Kardiyo mu, direnç mi?

Yanıtım net: İKİSİ DE! Neden mi? Ne kardiyo ne direnç/dayanıklılık egzersizleri sizi tek başlarına arzuladığınız hedefe ulaştırabilir de ondan! Kardiyoyu ve direnç egzersizlerini kombine etmekse maksimum yarar anlamına gelir. Nedenine gelince... Buyurun...

Haberin Devamı

Kardiyo ne yapıyor?

İsterseniz konuya “kardiyo”nun daha doğrusu “aerobik egzersiz”lerin ne anlama geldiğini hatırlayarak başlayalım. Kalp ve akciğer sistemlerinin ön planda olduğu, kalp-damar ve akciğer kapasitesini artırmanın “esas hedef” olarak belirlendiği ve “oksijen” kazanımının odak noktası olduğu egzersizlere “kardiyo egzersizleri” ya da aerobik çalışmalar deniyor.
Kısacası bu egzersizler sadece kas kaybını önlemekle kalmıyor, kalp ve dolaşım sistemini, akciğer kapasitesini de güçlendiriyor. Ek olarak da hastalık risklerinizi azaltıp ömrünüzü uzatıyor.
En iyi kardiyo egzersizinin de YÜRÜME olduğu biliniyor. Yüzme, bisiklete binme, tenis, basketbol, golf gibi oyunlar da kardiyo grubuna dahil edilebiliyor.

Direnç egzersizleri ne sağlıyor?

Haberin Devamı

Eğer hedefiniz daha hızlı hareket edebilen ve bu hareketleri daha uzun sürdürebilen kaslara sahip olmak ve “kas kaybı” sorununa bir parça çözüm bulmaksa hedefinize sadece “kardiyo” egzersizleriyle ulaşabilirsiniz. Ama hedefiniz daha fazla ve daha güçlü kas dokusuna sahip olmaksa, ağırlığa ve dirence karşı kaldırma ve taşıma hareketleri de yapmanız yani “direnç” çalışmalarına da başlamanız gerekir.
Biraz daha iri ve güçlü kaslar daha çok mitokondriye sahip olmak, daha çok enerji tüketip daha az insülin direnci riski taşımak, daha güçlü kemik, eklem ve tendonlara sahip olmak demektir. Unutmayın ki 30-40 yaş sonrasında her yıl toplam kas kütlemizin yüzde 1’ini kaybediyoruz. Bu kayıp nedeniyle yaşlanınca daha yorgun, güçsüz, dirençsiz, dengesi zayıf, düşmesi kolay birileri haline geliyoruz. Bu nedenle daha kolay yağlanıp daha zor kilo verebiliyoruz.

Bu önerileri lütfen dikkate alın!

◊ Düzgün ve doğru kayıtları içeren bir sağlık dosyanız olsun.
◊ Kendi sağlığınızı kontrol altında tutmayı öğrenin.
◊ Herhangi bir değişikliğin erken uyarıcı işaretleri için uyanık olun.
◊ Sağlığınız hakkında aşırı şüpheci olmayın. “Hastalık hastası” düzeyinde özen, sağlığınızı bozar.
◊ Aile öykünüzü değerlendirin. Kalıtımsal olarak hangi hastalıklara eğilimli olduğunuzu bilin.
◊ Risklerinizi bilirseniz, bu riskleri yenmek için en iyi pozisyondasınız demektir.
◊ Mevcut süren hastalığınız varsa, bunu gözlemek ve uygun tedavi sizi gereksiz yaşlanmaktan korur.
◊ Doktorunuzla iyi bir iletişim kurun. Tam ve güvenli bir işbirliğine yönelin. Sık sık doktor değiştirmeyin.
◊ Kullandığınız her ilacı doktorunuza belirttiğinizden emin olun.
◊ Devamlı veya bazen aldığınız ilaçları ve dozlarını listeleyin ve doktorunuza kontrole giderken yanınızda götürerek gösterin!
◊ Verilen ilaçları, verilen sürede kullanın. Gereksiz yere uzun süre veya gerekenden kısa süre kullanmayın.
◊ İlaçlarınızı devamlı aynı eczaneden alın. Eczacınız kullanmış olduğunuz veya kullanmakta olduğunuz ilaçları kaydetmiş olacaktır. Sizi ve kullandığınız ilaçları bilen bir eczacı, sizin ve doktorunuzun gözünden kaçmış ilaç etkileşimleri konusunda sizi uyarabilir.
◊ Sağlığını gözlemleyen, kendini tanıyan, kullandığı ilaçları bilen ve sormaktan çekinmeyen, bilgilendirilmiş hasta olun!
(Dr. Michael Roisen’den yararlanılmıştır)

Haberin Devamı

İlaç kullanıyorsanız dikkatli olun

◊ İlaç etkileşimleriyle ilgili problemlerin en önemli nedeni, doktorla hasta arasındaki iletişimsizliktir. Reçetelerde doktorların yazısını okumak mümkün değildir. Ayrıca iletişim eksikliği de vardır. Doktorlar çok ayrıntılı konuştuklarını ve her şeyi açıkça anlattıklarını düşünürler, ancak kullandıkları tıbbi terimler ve ifadeler çoğunlukla hastalar tarafından anlaşılmaz. Hastalar da genelde anlamadıklarını sormaya çekinirler. Verilen ilaçları doktorunuza sormaktan çekinmeyin. Verilen ilaçlarla, düzenli olarak aldığınız ilaçlar arasında etkileşim olup olmadığını öğrenin. Ofisteyken sormayı unuttuğunuz soruları doktorunuza telefon ederek öğrenin. Doktorunuza ulaşamazsanız eczacınızdan yardım isteyin.
◊ Reçete edilen ilacı kullandınız ve artık ihtiyacınız kalmadı ise kalan hapları içeren şişeyi atın.
◊ İlaçların yan etkileri içinde doktorla konuşulması güç olabilen iki yan etki; iktidarsızlık ve cinsel istekte azalmadır. Bazı tansiyon ve depresyon ilaçları bu tip yan etkiler gösterir. Bunlar sık görülen ama tedavi edilebilir yan etkilerdir. Kullandığınız ilacın sizi bu şekilde etkilediğini fark ederseniz, doktorunuzla konuşun.

Yazarın Tüm Yazıları