Gitar da gitarmış ha...

Rolling Stones’un gitaristi Keith Richards aynı zamanda dünyanın sayılı gitar koleksiyonlarından birine sahiptir.

Haberin Devamı

3 binden fazla gitarı olduğu bilinen Keith Richards, bir koleksiyoncu refleksiyle “yeni hazinenin” peşinde koşmayı sürdürüyor.

Dün Instagram hesabında yeni keşfini gururla paylaşıyordu: 1955 model bir Les Paul TV...

Gitar da gitarmış ha...

Bu paylaşımı benim için daha eğlenceli hale getiren hikâye, Mazhar Alanson’un Keith Richards’a yazdığı cevaplar oldu.

“Bir eski tüfekten diğerine” tonundaki mesajlarda özetle şunları söylüyordu Mazhar Alanson:

“Biz Türkiye’den, sizin kadar eski bir topluluk olan MFÖ’yüz. Paris’te kayıt yaptığınız dönemden sizin Andy olarak çağırdığınız Türk arkadaşımızı hatırlayabilirsiniz. Onda size ait bir Martin gitar vardı, şimdi İstanbul’da Fuat’ın evinde... Çalmıyoruz, yalnızca seyrediyoruz ve ‘Bu Keith’in gitarı’ diyoruz...

Haberin Devamı

İstanbul’a ailenizle geldiğiniz zaman kime sorsanız bizim nerede olduğumuzu söylerler. Özellikle Güney çok güzeldir...”

Gitar da gitarmış ha...

Mazhar Alanson’un alkış ve kalp emoji’leriyle noktaladığı mesajında vurguladığı “Sizin kadar eski” kısmı, geçen sene benim de naçizane katkı sunduğum GAIN yapımı “Ele Güne Karşı” belgeseline hazırlanırken de gündeme gelmişti.

Grupların, şöhretin saman alevi gibi belirip kaybolduğu bu zorlu âlemde MFÖ efsanesi de Rolling Stones gibi zamana direnmiş, yıllanmış, kendi dinamikleriyle başa çıkarak ayakta kalmayı başarmış gruplardan.

Hatta Rolling Stones’un kuruluş efsanesiyle MFÖ’nin kuruluş efsanesi arasında müthiş bir paralellik de vardır.

Rolling Stones, ilkokul yıllarından sonra yıllarca görüşmemiş olan Mick Jagger ile Keith Richards’ın 17 Ekim 1961’de Dartford tren istasyonunda karşılaşmaları ve Keith Richards’ın Jagger’ın elindeki Muddy Waters ve Chuck Berry plaklarını işaret edip “Ver bakalım ne dinliyorsun?” sorusundan hareketle kurulmuştur.

Haberin Devamı

PEKİ MFÖ?

“1965 yılında Fuat Güner’in elindeki The Beatles plağını gören Mazhar Alanson plağı beraber dinleme teklifi etti ve Mazhar ve Fuat’ın tanışması böyle gerçekleşti...”

O dönemde, hatta bugün de pek çok grubun ortak müzik zevklerini fark eden kişiler tarafından kurulduğu, bu karşılaşmaların bazen bir konserde bazen müzik dükkânında gerçekleştiği düşünülürse bu tesadüf çakışması o kadar da imkânsız gelmiyor.

Burada tesadüf çakışmasından çok “yıllara dayanma” kısmına odaklanmakta fayda var.

Çok kıymeti Özkan Uğur’un Mazhar ve Fuat’la yolu 1970’lerin başında kesişmiş, araya başka gruplar, projeler girmiş, MFÖ olarak üne kavuşmaları için 1980’lerin ortalarını beklemek gerekmiştir belki ama Mazhar Alanson’un da vurguladığı gibi tohum 1965’te atılmıştır...

Haberin Devamı

Bu kadar uzun süre topluluk olarak yola devam etmek çok çok az ekibe nasip olur. Kuvvetli karakterlerin çatışması, görüş veya yol ayrılıkları, turne hayatının zorlukları, dizginleneyemeyen egolar derken çoğu topluluk dağılır gider...

Tıpkı Mick Jagger ve Keith Richards gibi mesela Mazhar Alanson ve Fuat Güner arasında da “Buradan sonra barışmazlar” dedirtecek kavgalar yaşandı zaman içinde.

Fakat yine Jagger/Richards örneğinde olduğu gibi Alanson ve Güner de zamanla aralarında beliren ve Özkan Uğur dışında belki kimsenin çözemeyeceği bir iletişim hattıyla zamana tutundular ve asıl önemli olanın MFÖ olduğu gerçeğini sindirerek yola devam edecek gücü buldular.

Haberin Devamı

Bunu başaran grup sayısı hakikaten az. Hollandalı grup Golden Earring 1961’de Stones’dan önce kurulmuştur ve bu yıla kadar da aktif olarak müzik yapmayı sürdürerek “dağılmadan gelen” en eski grup olarak gösterilmiştir.

Bu yılın başında vokal ve gitardaki efsane George Kooymans’a ALS teşhisi koyulmasının ardından grup olarak noktayı koyduklarını duyurdular.

Başka? The Who 1964’ten beri devam ediyor, Deep Purple ve King Crimson 1968’den beri eleman değişiklikleriyle vesaire yola devam ediyor...

MFÖ de pandemi başladığında bıraktıkları yerden döndüklerini ve halen çaldıkları salonları, alanları doldurduklarını, müziklerini kuşaktan kuşağa aktardıklarını görerek yılları deviriyor... Ne güzel...

Haberin Devamı

Gitar da gitarmış ha; bakın nereden geldik nerelere gittik.

Gitar da gitarmış ha...

‘SEN BABAYSAN BİZ DE BABAYIZ’

Mazhar Alanson’un affına ve hoşgörüsüne sığınarak Keith Richards’a yaptığı davetle ilgili küçük bir uyarı notu düşeyim...

Malum, 2004’teki Rock’n Coke Festival’de Mazhar Alanson ile rock ikonu Iggy Pop arasındaki tanışma biraz patırtılı geçmişti.

24 Ağustos 2004 tarihli Hürriyet haberini iliştirip aradan çekilmekte fayda var...

Gitar da gitarmış ha...

“Rock’n Coke festivalinde Mazhar Alanson ile punk müziğin efsane ismi Iggy Pop arasında tekmelerin konuştuğu büyük bir kavga yaşandı. Alanson, ‘Sahnede şarkı söylerken Iggy Pop’un teknisyeni disko parça çaldı. İndim aşağı, Iggy Pop’un kapısına tekmeyi çaktım girdim içeri. Karşılıklı küfürleştik’ dedi. MFÖ grubundan Mazhar Alanson, hayranı olduğu ünlü Iggy Pop’a latife olsun diye kendini ona benzetip sarı peruk taktığını söyleyerek yaşananları şöyle anlattı: ‘Iggy Pop geldi beni seyretti ve çok da takdir etti. Ben de ona övgüler yağdırdım. Sonuçta kendisi büyük bir sanatçı... Fakat tam ‘Yandım’ parçasını söylüyorum bütün milleti coşturmuşuz pat araya disko şarkı girdi. Ne oldu falan dedim. Iggy: ‘Susturun bu adamı’ deyince teknisyeni gelip teybe CD koyup disko parçayı araya girmiş. Yani bilinçli bir hareket söz konusu... Ben de konser bitince indim aşağı, yanlarına gittim. Sadece bir dakika görüşeceğim dedim. Iggy’nin adamları da ‘Hayır görüşemezsiniz’ dedi. Haber yollandı, Iggy Pop’un da görüşmek istemediği ortaya çıkınca ben de kapıya tekmeyi çaktım girdim içeri. Karşılıklı küfürleştik. Evet biliyorum, hoş bir durum değil ama ne yapalım yaptık bir kere.’

Gitar da gitarmış ha...

Alanson, yapılanın terbiyesizlik olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: ‘Kim kimin parçasını keser ya. Yine de konuşup arayı düzeltmek istedim. Ama bunu bile kabul etmedi. Nedir bu tafra anlamadım. Hem suçlu hem de güçlü. Biz halkı coşturduk ya ona kıllandılar. Kabul ediyorum biraz çocukluk yaptık, Iggy Baba’nın samimiyetine güvendik ama o, işi pop starlığa döktü. Sen babaysan biz de babayız.’ Alanson, ‘Bir daha yaparlarsa kafa atarım. Bu seferlik kapılarına tekmeyle kurtuldular’ dedi...”

Yazarın Tüm Yazıları