Sabah baş ağrıları can sıkıyor

Bu satırları okuyan hemen herkes baş ağrısı ile mutlaka tanışmış olmalı diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

Diğer taraftan şu bilgi de son derece net ve açık: Başımızı ağrıtan nedenlerin sayısı giderek artıyor. Sadece gelip geçici değil, kalıcı/kronikleşmiş baş ağrılarından yakınanlar da hızla artıyor. Diğer taraftan bu ağrıların her türlüsü can yakıcı, tatsız, tedirgin edici olsa da özellikle sabahları sık tekrarlayanları, daha net tanımıyla “sabah baş ağrıları” ciddi ölçüde keyfimizi kaçırıyor. Bitmedi! Sağlık uzmanları da bu tür baş ağrılarından hiç hoşlanmıyor. Zira o uzmanlara göre sabah baş ağrılarının çoğunun arkasında, dikkatle incelendiğinde, önemli bir sağlık sorunu hatta mühim bir hastalık yatabiliyor. O sağlık sorunlarının neler olduğuna gelince...

Sabah baş ağrıları can sıkıyor

İYİ BİLGİ
SABAH BAŞ AĞRILARININ 10 NEDENİ

İLK 5

Haberin Devamı

1. UYKUSUZLUK: Hangi nedenle olursa olsun uykusuzluk mühim bir baş ağrıtıcısı olabiliyor. Gece boyunca dinlenemeyen, eksiğini gediğini tamamlayıp kendini yenileyemeyen beyin sorunlarını baş ağrısıyla ifade etmeye çalışıyor.

2. UYKU APNESİ: Uyku apnelerinin de en mühim belirtilerinden biri gözünüzü açar açmaz beyninize saplanan baş ağrıları olabiliyor. Bu ağrıların yorgunluk ve isteksizlikle birlikte olması çok tipik. Zaten bu nedenle de çoğu zaman “Depresyon mu, uyku apnesi mi?” karar verilemiyor.

3. DEPRESYON: Gizli, gözden kaçmış, sessiz ve derinden giden bir depresyon başlangıçta sadece kendisini sabah baş ağrılarıyla ifade edebiliyor.

4. HİPERTANSİYON: Gece hipertansiyonlarının da ilk işareti sabah kalkınca ensede ve alın çevresinde çember şeklinde hissedilen baş ağrılarıdır.

5. HİPOGLİSEMİ: Gece boyunca şeker ihtiyacını yeterince karşılayamayan beynin size gönderdiği ilk mesaj başınızı ağrıtmak olabiliyor.
Bir başka deyişle beyniniz
size “Şu hipoglisemi meselesini artık bir çöz” mesajı veriyor.

İKİNCİ 5

1. ALKOL: Akşamdan kalmalığın daha doğrusu alkolün sağlığa zarar vermeye başladığının ilk ve mühim işaretlerinden biri, ertesi sabah güne baş ağrılarıyla başlamaktır. Ve bu ciddi bir alkol intoleransı belirtisidir.

Haberin Devamı

2. MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ: Magnezyum noksanlığının da ilk işaretlerinden biri baş ağrısı olabiliyor, bir kenara not edin.

3. DEMİR EKSİKLİĞİ: Sadece magnezyumun değil, demirin eksikliği de sık görülen bir baş ağrısı nedeni. Buna özellikle genç kızlar ve doğurganlık çağındaki hanımlarda rastlıyoruz.

4. YOĞUN STRES: Stresin her türlüsü, yaşınız cinsiniz ne olursa olsun başınızı ağrıtabiliyor. Bazılarında bu ağrılar size güneşin doğuşuyla beraber günaydın (!) diyebiliyor.

5. ELEKTROMANYETİK YOĞUNLUK: Eğer yattığınız odada elektromanyetik yoğunluk fazlaysa yani etrafınız tabletler, bilgisayarlar, cep telefonları, standby’da kalmış televizyonlar, radyolar vs ile doluysa “Neden her sabaha baş ağrısıyla uyanıyorum?” gibi sorular sormaya hakkınız bile yok.

Sabah baş ağrıları can sıkıyor

HATIRLATMA
VİTAMİN D: YAZIN ÜRET KIŞIN TÜKET

D vitamini için değişmez bazı kurallar var. Her şeyden önce bu önemli vitamin “Yazın üretilir, kışın tüketilir!” Bedenimizin yaz, kış, ilkbahar, sonbahar fark etmez her mevsimde D vitaminine ihtiyacı vardır ama bu vitamine en çok ihtiyaç duyulan zaman diliminin kış ayları olduğu da kesindir. Zira o mucize vitamin öncelikle bir “bağışıklık desteği”, dahası bağışıklık orkestramızın değişmez ve kıdemli şefi gibidir. Soğuk havaların kendini daha çok hissettirdiği, virüslerin ortalıkta cirit attığı bugünlerde her birimizin D vitaminine daha çok ihtiyacı var. Bu nedenle aşağıdaki D vitamini bilgilerini bir kenara özenle not etmenizi tavsiye ederim.

Haberin Devamı

KESİP SAKLAYIN 1
5 MÜHİM D VİTAMİNİ HATIRLATMASI

1. İYİ BESLENMEK YETMİYOR: Sadece gıdalarla (süt ürünleriyle, balık veya balık yağıyla, yumurtayla) D vitamini eksikliğinden korunmamız mümkün değil. Tek çare yeterince ve sık aralıklarla güneşlenmek. Bunun için de ille yazı beklemek gerekmiyor. Güneşi gördüğünüz her an dirseklerden aşağıda ellerinizi, dizinizden aşağı da ayaklarınızı güneşle buluşturmanız şart.

2. ÖLÇMEDEN DESTEK ALMAYIN: D vitamini eksikliğinin olup olmadığını anlamanın en kolay yolu 25 hidroksi vitamin D seviyelerine bakmak. İdeal rakamlar 50 nmol-80 nmol arasındaki değerler. 40’ın altı dikkati çekmeli, 30’un altı telaşlandırmalı, 20’nin altı ise acil durum olarak kabul edilmeli. Benim kanaatim bu yönde.

Haberin Devamı

3. YAŞINIZ ÖNEMLİ: İlerleyen yaşla birlikte cildimizin güneş ışınlarından D vitamini üretme kabiliyetinin yavaş yavaş azaldığını unutmayalım. Altmışını tamamlamış kişilerin güneşlenseler bile D vitamini eksikliği sorunu yaşayabileceklerini aklımızda tutalım.

4. YETERİNCE GÜNEŞLENMİYORUZ: Ülkemiz D vitamini noksanlığının yaygın olduğu bir coğrafyada. Halkımız yeterince güneşlenmiyor. Özellikle kadınlarımız ve yaşlılarımızda D vitamini eksikliği çok sık görülen bir problem. Biraz da bu nedenle D vitamini noksanlığını bir “halk sağlığı sorunu” gibi görmeniz lazım.

5. OSTEOPOROZA DİKKAT: Yaşlanmaya bağlı kemik kırılganlığı artışı yani osteoporoz sorununu önlemenin yolunun daha çok kalsiyum kazanmaktan ziyade D vitamini eksikliğinden korunmaktan geçtiğini bilelim (Yeterince D vitaminine sahip değilseniz yiyeceklerle kazandığınız kalsiyum bağırsaklardan emilemiyor. Emilen kalsiyumun da gidip kemiklere yerleşmeleri zorlaşıyor).

Haberin Devamı

BİR KIŞ ÇAYI TAVSİYESİ
SOĞUK ALGINLIĞI ÇAYI

* 1 avuç dolusu ıhlamur

* 2-3 çorba kaşığı ekinezya

* 1 adet kabuk tarçın

* 1 ceviz büyüklüğünde zencefil

* 1 adet elma (kabukları ile doğranmış)

* 1 adet portakalın kabuğu

* 1 adet limonun kabuğu

* 4-5 adet karabiber

* 2-3 adet karanfil

Hepsini birlikte kaynatıp, 1 çay kaşığı bal karıştırarak için.

KESİP SAKLAYIN 2
KARACİĞER YAĞLANINCA NE OLUR

1. Karaciğerin detoks görevleri aksar.

2. Toksin birikimi başlar.

3. Safranın kalitesi bozulur.

4. Safrada çamurlaşma başlar.

5. Bu da safra taşına zemin hazırlar.

6. İnsülin direnci devreye girer.

7. İnsülin-şeker ilişkisi bozulur.

8. Kanda şeker ve trigliserid birikimi olur.

9. Kilo problemi hız kazanır.

10. Bel çevresi kalınlaşır.

11. Yorgunluk, gece terlemeleri, açlık ve tatlı krizleri devreye girer.

12. Ani yüz kızarmaları ve ateş basması atakları sıklaşır.

13. Üçüncü evrenin sonunda siroza giden patolojik dokusal değişimler devreye girer ve karaciğer kanseri (hepatoma) riski yükselir. 

Yazarın Tüm Yazıları