Gençliğin kadrini bilmek

Bugün çok özel bir gün: 19 Mayıs Bayramı’nı ve Kadir Gecesi’ni bir arada yaşayacağız.

Haberin Devamı

‘Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bilmelisin’ dedi Resulullah ve devam etti: “İhtiyarlığından önce gençliğinin, hastalığından önce sağlığının, yokluğundan önce varlığının, meşguliyetinden önce boş vaktinin ve ölümünden önce hayatının.” Bu sözleri söyleyen Muhammed ül-Emin’in peygamberliği bir ramazan ayının “bin aydan hayırlı” bir gecesinde, yani Kadir Gecesi’nde başlamıştı. Ona ilk inanan gencin adı Ali b. Ebu Talib idi, yani Hz. Ali. O yıllarda Hz. Peygamber’den Kuran dinleyenler, örnek gençlerin kıssalarını öğrendiler: Putperestliğe zekâ ve cesaretle karşı çıkan genç Hz. İbrahim; ailesinden koparılıp köle olarak satılan, iftirayla hapse düşse de sonunda vezirliğe yükselen genç Hz. Yusuf; Hz. Musa’ya her koşulda yoldaşlık eden genç Hz. Yuşa; zorluklara sabırla dayanan asil genç Hz. Meryem; inancını korumak adına bir mağaraya sığınan gençler, yani Ashab-ı Kehf... Tüm bu ayetler, Hz. Peygamber’in gençlere gösterdiği sevgi ve nezaketin habercisi gibiydi. Torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i “cennet gençlerinin efendileri” diyerek severdi. İslam’ın en doğru şekilde anlatılması için gençlere sorumluluk vermekten çekinmedi. Hayatının son günleri yaklaşırken Doğu Roma’ya gidecek önemli sefere bir genci komutan atamıştı. Adı Usame b. Zeyd’di. İleri gelenlerden bazıları “Usame’nin çok genç olduğu, bu göreve daha ‘büyük’ birinin layık olduğunu” söyleyerek itiraz ettiler. Ama Resulullah, bu itirazlara rağmen Usame’ye güven duyduğunu ve onu görevden almayacağını herkese duyurmuştur.

Haberin Devamı

Gençliğin kadrini bilmek

GENÇ BİR SULTAN

Hz. Muhammed, bu olaydan kısa bir süre sonra 632’de dünyaya veda etti. Tam 800 yıl sonraysa, dünyaya son peygamber ile aynı adı taşıyan bir şehzade geldi. 21 yaşında tahta oturan o genç şehzade, sadece iki yıl sonra Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkentini fethederek “Fatih Sultan Mehmed” oldu. Yüzyıllar içinde İslam medeniyetinin en önemli merkezlerinden birine dönüşen İstanbul, 1918 yılındaysa düşman işgali altındaydı. 1919 ramazanında Beyoğlu Ağa Camii’nde ezan okunmamasından büyük üzüntü duyan 20 yaşında bir genç, şu dizeleri yazmıştı: “Havsalam almıyordu bu hazin hali önce/Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce/Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım/Allah’ımın ismini daha çok candan andım.” Bu dizeleri kaleme alan o gencin adı Nâzım Hikmet’ti. Halk büyük bir moral çöküntü içindeydi.

Haberin Devamı

KESME ÜMİDİNİ

Tüm bu umutsuzluğa rağmen 38 yaşındaki bir komutan, toplarını meclise çevirmiş olan düşman gemilerinin “geldikleri gibi gideceklerine” inanıyordu. Adı Mustafa Kemal’di. Mücadeleye Anadolu’dan başlamak için 19 Mayıs’ta Samsun’a gitti. Buruk duygularla yaşanan o ramazan ayında (Haziran 1919) Amasya’da yayınlanan bildiride, “milletin istiklaline” inanan herkesi Sivas Kongresi’nde toplanmaya çağırdı. Kurtuluş yolunda gençlere yine büyük bir sorumluluk düşüyordu. Yüz binlercesi Balkanlarda ve Dünya Savaşı’nda şehit düşen gençlik, kalan gücüyle bir kez daha cepheye koştu. Sakarya’da, Dumlupınar’da, Afyon’da bayram edecekleri günlerin umuduyla, inançla mücadele ettiler: “Kesme ümidini kadir Mevlâ’dan, kadir Mevlâ’dan/Ver elini karlı dağlar aşalım, bayramlaşalım.” “Aziz İstanbul”, nice zorluklar aşıldıktan sonra, ancak 1924 ramazanını özgürce yaşadı ve Ramazan Bayramı’nı gerçek anlamda kutlayabildi. Bu aynı zamanda, umudunu yitirmeyip güzel günlere inananların bayramıydı.

Haberin Devamı

GENÇLİĞİN ARMAĞANI

Mevlânâ gençlik çağı için Hz. Peygamber’in hadisini hatırlatan bir ifadeyle şöyle der: “Ne mutlu o kişiye ki, gençlik çağını ganimet bilir de borcunu öder. Kudretli olduğu günlerde, sıhhatli ve kuvvetli bulunduğu zamanlarda bu işi başarır. Çünkü gençlik çağı, yemyeşil, terütaze bir bahçe gibi esirgemeksizin meyveler verir”. İşte Kurtuluş Savaşı’nda ve sonrasında ülkenin ayağa kalmasında büyük sorumluluk üstlenen o gençler, “kudretli oldukları günlerin ganimet borcunu” fazlasıyla ödediler. O fedakârlık sayesinde bugün bizler ramazanları, Kadir gecelerini ve bayramları özgürce kutlayabiliyoruz. Onları Atatürk’ün 1923 yılı ramazanı vesilesiyle yayınladığı mesajla analım: “Gelişi ile övündüğümüz bu mübarek ayın hürmetine Allah’tan vatanımız ve cümlemiz için selamet niyaz ederken, aziz şehitlerimizin ruhuna Fatihalar ithaf ediyorum.” 19 Mayıs bayramınız kutlu, Kadir Geceniz mübarek olsun...

Yazarın Tüm Yazıları