Meclis’e milli ve yerli dövüş tekniği lazım

SPORUN (çoğunlukla da futbolun) sorunlarına TBMM çatısı altında çözüm getirme çabalarını inandırıcı bulanlardan değilim.

Haberin Devamı

Zerre kadar sportmenlik ruhu taşımadıkları, krizlere yaklaşımlarından tutun da tartışma şekillerine kadar her noktada belli oluyor.

 

Neredeyse genetik bir ‘antisportmenlik’ var derken hemen 2008 senesinin mayıs ayına dönmek isterim.

 

Engelliler Haftası etkinlikleri kapsamında milletvekilleri ile Başkent Görme Engelliler Spor Kulübü futbolcuları arasında bir dostluk maçı düzenleniyor.

 

Maç milletvekillerimizin 7-3’lük zaferiyle(!) sonuçlanıyor.

 

Görme engelli sporcuları 7-3 yenerek ne kadar düzgün karakterli, centilmen ve de sportmen olduklarını kanıtlayan vekillere sitem dolu bir tebrik geliyor sonra.

 

Haberin Devamı

Tebrik, dönemin  Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’dan mektup şeklinde ulaşıyor 11 vekile: “Bu büyük başarınızı kutluyorum! Bu yöndeki başarılarınızın devamını bekliyorum! Unutmayın, galiptir bu yolda mağlup olan!”

 

Nimet Çubukçu’nun tepkisinin öncesi de vardı.

 

Çünkü Meclisspor, bir önceki yıl da kimsesiz çocuklardan oluşan takımı 3-2 yenmiş, maç sonunda çocuklar sahada ağlamıştı!

 

Bu Meclis’ten makul, medeni bir spor düzenlemesi vesaire çıkmaz derken boş konuşmuyorum...

 

YAKIŞMIYOR BU TEKNİK

 

Malumunuz, ‘uzlaşma’ amacıyla oluşturulan Anayasa Komisyonu, dokunulmazlık meselesi görüşülürken karıştı.

 

Yumruklar, masada seken vekiller, uçanlar vesaire... Bildiğimiz bir görüntü.

 

Bir kaos ortamında debeleniyorlar. Belli bir teknik yok, temel eğitim eksikliği her noktada hissediliyor, hamle tartma becerisi sıfır, duruş yanlış, savunma nanay...

 

Haberin Devamı

Üzüldüm elbette, böyle mi dövüşmeli benim yüce Meclisimin yiğit vekilleri!

 

Komisyon meydan muharebesi görüntülerini seyrederken “Artık milli ve yerli bir dövüş stilimiz olmalı” dedim kendi kendime.

 

Yıllardır haber bültenlerinde dünyanın çeşitli meclislerinden kavgaları yayınlanıp durur ya... İşte onları çok yakından takip ederim.

 

“Neden? Hasta mısın?” diye sormayın, bilmiyorum ama kaçırdığım Meclis kavgası pek yoktur.

 

RAKİPLERİ TANIYALIM

 

Ukrayna! Evet. En tehlikeli meclislerden biri... Sert bir ortam, lapacı vekilleri ezerler!

 

Tayvan! Evet. Hem organize hem de yaratıcı hareket ediliyor. Bir ekoldür Tayvan.

 

Japonya. Kavgada bile bir saygı çerçevesini koruyorlar. Uçan kadın milletvekilinin asaleti filan iyidir ama bunun dışında çıtır çerez bir meclis sayılır.

 

Haberin Devamı

Brezilya’da tükürük çok popüler, Nijerya’da masadan masaya sekmenin şahı var, Hindistan’da fena girişiyorlar.

 

Kosova yaratıcı. Sayılır; biber gazı, yumurta yağmuru gibi işleri seviyorlar

 

Nepal’de hadiseler çok teatral gelişiyor, Kenya’da ipin ucu kaçabiliyor fakat sloganlar çok melodik.

 

Venezuela’da çabuk parlıyor, İtalya bizim ekole yakın, Gürcistan çok net ve Ukrayna’dan çok etkilenmiştir tarz olarak.

 

Ürdün’de işler çirkinleşebiliyor. Bir vekil AK-47 (Kalaşnikof) ile gelip meclis koridorlarında ateş etmişti.

 

Böylece belli başlı rakiplerimizi tanımış olduk.

 

KUR KOMİSYONU VEKİLİM

 

Futbol takımı kurup görme engelli kardeşlerimizi, kimsesizleri yenmek yerine enerjilerini Meclisimize özgü bir dövüş sanatı için harcamaları daha iyi olabilir.

 

Haberin Devamı

Kursunlar bir alt, bir üst, iki yan komisyon...

 

Çağırsınlar ne kadar eski yeni şampiyon güreşçi, karateci, judocu, tekvandocu, milletvekili, boksör, kungfu dövüşçüsü varsa...

 

Belirlesinler bir orijinal dövüş tekniği...

 

İster genel kurulda kendi kendilerine kapışsınlar, ister Meclis’in arka bahçesine davet edip Ukrayna’yla boy ölçüşsünler.

 

Vatan bu Meclis’ten görev bekler.

 

Millet “milli ve yerli dövüş tekniği” bekler.

Yazarın Tüm Yazıları