COVID negatif yorgunluk pozitif

Güne iki haberle başlayalım, önce kötü haber: COVID-19 vakalarındaki sayısal artış sağlık gündemimizin yine bir numaralı maddesi olma yolunda. Lütfen rehavete kapılmayalım, korunma önlemlerini dikkatle sürdürmeye devam edelim.

Haberin Devamı

İyi habere gelince... Şu anda yaygın durumda olan BA.4 ve BA.5 varyantlarından kaynaklanan COVID-19 vakalarında hastalık gerçekten de beklenenden daha hafif seyrediyor. Ama bilelim ki COVID-19 sonrasında ortaya çıkan “YORGUNLUK SORUNU”nun hastalığın hafif mi, ağır mı seyrettiğiyle pek bağlantılı olmadığı anlaşılıyor. Nedeni şu...

COVID negatif yorgunluk pozitif

KISA BİLGİ
‘YORGUNLAR ORDUSU’ OLDUK

COVID-19’u hafif geçirmesine rağmen yorgunluğu, halsizliği süren, en ufak bir fiziksel çabada bile nefes nefese kalabilen binlerce “COVID-19 mağduru” var. Viral bir enfeksiyon geçirdikten sonra hemen herkesin kendini bir ölçüde yorgun hissetmesi aslında normal ama ne var ki COVID-19’da durum oldukça farklı. Yukarıda belirttiğim gibi geçirilen COVID-19 enfeksiyonunun ağırlığı ile hastalığı atlattıktan sonra hissedilen yorgunluk duygusunun derecesi orantısız olabiliyor. Uzmanlar bu problemin öncelikle enfeksiyon süreci ve sonrasında akciğerlerdeki “oksijen değişiminin yetersizliği”nden kaynaklandığını söylüyor. Ayrıca enfeksiyonun mitokondrilerde fonksiyonel bozukluklara yol açarak kaslarda güç ve yetenek kaybına da sebep olabileceği belirtiliyor.

Haberin Devamı

ÖNEMLİ
COVID’DEN SONRA HOPLAYIP ZIPLAMAYIN 

COVID-19’u atlatanların hastalığı hafif geçirseler bile “COVID NEGATİF” olduktan sonra da 2-3 hafta süre ile ağır fiziksel aktivitelerden uzak durmalarında ve “COVID NEGATİF, YORGUNLUK POZİTİF” sorununa karşı uyanık olmalarında fayda var. Benim tavsiyem: COVID-19 sonrasında 2-3 hafta daha yoğun egzersizlerden uzak durmanızdır.

COVID negatif yorgunluk pozitif

BİR UYARI
HATIRLATMA AŞINIZI OLUN

PANDEMİDE pek çok insanımızı kaybettik. Kaybettiklerimizin önemli bir bölümünü de 65 yaş üzerindeki toplum kesimi oluşturdu. Ayrıca 65 yaş altında olsalar da “KOAH hastaları yani ağır solunum yetmezliği bulunanlar, bağışıklık sistemi baskı altında olanlar, şeker hastalığı ve/veya hipertansiyon problemi yaşayanlar, insülin dirençli kilo sorunlu obeziteli kişiler, ağır derecede kalp, akciğer, böbrek yetmezliği bulunanlar” da hastalığı ya çok ağır geçirdiler ya da yaşamlarını kaybettiler. Özellikle yukarıda belirttiğim yaş grubunda olan ve yine yukarıda saydığım sağlık sorunlarını yaşayanların hatırlatma dozu aşılarını mutlaka yaptırmaları lazım. Aman dikkat!

Haberin Devamı

İYİ BİLGİ 1
D3 MÜ, K2 Mİ

D vitamini eksikliğinin başımıza ne çoraplar örebileceğini hepimiz öğrendik ama bu arada çoğumuzun aklında hep aynı soru var: D VİTAMİNİ, K2 VİTAMİNİ OLMADAN İŞE YARAMIYOR MU?

Bilelim ki daha güçlü ve güvenli bir sağlık yapılanması için D ve K vitaminlerinin ikisine de ihtiyacımız var. İkisini de düzenli olarak kazanmak zorundayız ve yine bilelim ki ikisi de “yağda çözünen” bu iki önemli vitamin arasında mükemmel ve vazgeçilmez bir “ortak görev ilişkisi” ve “yol arkadaşlığı” söz konusu.

K vitamini yeşil yapraklı bitkilerde, fermante edilmiş baklagiller ve turşularda, yumurta sarısı ve peynir gibi bazı hayvansal besinlerde bulunuyor. Ve nasıl ki D VİTAMİNİ sadece bir “kemik ya da diş vitamini” değilse K VİTAMİNİ de yalnızca bir “pıhtılaşma sorumlusu” gibi hareket etmiyor. Bu ikili çoğu zaman “aynı takımın ileri uç oyuncuları” gibi çalışıyor. Peki, nasıl? Yanıtı yandaki kutuda.

İYİ BİLGİ 2
D3 VE K2 KARDEŞTİR

KANINIZDA dolaşan D vitamini öncelikle yiyip içtiklerinizdeki kalsiyumun bağırsaklarınızdan emilimini arttırıyor. Eğer gıdalarınız ile yeteri kadar kalsiyum kazanamıyorsanız vücudunuz D vitamininin de yardımıyla bu ihtiyacı “kemiklerinizden kalsiyumu çalarak(!)” karşılıyor. K vitaminine gelince... Onun da özel bir formu yani “K2 FORMATI” konu kemik sağlığı ve kalsiyum olduğunda en az iki noktada anında devreye giriyor.

Haberin Devamı

- BİR: Kemik ve dişlerde kalsiyum depolanmasını teşvik eden bir proteini, “osteokalsin”i aktive ederek kalsiyumun kemiğe daha güçlü ve daha çok yerleşmesine yardımcı oluyor.

- İKİ: K2 vitamini kalsiyumun kan damarları ve böbrekler gibi kemik dışı yumuşak dokularda birikimini önleyen bir proteini yani “matris GLA proteini”ni aktive ederek kalsiyumun böbrekleriniz ve damarlarınıza çökmesini engelliyor, böbrek taşı ve damar sertliği gibi sorunlara fren görevini üstleniyor.

BİR TAVSİYE
KEMİKLERİNİZİ KORUMAK İÇİN...

EĞER daha sağlıklı ve güçlü kemiklere sahip olmak ve özellikle 50’li yaşlardan sonra devreye giren “KEMİK ERİMESİ/OSTEOPOROZ” probleminden uzak kalarak sağlam kemik ve kaslarla yaşlanmak istiyorsanız vücudunuza düzenli bir şekilde D vitamini, K2 vitamini, kalsiyum, magnezyum ve kolajen kazandırmayı unutmayın.

Yazarın Tüm Yazıları