Attila Atasoy: Eczacıydım, battım

Püsküllü deri yelekler, kovboy çizmeleri, dar bluejean, ip kravat, kalın zincirler... Meğer hepsi imaj içinmiş, en çok eşofman giymeyi severmiş. İkilemli sorularda bu hafta Attila Atasoy ile eczacılığından girdik, Unkapanı’nda plakçı arşınlayıp parklarda sabahladığı zamanlara uzandık. Dillere destan canlı yayınları için “Eskiden beri geç yatar, geç kalkarım. Kafam gece çalışır. Pınar Altuğ’un sabahın körü programında biraz uyuklamış olabilirim, hatırlamıyorum” diyor.

Haberin Devamı

◊ Eğer sizin gibi pop müzik yapsalardı, hangi davudi sesli sanatçı rakibiniz olurdu: Ruhi Su mu, Hasan Mutlucan mı?
- Ne demek, haddim olur mu hiç? Saygıyla eğilirdim. Hay Allah, popçu olarak düşünemedim onları şimdi.
Attila Atasoy: Eczacıydım, battım
◊ Unkapanı’nda plakçı arşınlayıp parklarda sabahladığınız zamanlar olmuş. Hayatınız bir film olsa macera mı olurdu, romantik mi?
- Kesinlikle dramatik-macera. Adı da “Tek Başına”...
◊ Eczacılık okuyup uzun yıllar İstanbul Harbiye’de eczacılık da yaptınız. Nesi daha zor: İlaç isimlerini ezberlemek mi, doktorların yazısını çözmek mi?
- Gazi Üniversitesi’nden dereceyle mezun olmuş ama ticareti becerememiş eczacıyım ben. Başarısız oldum. Lüzumsuz ilaç kullanımına karşı hastaları uyarıp evde yapılabilen karışımlara yönlendirirdim. Battım tabii. İlaç ana maddelerini bilirdik ama firmaya göre jenerik isimler değişirdi. Çok zordu. Doktorların yazısına gelince... Zaman içinde beceri kazanıyor, gelişinden anlıyorsun.
◊ Yaptığınız seyahatleri yazdığınız bir blog’unuz ve “Düş Peşime” isimli bir seyahat kitabınız var. Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir?
- Bence hem gezen, hem okuyan hem de “yazan” bilir.
Attila Atasoy: Eczacıydım, battım
◊ Canlı yayın hikâyeleriniz bir âlem... Şimdi bakınca size hangisi daha komik geliyor: Bir sabah programına eşofmanla katılıp, “Ben spora gidiyorum” diye çıkmanız mı, Pınar Altuğ’un yemek programında uyuyakalmanız mı?
- Valla o zamanlar o kadar çok televizyona çıkıyordum ki eve gitmek, aileden olmak gibi bir şeydi. E sportmenim, doğalım... Sabah sabah en güzeli eşofman. Zaten en sevdiğim giyecek. En nefret ettiğim şu sabahın körü programlarıdır. Eskiden beri geç yatar, geç kalkarım. Kafam gece çalışır. Pınar Altuğ’un sabahın körü programında biraz uyuklamış olabilirim, hatırlamıyorum.
◊ Kadınca dergisi 1984’te sizi “en seksi erkek” seçince tepkiniz ne oldu: “E herhalde...” mi, “Bir yanlışlık olmasın?” mı?
- “Bir yanlışlık olmasın” demişliğim var. Belki aday gösterilmiş olabilirim.
◊ Kariyerinizde hangisi daha önemli: Eurovision Türkiye elemelerinde ikinci olan şarkınız “Dilenci” mi, Zekai Tunca’nın kıyamet koparan şarkısı “Rüyalarım Olmasa” mı?
- Tabii ki önce “Dilenci”, sonra “İmkânsız”... Birincisi her şeyiyle benden ve üç ödüllü. Diğeri canım arkadaşım Zekâi’nin yüreğinden çıkıp bütün sanatçılar tarafından kapışılmış eser. Ne acıdır ki TRT o zaman yılbaşı programında benim okumamı istemeyip, Bülent Ersoy’a okutmuştu şarkıyı.
◊ En kuvvetli estiği zamanlarda müzik yaptınız ama arabesk rüzgârına kapılmadınız. Tesadüf mü, bilinçli tercih mi?
- Kesinlikle bilinçli: Fanteziye evet ama arabeske hayır. Tabii sahne özgür bir alan. Müziğin bütün merdivenlerinde dolaşmayı seviyorum. Ama ben Türk sanat müziği ve Sevim Tanürek şarkılarıyla büyüdüm. Türk popüler müziğini yeni bestelerle oluşturabilme gayretkeşlerinden biriydim.
ANNEM DAHA ETKİLİYDİ AMA
BABAMIN VİZYONU HAKLIYDI
◊ Para saadet getirir mi, getirmez mi?
- E belli oranda getirir tabii. Ama nereye kadar? Huzur olmayınca... Hayatta her zaman daha az para, daha çok huzuru seçtim.
◊ Mantık mı, içgüdü mü?
- Şöyle diyeyim: İçgüdüye de kulak veren bir mantık...
◊ Bugün aldığınız kararlarda anneniz mi, babanız mı etkilidir?
- Annem etkiliydi. Fakat babamın vizyonu haklıydı.
◊ Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?
- Gece planlarım, sabah her şey hazır olur. Zaten çok tertipliyim. Şehirlerarası bir yere gideceğim zaman 5 saat önce alanda olurum. Orada vakit geçirmek, evde heyecan yapmaktan çok daha iyi. Gazete, çay-kahve ooohh, benden iyisi olmaz.
◊ İstanbul’un Anadolu mu, Avrupa yakası mı?
- Avrupa.
◊ Hangisinin manzarası daha iyi: Boğaz’ın Anadolu Yakası’ndan Avrupa’nın mı Avrupa’dan karşının mı?
- Anadolu yakasından Avrupa. Salacak’tan karşısı var ya, ömre değer.
◊ Sofrada hangisine tahammül zordur: Obura mı, gevezeye mi?
- Obura. Gevezeyle çok kolay gevezelik yapabilirim. (Gülüyor)
◊ İmkân olsa hangisini seçerdiniz: Tüm müzik aletlerini çalabilmek mi, bütün sporları yapabilmek mi?
- Bütün müzik aletlerini iyi derecede çalabilmek tabii.
◊ Zaman makinesi icat ettiniz, nereye giderdiniz: Geçmişe mi, geleceğe mi?
- Kesinlikle Milas ya da Antalya Kaleiçi’ndeki çocukluğuma dönmek... Zamanın o beyefendi, hanımefendi, zarif, güzel insanlarına gitmek isterdim.
◊ Hatır için çiğ tavuk... Yenir mi, yenmez mi?
- Ankara’dayken tavuk beslerdim. Pazardan civciv alıp ampullü sandıkta büyütürdüm.
Apartman bahçesine kümes yapmıştım. İnşaatçılığım da var yani. (Gülüyor) Ama hatır için çiğ tavuk yenmez.

Haberin Devamı

GÜNDELİK HALLER

Haberin Devamı

Öyle ne dansözlükler oldu
◊ Asla hatırlamadığınız biri size çok samimi davranıyor. Yekten hatırlamadığınızı mı söylersiniz, dolambaçlı sorularla kim olduğunu mu anlamaya çalışırsınız? Neden?
- Eskiden etrafından dönmeye çalışır, daha rezil olurdum. Öyle ne dansözlükler oldu... Artık yekten hatırlamadığımı söylüyorum.
◊ Patronun mangal partisinde köfteleri beğenmediniz... Tabakta mı bırakırsınız, çaktırmadan köpeğe mi yedirirsiniz?
- Yok, hiç bırakmam, yerim. Yemek seçmem. Babam öyle öğretti.
◊ Evinize yatılı misafir geldi, horlamasından uyunmuyor. Uyandırır mısınız, uykusuz mu kalırsınız?
- Kulak tıkacı takarım, başka odaya geçerim. Olmuyorsa gider, dürterim.
◊ Uçakta/otobüste ha bire omzunuzda uyuyan bir teyze var. İnce ince ittirir misiniz, hostese mi şikayet edersiniz?
- Teyzeye kıyamam. Ama kucağıma kadar da düşerse ince ince Yasemince...
◊ Ayaklarınıza kara sular inmiş: İyi bir roman mı, iyi bir film mi?
- İyi bir film. Zaten sinema sapığıyım. Haftada en az iki gün sinemaya giderim. Yanımda kimseye de tahammül edemem. Pandemide birkaç kere koskoca salonda tek başımaydım. O da kötü yahu! Bir keresinde korku filmiydi. Ürkmedim desem yalan olur! (Gülüyor)

Haberin Devamı

ÖZEL MESELELER
Kör gözüm görse...

◊ 10 Aralık, Yay erkeği... Madem burçlara da düşkünsünüz söyleyin bakalım: En kötü özelliği başına buyrukluk mu, fevri çıkışlar mı?
- En kötü huyu, hem sabırsız hem kararsız olması... Biraz da alaycılık. Ama haksızlığa gelemem. Dost bildiklerim için kendimi harcayabilirim. Hele benim gibi yükseleni Yengeç-Aslan ve Ay’ı Boğa’da olanlar için. (Gülüyor)
◊ Gece hayatında hangisi iç gıcıklar: Göz kırpmak mı, göz kaçırmak mı?
- Kör gözüm görse, her ikisi de olur. (Gülüyor) Ama ben zaten göz möz kırpamam yani, utanırım.
◊ Aşkta alıcı kuş musunuz, çantada keklik mi?
- İlk aşkımda dışa çok kapalıyken, hüsran sonrası “saldım çayıra” dönemi oldu. Bana bu konuda çapkın arkadaşlarım yol gösterdi, eksik olmasınlar. Ama hayatım boyunca ben sadece bana ışık yakanlara bakabilmişimdir.
◊ Affetmek mi, unutmak mı?
- Kinim en fazla 3 ay sürer, affederim. Ama onurumla oynanmışsa asla!
◊ Beyaz yalan ne zaman hoş görülebilir? Sevdiğiniz zaman mı, sevildiğiniz zaman mı?
- Zararsız, küçük, beyaz yalanlar her durumda hoş görülebilir.
◊ Hangisini tercih edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin yanında ağlamak mı?
- Kesinlikle tek başıma. Başkasının yanında çok utanırım.
◊ Bir hatıranın yâdına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?
- Sezen’in “Gidemem” ve “Küçüğüm” şarkıları beni benden alır. Ama Ajda’mız baş tacımız.
Attila Atasoy: Eczacıydım, battım
◊ Hangisi daha kötü senaryo: Kimselere âşık olamamak mı, her aşkınızın kötü bitmesi mi?
- Her aşkımın kötü bitmesi.
◊ Aşkın karşıtı: Nefret mi, kayıtsızlık mı?
- Nefret olsun ki daha kolay kurtulabilesin. Kayıtsızlık varsa zaten hiç âşık olmamışsın demektir.

Haberin Devamı

KÜÇÜK KEYİFLER
Tüür-kan... Tüür-kan... Tüür-kan!
◊ Gurmelerden... Vedat Milor mu, Mehmet Yaşin mi?
- Vedat Milor.
◊ Cem Karaca mı, Barış Manço mu?
- Cem Karaca.
◊ Nâzım Hikmet mi, Orhan Veli mi?
- Orhan Veli.
◊ Laurel mi, Hardy mi?
- İkisi de çok iyiydi, ayıramayacağım.
◊ Yeşilçam’dan: Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?
- Tüür-kan... Tüür-kan... Tüür-kan!
Attila Atasoy: Eczacıydım, battım

◊ Kıvanç Tatlıtuğ mu, Burak Özçivit mi?
- Kıvanç. Sarışın kontenjanından.
◊ Hangisine daha çok gülersiniz: Cem Yılmaz mı, Ata Demirer mi?
- Ata Demirer. Hele Demet Akbağ ile bir aradaysalar tadından yenmez. “Eyyvah Eyvah” tiryakisiyim. (Gülüyor)

HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI...
◊ Gündoğumu mu, günbatımı mı?
- Günbatımı.
◊ Twitter mı, Instagram mı?
- Instagram.
◊ Hangisiyle komşu olmak isterdiniz: Marilyn Monroe mu, Brigitte Bardot mu?
- Marilyn.
◊ Kedi mi, köpek mi?
- Kedi.
◊ Serenay Sarıkaya mı, Farah Zeynep Abdullah mı?
- Farah. Tek geçerim.
Attila Atasoy: Eczacıydım, battım

◊ Evdeki halinizi hangi üçlü daha iyi tanımlar: Telefon-YouTube-sosyal medya mı, pijama-terlik-televizyon mu?
- P.T.T.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları