Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Üç kritik ziyaret

Dış politika açısından geride bıraktığımız haftada etkileri önümüzdeki dönemde de devam edecek üç kritik ziyarete tanık olduk.

Haberin Devamı

1) PUTİN İKNA OLMADI AMA

Haftanın ilk önemli teması Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşme oldu. Ziyaret dünya basını tarafından da yakından takip edildi. Çünkü Putin’in tahıl anlaşmasına geri dönmeyi kabul edip etmeyeceği büyük ilgi uyandırıyordu.

Malûm, Rusya 17 Temmuz’da, geçen yıl 22 Temmuz 2022’de yapılan tahıl koridoru anlaşmasının şartlarına uyulmadığı gerekçesiyle geri çekilmişti. Moskova, gıda ürünlerinin ihracatını engelleyen nakliye, sigorta ve ödemeler konusunda Ukrayna savaşı nedeniyle uygulanan yaptırımların kalkmasını istiyor. Rusya, uluslararası para transfer sistemi SWIFT’ten de çıkarılmıştı.

*

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ağustos ayında Rusya’nın Tarım Bankası’nın SWIFT’e dolaylı olarak dönmesiyle ilgili önerisi anlaşılan Rusya lideri Putin’de karşılık bulmadı.

Haberin Devamı

Putin, Erdoğan ile basın toplantısında tahıl koridorunu canlandırmaya hazır olduklarını ancak şartlarının yerine getirilmesi gerektiğini yineledi. Erdoğan ise bir çözüme ulaşılması konusunda daha iyimserdi.

*

Tahıl konusunda bir diğer başlık ise Rusya’nın Türkiye üzerinden Afrika’ya 1 milyon ton ucuza tahıl sevkiyle ilgili önerisi oldu. Ankara, bu teklife ılımlı yaklaşırken Ukrayna ile yürütülen ‘tahıl koridoru’ anlaşmasına ise bir alternatif olarak görmüyor.

Tahıl müzakerelerinin sürmesi bekleniyor. Dünya liderleri 19-26 Eylül tarihlerinde yapılacak BM 78’nci Genel Kurulu görüşmeleri için New York’a akın edecek. Genel Kurul marjındaki yapılacak görüşmeler tahıl konusunda ilerleme sağlayabilir. New York’ta Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan temsil edecek. Öte yandan şunu da not etmek lazım. Rusya iki yıldır rekor bir tahıl hasadı yaşıyor ve bu rekolteyi paraya çevirmesi gerekiyor. Dolayısıyla Putin’i de ikna edebilecek bir ara yol bulunabilir.

2) ATİNA İLE BAHAR HAVASI

Haftanın ikinci kritik toplantısı Yunan Dışişleri Bakanı Yorgo Yerapetritis’in Ankara’da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşmesi oldu. 6 Şubat depremleri sonrasında başlayan iki ülke arasındaki bahar havası burada da sürdü. Görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu görüşmeleri çerçevesinde Yunan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile New York’ta yapacağı ikili görüşme ile yıl başından önce Selanik’te yapılması beklenen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısıyla ilgili hazırlıklar ele alındı.

Haberin Devamı

Bilindiği gibi iki ülke 2021 yazında Doğu Akdeniz’de hidrokarbon rezervleri nedeniyle savaşın eşiğine gelmişti. Ege ve Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarının çizilmesi, kıta sahanlığının belirlenmesi bu gibi krizlerin tekrarlanmasının önüne geçebilir.

Ancak söz gelimi Yunanistan, Antalya’nın Kaş ilçesinin hemen karşısındaki Meis adasını bahane ederek yine Doğu Akdeniz’de maksimalist taleplere yönelirse bahar havası uzun ömürlü olmayabilir.

3) TÜRKİYE’SİZ AB OLMAZ

Haftanın üçüncü önemli teması AB Genişlemeden Sorumlu Komiseri Oliver Varhelyi’nin Ankara ziyareti oldu. Seçimler sonrası AB’den Türkiye’ye ilk üst düzey ziyaret olması ve ekim ayında AB Dış İlişkiler Temsilcisi Josep Borrell’in hazırlayacağı Türkiye raporu öncesinde olması açısından önemliydi.

Haberin Devamı

Bakan Fidan, Varhelyi ile basın toplantısında ‘AB, Türkiye’siz küresel aktör olamaz’ diyerek tam üyelik görüşmelerinin canlandırılmasını istedi.

Varhelyi ise ancak demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ilgili inandırıcı bir yol haritasının hazırlanmasının AB’de yeni bir tartışma tetikleyebileceğini söyledi.

Türkiye’nin AB ile müzakere süreci 2018’de askıya alınmıştı. O dönemde 2016 darbe girişiminin travmaları çok sıcaktı. AB de insan hakları ihlalleri iddiasıyla Türkiye’nin Birlik’ten uzaklaştığını öne sürerek müzakereleri fiilen durdurmuştu.

Ancak Türkiye toplum olarak o zamandan bu yana kalkışmanın yol açtığı yaraları iyileştirme konusunda epey yol aldı. Dolayısıyla AB istedi diye değil ama, kendimiz için iyileştiğimizi göstermenin zamanı gelmiş olabilir.

Haberin Devamı

AB de önyargıları bir tarafa bırakarak Türkiye ile müzakereleri canlandırmayı deneyebilir. Yeni bir dünya düzeninin test edildiği şu dönemde Türkiye’ye tam üyelik dışı olası öneriler ise büyük bir stratejik körlük olur.

Yazarın Tüm Yazıları