Yüz yıl yaşayabilir miyiz?

Başlıktaki soru, geçtiğimiz günlerde kliniğimde sohbet ettiğim 50’li yaşlarda, sağlığı konusunda son derece iddialı, kendine çok iyi bakan, ayrıca ekonomik imkânları da oldukça yüksek ve iyi eğitimli birinden geldi.

Haberin Devamı

Sık gündeme getirilen bir konu olduğu için o meraklı beyefendiye anlattıklarımı sizinle de paylaşmak istedim. Hazırsanız buyurun...

Yüz yıl yaşayabilir miyiz

BİR SORU

 

YÜZ YIL NASIL YAŞAYABİLİRİZ?

NET ve açık olarak bilelim ki yüz yıl yaşayanların sayısı son yıllarda biraz artmakla birlikte zannettiğimiz kadar fazla değil. Ayrıca düşünülenin aksine yüz yıllık ömür hikâyeleri gelişmiş ülkelerden, muazzam metropollerden, imkânları sınırsız zenginlerden değil; ıssız çöllerden, yalnız ve sessiz dağlardan, kabuğuna çekilmiş adalardan ve sıradan insanlardan geliyor. Eğer ailenizde uzun yaşayan insanların sayısı fazlaysa ve bu avantajı “sağlıklı yaşam alışkanlıkları” ile birlikte mümkün olduğu kadar da erken yaşlarda siz de hayata geçirebildiyseniz şansınız artıyor. 60’lı yaşlara sağlık açısından sorunsuz girenler, 80’li yaşlara sağlıklı bir “Merhaba” çekebilenler, sağlığını dikkatle izleyen, ruh ve beden birliğini korumaya özen gösterenler, biraz şansları da varsa 100’üncü yaş doğum günü pastasını üfleme şansını yakalayabiliyor. Peki, nasıl?

Haberin Devamı

KISA BİLGİ 1

İYİ YAŞLANMANIN EN KISA YOLU

HEMEN belirteyim: 100’üncü yaş gününü kutlamanın en kısa ve etkili yolu “yaşlandıkça daha sağlıklı biri olmayı hedeflemek”tir. Eğer bu konuda yeterince samimiyseniz, bu hedef size ömrünüzün sonuna kadar yetecek güçlü bir bedensel ve ruhsal sağlığı zaten garanti edecektir. İsterseniz gelin, istisnai bir durum ve ne kadar önemli olduğu henüz hâlâ net ve açık olmayan 100’üncü yaş meselesini bir kenara bırakalım, daha sağlıklı ve iyi yaşlanmanın özellikle 50’li yaşlar sonrasındaki yolculuğuna bir göz atalım. Ve 100’üncü yaş pastasına üfleme hayalini bir yana bırakıp 50’nci yaş günü pastası üflerken hangi kararları almalıyız, ona bir bakalım.

Yüz yıl yaşayabilir miyiz

Haberin Devamı

KISA BİLGİ 2

DÜŞÜŞ NE ZAMAN BAŞLIYOR?

ÇOK sayıda iyi ya da kötü yaşlanma hikâyesi izleyen 40 yıllık bir hekim olarak ben düşüşe geçme zamanının erkeklerde 40’lı, kadınlarda 50’li yaşlarda başladığını düşünüyorum. 50’li yaşlar sonrasında hepimizde çok sayıda net ve açık “düşüşe geçiş işaretleri” kendini gösteriyor. Ve biz ne yaparsak yapalım “zaman hükmünü icra ediyor”! Hücrelerimiz, doku, organ ve sistemlerimiz “yıpranmaya, iltihaplanmaya, şekerlenmeye ve paslanmaya”, neticede de bozuşmaya başlıyor. Detoksifikasyon, metilasyon ve otofaji benzeri döngülerin eski gücünü kaybetmesi, yenilenme ve tamir süreçlerinde yavaşlamaların devreye girmesi, hücrelerimizdeki enerji üretim merkezleri mitokondrilerimizin yorgunluk işaretleri vermesi işte tam da bu yaşlarda başlıyor. Peki, düşüşe geçmeyi ertelemek ya da ötelemek mümkün mü? Evet, mümkün.

Haberin Devamı

Yüz yıl yaşayabilir miyiz

İYİ HABER

DÜŞÜŞÜ YAVAŞLATABİLİRİZ

 

TAMAMEN olmasa da yaşlanma sürecindeki düşüş işaretlerini bir ölçüde yavaşlatmak ya da geciktirmek mümkün. Kısacası ötelemek mümkün olmasa bile düşüş hızını yavaşlatmak, yıpratıcı süreçlerin etkilerini hafifletmek az da olsa hâlâ bizim elimizde. Bunun için de “iltihaplandıran/inflamasyon yaratan, şekerlendiren/glikasyona yol açan, paslandıran/oksidasyonu hızlandıran gaz pedallarından ayaklarımızı yavaş yavaş çekmemiz” ilk işimiz olmalı. Bunlar yeterli mi? Hayır! Bu arada “yıpranmayı yavaşlatan kalıcı huzur, sürekli egzersiz, kaliteli uyku pedallarına” da önceki yaşlardan daha sık ve çok yüklenmemiz, kısacası “DEĞİŞMEMİZ” gerekiyor.

Haberin Devamı

UNUTMAYALIM

DEĞİŞMEK ZORUNDAYIZ

EĞER iyi yaşlanmak ve yaşlılığımızı bir “düşkünlük dönemi” olmaktan çıkarıp bir “zarafet ve olgunluk dönemi” haline getirmek istiyorsak 40’lı, en geç de 50’li yaşlardan sonra hayatımızı değiştirmek, ona bir çeki düzen vermek zorundayız. Bu başkalarının değil bizim yapabileceğimiz bir şey. Unutmayalım ki hayat bizim yaşadıklarımız ve yaptıklarımızdan ibarettir ve onların toplamıdır. Ve yine bilelim ki uzun ömrün gizemi zannedildiğinin aksine hâlâ sırlarla dolu değildir. Bilinenlerin sayısı bilinmeyenlerden çok daha fazla ve basittir. Şu basit dörtlü ve temel değişim, yaşlılık sorunlarımızın çoğunu hafifletecektir. -Sağlık kontrollerimizi zamanında yaptırmak ve gelişen sağlık sorunlarını vaktinde çözmek koşuluyla- sadece BESLENMEMİZE özen göstermemiz, yalnızca UYKUMUZA dikkat etmemiz, elimizden geldiği kadar değil daha da fazlası için EGZERSİZ gayreti içine girmemiz ve tabii ki HUZUR odaklı bir yaşam tarzını şartsız şurtsuz(!) benimsememiz öncelikli değişimler olmalıdır.

Haberin Devamı

Yüz yıl yaşayabilir miyiz

KESİP SAKLAYIN

İYİ YAŞLANMANIN KISA FORMÜLÜ

VE bilmeliyiz ki iyi yaşlanmak sadece “BEDEN GÜCÜ”müzü harekete geçirmekle mümkün olmuyor. HAYAL KURMAK, OLUMLU DÜŞÜNMEK, MANEVİ YAŞAMIMIZI DA ZENGİNLEŞTİRMEK, kısacası BEYİN GÜCÜMÜZE de odaklanmak zorundayız. Ve unutmayalım ki genetik mirasın olumlu ya da olumsuz etkilerinin yaşlılıktaki yaşam kalitemiz ve ömür süremize tesiri yüzde 25-30’u geçmiyor. Belirleyici faktörlerin yüzde 70-75’ini YAŞAM TARZI SEÇİMLERİMİZ VE DÜŞÜNCELERİMİZ oluşturuyor. Peki, ya bundan sonrası?

Bundan sonrasını merak ediyorsanız eğer -ki bence ediniz- perşembe günü yine bu sayfada buluşalım.

Yazarın Tüm Yazıları