Basın özgürlüğü ve mülkiyet hakkı

FETHULLAH Gülen’in etrafında örgütlenen ve ‘paralel yapı’ adı verilen cemaatin Türkiye’ye yaptığı en temel kötülük neydi?

Haberin Devamı

Evet, telefon dinlemeler, adalet mekanizmasını araç haline getirmeler, siyasi iktidarla mücadele adına casusluk suçuna tevessül etmeler ve daha sayamadığım onlarca ciddi suç iddiası var ortada; bunların hepsi de yargıda.

 

Ama bana göre en temelde bu cemaatin yaptığı büyük kötülük, hukuk devletini ve hukuk güvenliğini ortadan kaldırmasıydı.


Devlet dediğiniz yapı birtakım hukuk kuralları çerçevesinde hareket eden, herkese eşit davranması bu yolla sağlanan bir yapıdır.

 

Ama bir cemaatin mensupları kendi özel gündemleri için bu temel kuralları hiçe sayar davranışlar içine girince hukuk devleti ve hukuk güvenliği ortadan kalktı; bir dönem Türkiye herkesin başına her an her şey gelebilir bir ülke oldu.

Haberin Devamı


Cemaate taşrada bağış mı vermiyorsunuz, sabahına maliyeciler işyerinizi basabilir, akşamına polis sizi gözaltına alabilirdi.

 

Cemaatin uzun vadeli bir çıkarını sarsacak davranışlar içinde misiniz, başınıza her şey gelebilirdi.

 

Cemaat sizin çalıştığınız kamu kurumunda kadrolaşmak mı istiyor, hepiniz birden hapse girebilirdiniz cemaatin mensuplarına yer açılsın diye.


Bunları yaşadık; şimdi bunları yapan yapı ile mücadele etmeye çalışıyoruz.


Ama bu mücadeleyi cemaatin zamanında kullandığı yöntemlerle, hukuku ve hukuk güvenliğini askıya almak pahasına yapamayız, yapmamalıyız.


Eğer mücadeleyi kazanmak, Türkiye’nin bir daha bu veya başka bir cemaatin benzer saldırılarına maruz kalmamasını sağlamak istiyorsak, suçladığımız cemaat mensupları dahil herkesi hukuk güvencesi içinde tutmalı, hukuk devleti sınırlarının dışına çıkmamalıyız.


Zaman gazetesine ve sonradan da Cihan Haber Ajansı’na kayyum atanmasına neden olan mahkeme kararının detaylarına veya bu kararın ardındaki savcılık soruşturmasının delillerine vâkıf değilim.


Ancak bu deliller ne olursa olsun, bunlar basın özgürlüğünü ve daha da önemlisi mülkiyet hakkını toptan kısıtlar bir sonuca ulaşmamalıydı.

Haberin Devamı


Mahkemenin kayyum kararı da, herhangi bir mahkemenin sırf savcının istemiyle şirketlerin yönetimine kayyum ataması da, bence Avrupa hukukuyla uyumsuz şeyler.


Zaman gazetesinin teröre destek verdiği mi iddia ediliyor? Bunun Ceza Kanunu’nda yeri var.


Eğer FETÖ bir terör örgütü, Zaman da onun yayın organıysa bu durumu cezalandıracak çok kuvvetli bir Terörle Mücadele Kanunu ve TCK maddeleri var zaten.

 

Zaman gazetesi, iddia edildiği gibi 600 bin aboneye satılmıyor da, aslında çok daha sınırlı sayıda insana toplu halde satılıp bu paralar bir nevi haraç toplar gibi mi toplanıyor?

 

Bu durumu ortaya çıkaracak ve engelleyecek onlarca denetim yolu ve cezalandırma biçimi mevcut.

Haberin Devamı


Bu denetim yolları, bu yasalar ve aslında çok ağır cezalar mevcut olduğu halde kestirmeden gidip bir gazetenin, bir haber ajansının yönetimine el koymak akla bile gelmemeliydi aslında.


Bu yapılan sadece ‘paralel yapı’yla mücadeleye zarar vermekle kalmıyor, Türkiye’yi mülkiyet hakkının savcıların iki dudağının arasında olduğu bir ülkeye dönüştürüyor.


Üstelik herhangi bir şeyin mülkiyeti de değil, gazetenin, televizyonun, haber ajansının mülkiyeti...


‘Paralel yapı’yla mücadele eden savcılar Türkiye’ye ne yaptıklarının farkında değiller anlaşılan.

 

Yazarın Tüm Yazıları