Uyarıyı dinlemezseniz mekanı terk etmenizi istiyorlar

◊ Önce yolculuğu sorayım Özlem. 10 saatlik uçuşta hiç mi endişelenmedin?

- Evet tehlikeli bir iş. Sonuçta yurtdışında hastalanmak da var, ama seyahat tutkum ve cesaretim korkuma üstün geldi. Korunduktan ve tedbiri elden bırakmadıktan sonra endişelenecek bir şey yok aslında. Mesela İstanbul’daki birçok arkadaşım korona oldu. Neden? Çünkü maskesiz sosyalleşmeler, sarılıp öpüşmeler yüzünden... Bence bu Amerika’ya 11 saat uçmaktan daha endişe verici.

◊ Uzun uçuşta yemek olayı nasıl çözülmüş THY’de?

- Sıcak yemek verilmiyor. Paket içinde hazırlanmış sandviç, tatlı, salata gibi yiyecekler uçuş sırasında iki kez servis ediliyor. Yanınızdaki yerken siz yemiyorsunuz. Ama benim yanım boş olduğu için böyle bir problem olmadı.

◊ New York’un sosyal hayatı ne durumda? Korona tedbirleri nasıl?

- Restoranlar belediyeden izin alıp kaldırımlara ya da varsa bahçelerine çadırlar kurmuş. Yani çoğu restoran dışarıda servis veriyor. Restoranlara girerken ateş ölçülüyor, kimlik bilgileri ve telefon/adres alınıyor. Herhangi bir şey olursa bilgi verip takip etmek için... Mekanlarda masa sayısı üçte bir oranında inmiş.

Dışarıda yeri olmayan işletmeler ise masa aralarına cam bölme koymuş.

Ayrıca restoranlarda maskenizi ancak masaya oturunca çıkartabiliyorsunuz.

Maskesiz tuvalete ya da başka bir masaya giderseniz uyarılıyorsunuz.

İki kere uyarıyorlar, üçüncüsünde mekanı terk etmenizi istiyorlar!

İstanbul’da böyle bir şey olduğunu düşün. Hiçbir işletme bunu yapmaz, yapamaz.

◊ Restoranlar kaça kadar açık?

- Normal saatlerini uyguluyorlar. Bir kısıtlama yok. Sadece gece kulüpleri kapalı.

Barlar açık, çünkü kurallara uyuyorlar. Elbette New York sosyal hayatı ekonomik olarak zor bir dönemden geçiyor. Balthazar gibi çok iş yapan yılların restoranı hâlâ kapalı. Augustine gibi yine yılların işletmesi bir daha açılmamak üzere kapandı. Soho son yıllarda çok ticari ve turistik bir bölge olduğu için şu sıralar bomboş. Chelsea, West Village ve Meatpacking ise daha canlı.

Bir tapu sahibinin başvurması gerekiyor

Oturduğum apartmanın depreme dayanıklı olup olmadığını merak ediyordum ya.
O işin biraz dolambaçlı olduğunu gazeteci arkadaşım Nilay Örnek’in tweet’lerinden öğrendim.
Sonra da onunla konuştum.
Meğer o rapor kiracı başvurusuyla verilmiyormuş.
Apartmandaki bir tapu sahibinin başvurması gerekiyormuş.
O zaman inceleme yapılabiliyormuş.
Ama orada da ilginç bir ayrıntı var.
Mesela Nilay’ın eski ev sahibi apartmana inceleme yaptırmış.
Ama incelemeyi yapanlar SPK lisansı olan gayrimenkul değerlendirme firmasıymış.
Aslında raporu tarafsız veren sadece iki kurum varmış: Üniversite ya da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı listesinde yer alan kentsel dönüşüm firmaları.
Diğerlerini dikkate almamak gerekiyormuş.
Sözün özü, yine şu söyleme kaldım ben: Zemini kayalık buraların...

Astrologların ‘felaket’ söylemi

Astrologlar altın çağını yaşıyor.
“Şu astrologda okudum, kasım ve aralıkta şu felaketler bekleniyormuş, ekimden
daha fenaymış” diyen mi istersiniz, “Retro bitiyormuş ama ardından şu açılar dolayısıyla kaos olacakmış” diyen mi...
Her astrolog öyle değil ama bazısı da bu “Felaketler geliyor” söyleminden fena halde besleniyor.
Çünkü insanlar korkup endişelendikçe daha çok onlara sarılıyor. Bunun farkındalar.
Benim tek anlamadığım, tüm bu tahminleri duysak ne değişiyor ki?
Olacağı varsa oluyor zaten. En iyisi hiç duymamak.