-3 ay daha sabrederseniz düzelecek.”

Haberin Devamı

İkincinin söylediklerindense “Yaşadıklarınız normal, iki-üç ay daha sabretmeniz gerek” mesajı çıkıyor. En azından bu iyi.Ama bir başka yeni ameliyatın bahsi geçiyor.

İşin tuhafı, hepsini doktorların ağzından onunla aynı anda dinleyip aynı anda öğreniyorsunuz.

İnsanlar empatiyi en kolay sağlık söz konusu, can söz konusu olunca kurabiliyor sanki...

İçime ağladığım çok oldu...

Müzisyenliğine bayılmayabilirsiniz belki ama herkes için bir renktir, özel bir figürdür Mustafa Topaloğlu.

Onu görüp de gülümsememek için naifliğinizi hatırı sayılır ölçüde yitirmişsinizdir demektir.

Kelebek’te Tülay Demir Oktay’a konuştu.

Uzmanı değilim tabii ama sanki ağır bir depresyon geçiriyor gibi:

“En çok çağrılması, en çok davet edilmesi, en çok onurlandırılması gereken sanatçılardan biriyken hiçbir yere çağrılmıyor, hiçbir yere davet edilmiyorsun.

Sen stres yaşamaz mısın? İtmişler bir kenara ‘uzaylı’ diye” diyor.

Sadece yapımcıların, organizatörlerin değil; devletin de kendisine sırt çevirdiğini düşünüyor:

“Devlet de uzak duruyor.

Haberin Devamı

Belki onlar da bana bakınca halkın gözündeki kenara itilmiş Mustafa Topaloğlu’nu görüyordur. Duygularımla baş başa kaldığım zamanlar, dışıma değil de içime ağladığım çok oldu.”

Daha bir ay önce Alişan ve Demet Akalın’ın programı “Sabah Sabah”ta fenalaşıp kalp krizi geçirmişti.

İnsan üzülüyor böyle “kenara itilmiş” hissetmesine.

Şöyle demiş:

“Gazeteciler de bana geyik muhabbetiyle geliyordu hep. Yok ‘UFO gördün mü?’, yok ‘Uzaylıları tanıyor musun?’... Geyiğe geyikle cevap veriyordum.

Aslan gibi sorular sormuyorlardı ki aslan gibi cevap vereyim...”

E ama Mustafa Abi sen de şimdi bütün suçu gazetecilere
atma. Bak yine tutamamışsın kendini, röportajın yarısından çoğunda “uzay/uzaylılar”dan bahsetmişsin.

Haberin Devamı

İnsanlar bir de en kolay naiflikle empati kuruyor. Galiba.

Çağla Şıkel’in aşısı

Ünlü sunucu, pandeminin başlarında yanlış anlaşılabilecek bir paylaşım yaptığı için eleştirilmişti.
“Koronaya teşekkür ederim, farkındalığımı artırdı, iç dünyamı güzelleştirdi” demişti insanlar yakınlarından haber beklerken.
Bu kez koronavirüs aşısı yaptırırken geldi insanların önüne. İşte görmek istediğimiz ayağı yere basan haller.

Şeyda Coşkun’un izni

Şeyda Coşkun önceki gün Bebek sahilinde yürüyüş yaparken kendisini görüntüleyen Kelebek muhabiri Deniz Boy’a “Spor yapmıyoruz, izin belgemiz var” dedi. Yanında başka bir hanım daha var. Maske de fora...
İzni olduğuna eminim, yalan söylemiyordur. Yalan söylemiyordur da o izin niye verilmiş acaba? Şeyda Coşkun’un sokağa çıkma yasağından muaf olmasında nasıl bir kamu yararı var?

 

 

Yazarın Tüm Yazıları