Magnezyumsuz olmaz!

Tıpkı B12, D vitamini, omega-3, probiyotik eksiklikleri gibi magnezyum eksikliğinin de ne kadar önemli bir sorun olduğunun farkına geç de olsa vardık!

Haberin Devamı

Bu konudaki “bilgi eksikliği” sadece sizde değil, biz doktorlarda da var. Ayrıca bizim bu mühim konuya geç vakıf olmamız çok mühim bir ayıp sayılabilir.
Nedeni şu: Magnezyum zannedildiği gibi yalnızca kas fonksiyonlarında görev alan, sadece sinir iletiminde mühim fonksiyonlar üstlenen, özellikle de kemik bütünlüğüne destek veren sıradan bir mineral değil. Bedenimizdeki 300’den fazla enzimin de ko-faktörü.
Bu son cümlenin ardından hemen “Hocam bu ko-faktör dediğiniz de neyin nesidir?” sorusunun geleceğini de biliyorum. Açıklayayım: Ko-faktörler, herhangi bir enzimin çalışmasında anahtar rol oynayan madde ya da moleküller. Herhangi bir metabolik süreci yürüten “enzim-koenzim” ikilisinin ilişkisinde enzimin normal çalışabilmesi için ko-faktörler vazgeçilmez bileşenler.
Bu açıdan baktığınızda magnezyumun 300’den fazla enzim için neden vazgeçilmez bir mineral olduğunu daha kolay anlayabilirsiniz.
Uykumuz bozulduğunda, kaslarımız kramp yapıp ağrılı pozisyonlar aldığında, elimiz ayağımız uyuştuğu, başımız döndüğü, migren krizlerimiz sıklaştığında neden magnezyum takviyesine ihtiyaç duyduğumuzu daha kolay kabul edersiniz.
Detaylar için buyurun...

Haberin Devamı

ÖNEMLİ 

 Azalınca neler oluyor?
Magnezyumun eksikliğiyle bağlantılı olduğu bilinen daha pek çok sorun var. Mesela depresyon! Mesela bir ruhsal hastalık olan bipolar bozukluk. Adet önceleri gelişen şiddetli ağrılı tablolar, bir türlü yatışmayan iltihabi süreçler, giderek sıklaşan ve ağırlaşan astım atakları, kramplar, depresyon eğilimleri ya da yorgunluk, bezginlik süreçleri...
Özeti şudur: Magnezyumumuza mutlaka sahip çıkacağız. Magnezyum eksikliğinin de tıpkı B12, D vitamini, probiyotik, omega-3 eksiklikleri gibi mühim sonuçlarının olabileceğini hep hatırlayacağız. Yiyecek ve içeceklerle daha çok magnezyum kazanmanın yollarını arayacağız. Magnezyum zengini sular içecek, magnezyum zengini besinlere öncelik vereceğiz. Bedenimizdeki magnezyum rezervini azaltan ilaçlardan uzak durabilmeyi becereceğiz.

İYİ BİLGİ

Kaybına yol açan ilaçlar hangileri?
* İdrar söktürücüler
* Mide asit pompasını baskılayan haplar
* Doğum kontrol ilaçları
* Kortizon tabletleri, iğneleri
* Bazı antibiyotikler
* Laktasifler
Not: Uzun süreli alkol kullanımının da magnezyum eksikliğine yol açabileceğini bir kenara not edin.

Haberin Devamı

KISA BİLGİ

Eksikliğinin ilk işaretleri neler?
* Yorgunluk, halsizlik
* Kramplar
* Baş ağrıları
* Sıklaşan migren atakları
* Gerginlik
* Duygusal dengesizlikler
* El ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanmalar
* Uyku sorunları
* Kabızlık

NOT ALIN

Magnezyum zengini besinleri biliyor musunuz?
* Ceviz, badem, fındık, fıstık
* Mercimek, kuru fasulye, bezelye, nohut
* Tam tahıllar, buğday kepeği
* Ispanak, pazı
* Nane, roka
* Pancar
* Hurma, incir
* Kişniş
* Ay ve kabak çekirdeği
Not: Ispanak, pazı vb yeşil yapraklı sebzelerden magnezyum kazanabilmek için bu besinleri mümkün olduğu ölçüde çiğ olarak tüketmeye çalışın ya da buharda pişirmeyi tercih edin.

AKLINIZDA OLSUN
 
Hangi magnezyum daha etkili?

İster magnezyum, ister kalsiyum eksikliğini karşılamak söz konusu olsun fark etmiyor, her ikisinde de magnezyum ve/veya kalsiyumun hangi tuzunu kullandığınız (yuttuğunuz) en az doz kadar önemli bir belirleyici. Mesela kalsiyumun karbonat tuzu kalsiyum sitrata oranla çok daha düşük oranda emilip daha az biyolojik yararlanım sağlıyor. Bu nedenle de kalsiyum desteği almayı düşündüğünüzde önceliği kalsiyum sitrat ve/veya glisinat, malat tuzlarına vermeniz gerekiyor. Biraz önce belirttiğim gibi magnezyum eksikliğini giderirken de böyle bir hassasiyete ihtiyaç var. Magnezyumun glisinat, sitrat veya taorat tuzları tercih edilmeli ya da magnezyum oksitten faydalanmak düşünülmeli. Aynı hassasiyeti B12, folik asit ve selenyum desteklerini seçerken de göstermeniz lazım. Çünkü onların da işe yarayanları veya çöp (!) olanları var. Bu konuyu daha sonra da tekrar gündeme getireceğim ama özeti şu: Besin desteklerini satın alırken biyoyararlanım konusunu dikkate almanızda fayda var.

Haberin Devamı

OKUR SORUSU

D vitamininin kan seviyesi ne olmalı?

Laboratuvar raporlarına bakarsanız D vitamini için 30, hatta 20 ng/ml düzeyleri bile yeterli kabul ediliyor ama siz gelin bu raporları değil, benim vereceğim rakamları dikkate alıp D vitamini düzeylerinizi 60-100 ng/ml düzeylerinde tutmaya çalışın.
Günlük ihtiyacın da zannedildiği gibi 400 ünite civarında olmadığını, yetişkin birinin günde ortalama 1000-1200 ünite D vitaminini kazanması gerektiğini bir kenara not edin. Çünkü günlük 400 ünitelik tavsiye sizi sağlıklı düzeyde tutabilecek rakam olarak değil, ağır bir D vitamini eksikliğini gösteren raşitizm hastalığından korunmak için belirlenmiş minimum değerlerdir.
Eğer osteoporozu (kemik yoğunluğu azalması) önlemek ve D vitamininin diğer nimetlerinden faydalanmak istiyorsanız günlük dozu bana göre 1000-1200 ünite civarında tutmanızda fayda var.

Haberin Devamı

İYİ BİLGİ 

Sivilce sorunu olanlar nasıl beslensin?
Özellikle ergen çağdaki gençlerin canını sıkan sivilceler (akne) beslenme seçimlerinden etkileniyor. Un ve şeker içeriği azaltılmış, işlenmiş/rafine karbonhidrat oranı düşürülmüş bir beslenme tarzı bu gibi sivilceleri azaltmada yağları kısıtlamaktan daha etkili netice veriyor.
Kısacası bu sivilcelerle mücadelede öncelikle şekeri, şekerli içecekleri, gazlı, kolalı meşrubat ve meyve suyu konsantrelerini, soğuk çayları (buzlu çay!), fırın, pastane ürünleri, bisküvi, cips ve gofretleri kesmek gerekiyor.
Beslenmenizde glisemik yük ne kadar az ise sivilcelenme ihtimaliniz o oranda düşüyor. Bunu uzmanlar “diyet/inflamasyon/iltihap” ilişkisiyle açıklıyor.
Diyetteki kötü karbonhidrat oranı arttıkça vücuttaki inflamasyon yapıcı süreçler artıyor. İnflamatuar/iltihap oluşturan uyarılar hızlandıkça da sivilceler yoğunlaşıyor. Diğer taraftan omega-3/6 dengesinin bozulması da sivilce oluşumunu sıklaştırabiliyor. İnsülin direnci olanlarda, D vitamini seviyesi düşük kişilerde, bağırsak florası bozulanlarda da sivilcelenme ihtimali daha fazla.
Özetle sivilcelerinizden kurtulmak istiyorsanız ilk yapacağınız şey daha az şeker, un ve nişasta içeren besinler tüketmek, rafine/işlenmiş karbonhidratları azaltıp protein ağırlıklı doğal bir beslenme modeline dönmek olmalı. Deneyin, sonuca siz de şaşıracaksınız!

 

Yazarın Tüm Yazıları