Harari görse şaşırırdı

21. yüzyılın en çok konuşulan ve tartışılan tarihçisi Yuval Noah Harari pandeminin ilk günlerindeki röportajlarında şöyle diyordu:“Covid-19 sonrası sosyalleşme her zamankinden daha yüksek seviyelere çıkacak.”

Haberin Devamı


Harari’nin öngörüsü Covid-19 bitmeden çoktan gerçekleşti.
Öyle ki, Cihangir ve Kadıköy’de gece geç saatlere kadar süren sokak sosyalleşmelerinin içine Harari beş dakikalığına dalsaydı, “Bu kadarını ben bile beklemiyordum” diyebilirdi.
Cihangir’deki o sokak sosyalleşmelerine birkaç kez ben de düştüm.
Hissettiğim ve analizlediğim özetle şuydu:
İnsan evde oturmaya programlanmış bir varlık değil.
Dışarıda olmak ve kendini göstermek istiyor.
Şimdiki bu aşırı sosyalliğin nedeni de bu.
Dört duvar arasında geçen günlerin acısını çıkarmak.
O yüzden sokak sosyalleşmelerinin tansiyonu bir süre sonra kendiliğinden düşecektir.

Mekanlar neden dolu?

Sadece sokak sosyalleşmeleri değil, mekanlar da çılgınca dolu.
Bunun da nedeni yeme-içmeye olan büyük tutku değil, tamamen dedikoduya hasret kalmış olmak.
Analizi Harari’den gelsin:
“Homo Sapiens sosyal bir hayvan. Sosyal işbirliği de hayatı devam ettirmek için kritik bir öneme sahip. Bu yüzden mensup oldukları toplulukta kimin kimden nefret ettiğini, kimin kiminle ilişkiye girdiğini ya da kimin dürüst kimin sahtekâr olduğunu bilmeleri gerekiyor.”
Kısacası, uzun süredir yüz yüze dedikodu ihtiyacı karşılanamadığı için mekanlar tıklım tıklım.

Haberin Devamı

Hiç anlamıyorum

Arap turistleri hiç anlamıyorum.
Yaşadığın şehirden kilometrelerce uzakta bir şehre turist olarak geliyorsun...
Ve o şehrin en güzel yerinde, yani Boğaz’daki bir teknede yine kendi dilinin müzikleriyle yapılan eğlenceye meftun olup bu eğlence bir de para saçıyorsun.
İnsan İstanbul’a özgü nasıl bir eğlence var diye merak etmez mi?
Modern ya da geleneksel fark etmez; İstanbullu bir şey aramaz mı?
Kendi evindekinin aynısını neden komşu köyde tekrarlar?

Müze Gazhane sürprizi

Kadıköy’de açılan Müze Gazhane tam da bir metropolde olması gereken nefis dönüşüm örneklerinden biri.
Bir geçmişi var. Eski adı Hasanpaşa Gazhanesi.
1891 yılında Anadolu Yakası’nın havagazı ihtiyacını karşılamak için açılmış.

Harari görse şaşırırdı

Yani dönemin endüstriyel binalarından biri.
1993’te İstanbul’un doğalgaza geçmesiyle üretimi sonra ermiş.
O günden beri öylece duruyordu.
Şimdi ise müze olarak yeni bir geleceği var.
Kütüphane, etkinlik alanı ve galerilerin yer aldığı Müze Gazhane’nin ilk sergisi ise Serkan Taycan’a ait Kente Doğru.
Kentleşme, taşranın ve kentin dönüşümünü ele alan bir sergi.Hem bu sergiyi hem de Gazhane’nin yeni halini mutlaka görün derim.

Yazarın Tüm Yazıları