New York’ta patlamanın olduğu o gece

New York Soho House’da tanıştığım bir Amerikalının, “İstanbul’a geçen yaz gelmiş, çok sevmiştim. Şimdi oraya gitmek ürkütüyor, nasıl güvenli mi?” diye sormasının üzerinden iki saat filan geçmişti ki Chelsea’de patlama olduğu haberi geldi.

Haberin Devamı

New York Soho House’da tanıştığım bir Amerikalının, “İstanbul’a geçen yaz gelmiş, çok sevmiştim. Şimdi oraya gitmek ürkütüyor, nasıl güvenli mi?” diye sormasının üzerinden iki saat filan geçmişti ki Chelsea’de patlama olduğu haberi geldi.
O sırada patlama olan yere sadece beş-altı blok uzaklıktaydım.
Burada da bombalar peşimizde yani...

ACİL UYARI MESAJLARI

An itibariyle bu yazıyı yazarken 29 kişinin yaralı olduğu açıklandı.
Televizyonlar sürekli canlı yayında. Neler olup bittiğine dair peş peşe yeni yorumlar yapılıyor.
Bizdeki yayınlar gibi, değişen bir şey yok.
Değişik olan iPhone’uma düşen acil uyarı mesajları.
Mesajlardan biri şu:
27’nci blok tarafı ve civarında oturanlar pencerelerden uzak durun!
Çünkü şüpheli bir düzenek daha bulunmuş, öyle söyleniyor.
Yeni bir patlama ihtimaline karşı pencerelere yaklaşılmaması isteniyor.
Siren sesine benzer bir sesle telefona gelen acil durum uyarı mesajları benim için bir ilk.
Sonuçta kendi ülkemde kaç tane bombaya şahit oldum, hiç böyle uyarı mesajları gelmemişti.

HAYAT DURMADI

Evet bir patlama oldu ama hayat durmuş değil.
İnsanlar sokakta, trafik akıyor.
Sadece bazı sokaklar trafiğe kapatılmış durumda.
Amerikalılar bizim gibi değildir, hemen duruma alışmaz, kilitlenip kalırlar diye düşünüyordum yanılmışım.
Ürktüler evet, ama abartmadılar.
“Hadi hangi mekana gidiyoruz?” diyordu mesela benim bulunduğum gruptan biri.
Ya da Amerikalı değil, New Yorker demeliyim. Onlar başka türlü tabii...
Durum böyle.
“Dünyanın hiçbir şehri artık güvenli değil” cümlesi bir klişe olmaktan çok gerçeğin ta kendisi galiba.

Haberin Devamı

HALUK AKAKÇE’YLE ZİHİN AÇICI BİR SOHBET

Patlamanın olduğu günün öğle saatlerinde bir süredir New York’ta yaşayan sanatçı Haluk Akakçe’yle yemekteydim.
Bu cuma Dirimart Dolapdere’de açılacak yeni sergisi “The Dharma Of All Things”i uzun uzun konuştuk Haluk’la.
Ama gerçekten uzun uzun!
Toplumların ve insanın hızla değiştiğini söylüyor Haluk.
Aslında farkında olmadan yeni bir yöne doğru evrimleştiğimizi...
Hatta gelecekteki insanın belki de tamamen cinsiyetsiz olacağını...
Şık bir örnekle bunu şöyle açıklıyor:
2000’lerde doğan çocukları bir telefonun en üst modeli gibi düşünüyor.
Bizleri ise o telefonun alt modeli gibi konumlandırıyor.
Yine de gidişatı yakalamaya çalıştığımızı ve bilincimizin giderek daha fazla açılmaya başladığından bahsediyor Haluk.
Haksız da sayılmaz.
Ama şu da var tabii: Herkesin eşit ölçüde bilinci genişlemiyor.
Dünya giderek tutucu bir yer haline geldiğine göre bir yandan bazılarımızın zihni kapanıyor da...
Böyle böyle meseleler işte.
Haluk’un yeni sergisinde göreceğimiz işler de bu temalardan beslenmiş.
Cuma günü Dirimart’ta göreceğiz bakalım..
Bu arada Haluk açılışa katılamıyor.
İstanbul’a bir hafta sonra gelecekmiş.
Belki o geldiğinde ekstra bir sergi açılış partisi daha yapılır, kim bilir...

Yazarın Tüm Yazıları