D vitamini eksikliğinin 6 işareti

D vitamini rezervlerimizin azaldığını gösteren, en azından “İşte bu sorun benim D vitaminine ihtiyacım olduğuna işaret ediyor” dedirten ciddi, net ve açık bir belirti yok. Ama yine de müphem bazı problem ya da işaretler var ve onlarla karşılaşanların aklına “D vitamini rezervim azalmış olabilir mi?” sorusu da gelmeli. O işaretlerden bazıları şunlar...

Haberin Devamı

1- DEPRESYON: D vitamini azlığının depresyon eğilimine yol açabileceğini gösteren güçlü kanıtlar var. 2013’te yapılan bir meta-analiz, bu bilgiyi net ve açık olarak doğrulamış. Bir başka çalışmadaysa depresyon sorunu olanların yüzde 65’inde D vitamini rezervleri düşük bulunmuş.
2- SAÇ DÖKÜLMESİ: Saç dökülmesinin farklı nedenleri var. Sık karşılaşılan sebeplerden birinin D vitamini eksikliği olduğu ise kesin. Özellikle bir tür bağışıklık bozukluğu ile bağlantılı saç kaybı probleminde (alopecia areata) D vitamini eksikliğinin önemli bir hazırlayıcı faktör olabileceği düşünülüyor. Hatta bazı hastalarda saça dışarıdan/doğrudan D vitamini analogu (calcipotriol) uygulanarak başarılı sonuçlar bile alınmış.
3- KAS AĞRILARI: Eğer sık sık tekrarlayan kas ağrılarından ya da inatçı ve gezici ağrılı sorunlardan yakınıyorsanız, bu durumun da D vitamini eksikliği ile bağlantılı olabileceği aklınızda olsun. Güvenilir bir çalışmada (von Kanel ve arkadaşları/Painmed/2014) kronik kas ağrılarından yakınanların yüzde 71’inin D vitamini rezervlerinin olması gerekenin çok altında kaldığı belirlenmiş.
4- KEMİK AĞRILARI: D vitamini noksanlığı ile osteoporoz arasında ciddi bir bağlantının olduğu zaten biliniyor ve kalsiyumun bağırsaklardan emilmesinde, kemikler tarafından kullanımında ve böbreklerce korunmasında D vitaminin mühim bir rol oynadığı klasik bir bilgi. D vitamini noksanlığının çocuklarda kemik gelişimini olumsuz etkilediği, menopozlu kadınlarda da kemik kaybını hızlandırdığı ise kesinleşmiş bir bulgu. Özellikle sırt bölgenizde ve belinizde geceleri belirginleşen ağrılardan yakınıyorsanız D vitamini rezervlerinizi kontrol ettirmenizi öneririm.
5- YORGUNLUK ve BİTKİNLİK: Kronik yorgunluk sorunu ile D vitamini noksanlığı da birbirleriyle yakından ilişkili sorunlar. Özellikle yorgun kadınların çoğunda problemin D vitamini noksanlığı ile bağlantılı olabileceğini gösteren bazı çalışmalar var. Bir çalışmada (Ecemis GC ve arkadaşları/2013) bu bilgi net ve açık olarak doğrulanmış.
6- BAĞIŞIKLIK ZAYIFLAMASI: Sık tekrarlayan bakteriyel veya viral enfeksiyonlardan yakınıyorsanız ve de “Bağışıklık sistemim neden bu kadar zayıfladı?” sorusuna net ve açık bir cevap arıyorsanız problemin D vitamini noksanlığı ile ilgili olabileceği aklınızda olsun ve bir laboratuvara gidip D vitamini rezervinizi ölçtürün. Farklı merkezlerde yapılan çalışmalar net ve açık olarak gösterdi ki; özellikle kış aylarında tekrarlayıp duran sinüzit, bronşit, orta kulak iltihabı, faranjit sorunlarından yakınanların pek çoğu ve soğuk algınlığı, nezle atakları yaşayanların önemli bir kısmı D vitamini fakiri kişiler.

Haberin Devamı

Antepfıstığının kabuğu bile değerli 

Haberin Devamı

Antepfıstığının sağlık yararları biliniyor. Bu yararların en çok da yüksek fenolik ve flavanoid gücünden kaynaklandığı kabul ediliyor. Yeni bir çalışmada (Nord Caroline Üniversitesi/ABD) enteresan bir bulguya ulaşılmış. Antepfıstığının kabuğunda da neredeyse içi kadar güçlü fenolik ve flavanoid yapılanma var. Kabuk kısmı da fenolik asitlerden, kuvinik asitlerden, antioksidan maddelerden son derece zengin. Bu bilgi tabiî ki antepfıstığının kabuğuyla birlikte yenilebileceği anlamına gelmiyor ama kabuk kısmından da sağlığı koruyacak ürünlerin geliştirilebileceğini düşündürüyor.

Yaz bitiyor: D vitamini depolamayı unutmayın 

D vitamini noksanlığı, insanlığın önündeki en önemli sağlık tehditlerinden biri. Aynı tehdit bizler için de söz konusu. Üç yanı denizle çevrili, dünyanın en şanslı güneş ülkesinde, en güneşli coğrafyasında yaşamamıza rağmen bizde de toplumun önemli bir kesimi D vitamini noksanlığı çekiyor. İşin kötüsü çoğu bunun farkında bile değil. Oysa D avitaminozu her yaş için tehlikeli. En çok da yaşamın ilk 20 yılı ve 50’li yaşlar sonrasında önem kazanıyor.
D vitamini ihtiyacını sadece yiyecek içeceklerle karşılamak ise mümkün değil. En zengin D vitamini kaynağı besinlerde bile (süt, balık, yoğurt) ihtiyacımızı karşılayacak kadar D vitamini yok. İhtiyacı karşılayabilmenin tek yolu var: Güneşten sık sık istifade etmek. Yaz ayları işte bu nedenle çok önemli.
D vitamini ihtiyacımızın yüzde 90’ından fazlasını cildimizi güneşle buluşturarak, yani doğru ve akılcı şekilde güneşlenerek karşılayabileceğimiz dikkate alınırsa yaz güneşinden neden daha sık ve bol istifade etmemiz gerektiği daha iyi anlaşılacaktır.
Güneşten korkmayın, yanlış güneşlenmekten ve cildinizi güneşle hatalı buluşturmaktan korkun.

Haberin Devamı

Sadece koşmak neden zayıflatmaz

Sık sık vurguluyoruz: Sağlıklı bir kilo aralığında kalmanın yolu ne sadece diyet yapmaktan (aç kalmak!) ne de her gün sabahtan akşama yürümek veya koşmaktan geçer. Sabahtan akşama ter atıp kilolarca ağırlık kaldırmanız da sonucu pek değiştirmez. Doğru olanı, ikisini bir arada yapmak ve iki süreci de kalıcı kılabilmek.
Çoğu “egzersiz tutkunu”, bir türlü eritemediği göbeğinden ya da inceltemediği belinden şikâyetçi. Peki, bunun sebebi ne? Araştırmalar, ne kadar yoğun egzersiz yapılırsa yapılsın bedenin yakabileceği belli bir kalori sınırı olduğunu, daha fazlasının imkânsızlığını gösteriyor.
Dikkati çeken bir hesaplama ABD’de, Cleveland Çalışma Grubu tarafından yapılmış. Maraton koşusu yapanlarla ilgili bu hesaplamaya göre bir maraton koşusu sırasında 60 kilo civarındaki bir maraton koşucusunun en çok 2200, 75 kilo ağırlığındaki bir maraton koşucusunun 2800, 95 kilo ağırlığındaki bir maraton koşucusunun ise 3600 kalori civarında bir enerji harcayacağı ön görülmüş (rakamları bilerek yuvarladım).
Anlamı şu: Ne kadar çok kas kütleniz olursa olsun ve siz ne kadar çok sık ve yoğun aktivite yaparsanız yapın eğer çok fazla yiyip içer, hele bir de yanlış besinlere (örneğin şeker ve nişasta zengini yiyeceklere) fazlaca ağırlık verirseniz sağlıklı bir kilo aralığında kalabilmeyi unutun!
Kısacası sadece egzersiz yapıp ama önünüze gelen her şeyi silip süpürerek ya da alkolden, şekerden, tatlıdan vazgeçmeyerek sağlıklı bir kilo aralığında kalmayı aklınızdan çıkarın.

Yazarın Tüm Yazıları