Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk

Cebeci’deki İltekin İlkokulu’ndayız, 90’ların başı.

Haberin Devamı

23 Nisan yaklaşırken, yurt dışından çocukları misafir edebileceğimizi öğrenip, çok heyecanlanıyoruz. Ailelerse ikiye ayrılıyor: -Misafir olacak çocukla çat pat da olsa ortak bir dili bile konuşamamayı ve daha bir dolu imkânsızlığı mesele etmeyenler. -Emanet çocuğu Ankara’da tropikal örümcek sokabilme ihtimali dahil pek çok kötü olasılık aklına üşüşenler. Benim ailem ikinci gruba dahildi. Yaptığım hiçbir duygu sömürüsü işe yaramadı. Mavi elbiseli, saçları Afrika örgülü, siyahi bir kız hatırlıyorum. Hatta bu satırları yazarken aradığım fotoğrafını da buldum. Solda ben, arkada kıymetli öğretmenim Leman Özveren. O kızı misafir eden arkadaşım, vedalaşırken saçlarından bir örgüyü kendisine bıraktığını söylemiş, tüm ısrarlarımıza rağmen getirip göstermemişti. Bu tatlı misafirlik hepimizin hayaliydi. Anlattığı hikâye de öyle heyecan vericiydi ki yalan söylemiş olma ihtimalini düşünmedik bile... İşte bizim ağırlamadığımız, sadece 23 Nisan’da İltekin İlkokulu’nun bahçesinde bir araya geldiğimiz bir çocuk, benim anılarımda böyle yer etti. Tüm bunları hatırlamama ise @inantemelkuran’ın “80’lerde Ankara’da oturup, evlerine yurt dışından 23 Nisan gösterileri için gelen çocukları misafir eden arkadaşlar anlatabilir mi anılarını. Kulağımızın pası gitsin biraz” tweet’i vesile oldu. İşte yanıtlar:

Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk

BAHÇELİ BEBESİ TANIŞTIRMADI

Haberin Devamı

@birnefeslikgun Çok istemiştim, ilkokulum Çinçin Mahallesi’nde olduğu için bizim okula vermemişlerdi. Bahçeli’de oturan bir akrabamıza vermişlerdi. Çok istememe hatta ağlamama rağmen tanıştırmadı Bahçeli bebesi bizi. Hâlâ sevmem o akrabamı. Sınıf farkını o 23 nisanda öğrendim.
@LeydiDapanvil Daniela. Moldovalıydı. Misafir etmiştik bir ay kadar. Ortak dil yok denecek kadar azdı ama biz çok iyi anlaşmıştık. Çok anı var ama en güzeli birbirimizin düğünlerine gitmemizdi. Onca yıl sonra birbirimizi ilk gördüğümüz an direkt gözyaşları pıt pıt.
@semagokcen Ukrayna’dan ve Cezayir’den öğrenciler misafir ettim. Çok heyecanlı günlerdi. Gelen çocukları kendi örf, afetlerimize göre ağırlamak, ne kadar misafirperver olduğumuzu göstermek için milletçe çabaladık. Cezayirli öğrenci yemek yemiyordu. Sonradan farkına vardık ki çatal, bıçak kullanmıyor. Hepimiz elle yemeye başladık, rahat etsin diye.
@dtonurdan 1996’da Ankara’da otururken Litvanya’dan bir çocuk geldi, adı Laimonas. O kadar efendi, temiz, düzgün bir çocuktu ki anlatamam. Giderken eşim kartını vermiş, ertesi yıl 23 nisanda bir adalet müfettişi bizi aradı, ‘Bizde bir çocuk var sizin kartınızı verdi, bize gelin’ dedi. Dikmen’de bir eve gittik ki, bizim Laimonas. Aileden biri gibi sarılmıştık, hiç unutmam.
@cekilvasat Ah ilk aşkım. Danish boy. Tek kelime anlaşamadan çok güzel arkadaşlık etmiştik. Çocuk olmak ne güzel şey. Gülümsemenin, anlayışın dili olmadığını öğrenmiş; hiç tanımadığım birinin gösterisi için heyecanlanmıştım.

LASTİK KIZIN APARTMAN GÖSTERİSİ

Haberin Devamı

@Grafakirs Hint bir kız misafir etmiştik. ‘Kızın bavulundan koku geliyor’ dedi ablam. Açalım mı açmayalım mı derken dayanamadı açtı. Kokunun kaynağını buldu. Poşete sarılmış hayvan pisliği. Pisliği çöpe attı, bavulu bir güzel temizledi. Kız sabah bavulu alıp odaya geçti, hazırlanıp okula gidecek. O sırada bir çığlık atmaya başladı ki, ta Hindistan’dan duyulur. Susmuyor, sürekli ağlıyor. Biz korkup okulu aradık. Okuldan apar topar geldiler. Meğer bavuluna annesi koymuş. Yolda kaza beladan korusun diye.
@annekartal1903 İlkokulda Çin kafilesi gelmişti okulumuza. Peng Lili isimli kızı misafir etmiştik. Tek kelime anlaşamadan 7 gün geçirmiştik. Lastik kızdı resmen. Bütün apartman bize gelip onun akrobatik hareketlerini alkışlarla izliyordu. Annem yesin diye ha bire pilav yapmıştı. Giderken çok üzüldük.
@aayca_yldz Endonezya’dan gelen arkadaşım kahvaltıda siyah zeytini gördüğünde “Bu ne siyah siyah bunu yiyor muyuz” diye sormuştu.
@funda_tugcu Kızımın konukları Belçikalı iki öğrenciydi. Kaldıkları sürede başta Anıtkabir olmak üzere Ankara’da gezilebilecek her yere götürmüştük ama Türkiye haritasını açıp denizi gösteriyorlardı, buraya gidelim diye.
Edip Cansever ne çok zaman önce söylemiş. İyi ki hâlâ geçerli: ‘Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk. Hiçbir yere gitmiyor.’

Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk

GÜN GEÇMİYOR Kİ ANKARA ŞAŞIRTMASIN

Haberin Devamı

Hürriyet Ankara bürosundan arkadaşım Murat Yılmaz, geçtiğimiz günlerde metroda çektiği ilginç kareleri Twitter hesabından paylaştı. @myilmaznet, paylaşıma, “Gün geçmiyor ki #Ankara beni şaşırtmasın. Toplu taşıma kullanan biri olarak bu arkadaşla bugün metroda karşılaştım. Devlet Mahallesi İstasyonu’ndan yanında 3 kişi ile bindi. Bir yolcu da böyle özçekim yaptı, ‘Tüyü dökülüyor’ dedi. Ben indim onlar Koru’ya doğru gitti” notunu düştü.

Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk

ANKARA KARELERİ

Ankara Kareleri’nin bu haftaki konuğu Köstence Mahallesi. Mamak’ta çektiği fotoğrafları paylaşan @kostencemahallesi’ni Instagram hesabından takip edebilirsiniz.

Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk


Yazarın Tüm Yazıları