Kadın hakları kadınların olmadığı yerde konuşulmamalı

José Ortega y Gasset “Kitlelerin Ayaklanması” eserinde, “Tarihin tüm erkeksi çağlarından” bahseder ve şöyle der: “Tarihin tüm erkeksi çağlarının özelliğinin, kadına karşı ilgisizlik olduğunu söylemek zorundayım. Kadın yaşamın dibine itilmiştir, öyle ki uzaklardan bakmak durumunda olan tarihçi onu belli belirsiz görür.”

Haberin Devamı

Tarihte öne çıkan çok sayıda kadın olsa da çağların erkeksi olduğunu bir genelleme olarak inkâr edemeyeceğim. Ancak günümüzde kadın, bambaşka bir statüye kavuşmuştur. Kadın özel sektörde, siyasette, kamuda, tarlada alın teri dökmektedir, bilimsel buluşlara imza atmaktadır, evinde çalışmaktadır, çocuk büyütmektedir. Kadın tarihteki erkeksi çağlara, tüm bunların hepsini yaparak çoktan meydan okumaktadır. Erkeksi çağlarda kalanlar, eşit çağın çoktan yaşanmakta olduğunu artık fark etmek zorundadır. Günümüzde kadın aklını değil, beden gücünü kullanan, üstelik bunu kötüye kullanan erkeklerden hâlâ şiddet görebilmektedir. Kadın hakları ne yazık ki kadınların olmadığı görüşmelerde ya da erkeklerin sayısal üstünlüğünün fazla olduğu siyasi arenada ele alınabilmektedir.

Sevgili okurlarım,

Haberin Devamı

Güncel gelişmeler ışığında bu pazar yazımı kendini, derneklerini kadın haklarının mücadelesine adayan kadınlara ayırdım. Başta son dönemde siyasi tartışmaya neden olan 6284 Sayılı Kanun olmak üzere, atılması gereken adımları konuştum.

Kadın hakları kadınların olmadığı yerde konuşulmamalı

KADEM NE DİYOR?

HAKLARIMIZ SİYASİ ARAÇ OLAMAZ

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu’na göre kadınların sahip olduğu haklara ulaşması, toplumsal hayatın her alanında yer alması ve fırsat eşitliğinin tesis edilmesi, en büyük hedef olmalı. Gümrükçüoğlu, “Kadın sorunlarını çözmeden, insanlık adına hiçbir hedefe ulaşamayız” dedi ve şöyle devam etti:

- Kadın hakları, toplumun tüm unsurları tarafından konuşulması ve tartışılması gereken bir mesele... Ancak elbette ki kadın sorunları, kadınların karar alma sürecinde yer almadığı mekanizmalarla, söz sahibi olmadığı tartışmalarla çözülemez.

- KADEM olarak, siyasette de kadın temsilinin ve etkinliğinin artması gerektiğini savunuyoruz.

- Kadın haklarının, siyasi bir araç olarak tartışılması, ideolojik çekişmelere malzeme edilmesi, sadece kadınlara değil topluma da büyük zarar verir.

Haberin Devamı

6284 SAYILI KANUN

- 6284 Sayılı Kanun’la şiddetle mücadele noktasında kurumlar arası koordinasyonu sağlamak mümkün hale geliyor. Çeşitli mekanizmalarla şiddet riski altındaki bireyler korunuyor. Şiddet mağduru ve şiddet uygulayan için alınan tedbir kararları, insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getiriliyor.

- 6284 Sayılı Kanun’u siyasi çekişmenin bir aracı olarak tartışmaya açmak, kadınların uzun yıllar büyük bedeller ödeyerek kazandıkları hakları ellerinden almak; kadınların emniyette ve güvende oldukları bir hayattan taviz vermek demektir. 

AİLEYİ KORUMAK

- Aileyi koruma meselesine gelince. Aileyi korumak, elbette ailenin tüm fertlerini korumakla başlar. Bu iki konuyu birbirine alternatif olarak göstermek son derece yanlış...

Haberin Devamı

- Kadına yönelik şiddet, insan hakları ihlalidir. Tüm dünyanın mücadele ettiği bir insanlık suçudur. Ve en önemlisi de siyaset üstü bir meseledir.

AKIL, RUH, BEDEN BÜTÜNLÜĞÜ DOKUNULMAZDIR

Pek çok kez söylediğim gibi 6284 Sayılı Kanun’dan geri adım atmak mümkün olamaz. Aksine yeni adımlara da ihtiyaç var. Saliha Okur Gümrükçüoğlu atılması gereken adımları ve KADEM’in bu konuda yaptıklarını da anlattı. Son yıllarda yasal ve mevzuat çalışmalarıyla önemli hukuki kazanımlar elde edildiğine dikkati çekerek, “Kanun yeterli değil ancak halen en etkili idari ve yargısal önlemlerden biri” dedi ve şöyle devam etti:

- Bu sorun, temelde yasalarla ya da yetersiz yaptırımlardan ziyade uygulamadaki aksaklıklarla doğrudan bağlantılı. Uygulamanın güçlendirilmesiyle çok daha iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyorum.

Haberin Devamı

- Mevcut yasanın güçlendirilmesine ve uygulamadan kaynaklı aksaklıkların giderilmesine ilişkin çalışmalar yapıyoruz. 

- Burada mücadele etmemiz gereken temel mesele, kadının insan olarak varlığına yönelik fiziksel, cinsel, ekonomik ya da ruhsal açıdan tehdit oluşturabilecek her türlü davranış, söylem veya uygulamayı şiddet kapsamında değerlendirmek olmalıdır.

- KADEM olarak bütün çabamız, henüz şiddet ortaya çıkmadan önünü alabilmek. Sonra da bir kadın, şiddetin herhangi bir türüne ya da derecesine maruz kalıyorsa derhal sesini çıkartabilsin, yardım isteyebilsin ve zarar görmesin istiyoruz.

- Meselenin eğitim ayağı bizim için hayati önem taşıyor.

Haberin Devamı

- “Akıl, ruh ve beden bütünlüğü dokunulmazdır” ilkesiyle, kadına yönelik dayak, taciz, tecavüz gibi fiziksel şiddet türleri ile zayıf ve yetersiz görme, sürekli kontrol etme, küçük düşürme gibi psikolojik şiddet türlerinin kabul edilemez olduğunu söyledik. Hak ve adalet iddiasındaki tüm kişi ve kurumları, bu ilkelerin koruyucusu ve uygulayıcısı olmaya davet ettik.

- Kadınların bireysel olarak güçlendirilmesi, eğitimine devam edebilmesi, iş hayatına dahil olması, fiziksel ve psikolojik yönden sağlıklı olması önceliklerimiz.

- Biz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üstümüze düşeni yapmaya devam edeceğiz.

Kadın hakları kadınların olmadığı yerde konuşulmamalı

KA.DER NE DİYOR?

AİLEYE ZARAR VERE YASA DEĞİL ŞİDDETTİR

Farklı siyasi görüşteki tüm kadınların bugün, kadın hakları ve kadınsız hak konuşulması konusunda aynı çizgide yer alması çok önemli. Bunun çoktan hayata geçmiş olması ise çok önemli. Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) Genel Başkanı Nuray Karaoğlu’nun açıklamaları ile devam edeceğiz. “Erkekler kadınların kaderini tayin edemez” diyen Karaoğlu şöyle devam etti:

- Kadınların hakları üzerinden siyasi pazarlık yapılmasını yanlış ve kabul edilemez buluyoruz. Kadın hakları, kadınların en az erkekler kadar olduğu masalarda tartışılmalıdır.

- Kadınların kazanılmış haklarının pazarlık konusu edilmesinin sonuçlarını ise hep birlikte görmekteyiz. Bu, kadınların elde etmek için yüzyıllardır verdikleri mücadeleden geriye gitmektir.

- Kadın kimliğimizi kendilerince inşa etme çabalarının beyhude olduğunu fark etmeliler. Daha ne kadar biz kadınlara, ötekileştirici ve görmezden gelen arkaik zihniyetlerini dayatabilirler ki? Yaşam hakkımızı ve eşitliğin sağlanması konusunu erkeklere bırakmıyoruz.

- Bu nedenle 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde eşitlikçi bir meclis yapısının oluşmasını bekliyoruz. Tüm siyasi parti liderlerinden bu sorunu yönetmelerini değil, sorumluluk alacak iradeyi göstermelerini kadınlar olarak bekliyoruz. 

6284 SAYILI YASA KADINLARIN CAN SİMİDİ

- Kadın hareketinin uluslararası bağlamdaki en önemli kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi, iç hukuka 6284 Sayılı Kanun olarak yansımıştır. Koruma Kanunu olarak bilinen 6284 Sayılı Yasa’ya biz, ‘Kadınların can simidi’ diyoruz.

- Bu yasanın yuva yıktığı yıllarca iddia edildi. Bizler bunun doğru olmadığını, bir ailede şiddet varsa bunun sırf aile söz konusu olduğu için mazur görülemeyeceğini, görmezden gelinemeyeceğini, evliliklerin şiddete rağmen devam ettirilmemesi gerektiğini üstüne basarak ifade ettik.

- 6284 Sayılı Yasa’nın bırakın kaldırılmasını, tartışma konusu haline getirilmesi bile cezasızlık algısını artırır. Şiddet uygulayanla, şiddete maruz bırakılan aynı yerde yaşamaya mahkûm edilir ve sonucunda görülmüştür ki, şiddet vakaları ve cinayetler kaçınılmaz olarak artar.

- Aileye zarar veren 6284 Sayılı Yasa değil, şiddettir.

Kadın hakları kadınların olmadığı yerde konuşulmamalı

KRAVAT İNDİRİMİNDEN ARTIK VAZGEÇİLMELİ

Gelelim alınması gereken yeni tedbirlere... Nuray Karaoğlu bu konudaki çalışma ve önerilerini de anlattı:

- Türkiye’deki kadınların en önemli güvencesi olan yasa, İstanbul Sözleşmesi’ni birebir yansıtmamaktır.

- Devletin en önemli yükümlülüğü insan hayatını korumak ve Anayasa’mızdaki 10. Madde’de belirtilen eşitlik ilkesini tüm vatandaşlarını gözeterek uygulamaktır.

- Kanunun açıklarının dışında, yazıldığı gibi uygulandığı taktirde, yani “Pişmanım, erkekliğime laf söylediği için, beni tahrik ettiği için, töremiz bunu gerektirdiği için yaptım” gibi savunmalarla, failler “kravat indirimi” dediğimiz cezai indirim almadıkları takdirde, yani yasalar kâğıt üzerinde değil, pratikte de uygulandığı zaman, kadınlar şiddetten korunacaktır.  

- 6284 Sayılı Kanun, kullandığı dil itibarıyla daha kapsayıcı bir hale getirildiği zaman şiddeti önleme ve koruma konusunda yeterlidir.

- Farklılıkların tanınması, eşitliğin sağlanması için toplumsal cinsiyet eşitliği dersi, okul öncesinden itibaren zorunlu müfredata girmelidir.

- Yaşam hakkımızı savunan İstanbul Sözleşmesi en ufak taviz verilmeden uygulanmalıdır.

- Tüm karar alma mekanizmalarına cinsiyet kotası getirilmelidir.

Kadın hakları kadınların olmadığı yerde konuşulmamalı

KADIN DERNEKLERİ FEDERASYONU NE DİYOR? 

TARİHE AHLAKSIZ TEKLİF OLARAK GEÇECEK

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, 6284 Sayılı Kanun’un Yeniden Refah Partisi tarafından siyasetin gündemine taşınmasına sert cümlelerle tepki gösterdi. Konunun sadece erkeklerin egemen olduğu ortamlarda, kadınlar dahil edilmeden konuşulmasını “Cehalet olarak görüyorum” dedi ve şöyle devam etti:

- Tarihe eksi ve ahlaksız bir teklif olarak kaydedilecektir.

- Elde kalmış son kaleyi vererek satranç kazanmayı isteme halidir bu.

- Bu ülkede her ayın günlerinden fazla kadın katlediliyorken, önleyici politikalardan vazgeçilmiş ve sadece ceza sistemi üzerinden yürüdüğümüz bu süreçte 6284 kadınların yaşam haklarının güvencesidir.

6284 KORUMA KALKANIDIR 

- Anlatmaktan bıkmadık! 6284 Sayılı Kanun hukuki bir norm koruma kalkanıdır.

- Aile bir çekirdek kurumdur. Aile kurumu eşitliğin, demokrasinin, saygının olduğu; tahakkümün, şiddetin uzak olduğu bir kurumdur.

- Açıkçası bilimsellikten uzak bir zihniyetin düşe kalka yeni tanımlamalarla bu çağda ne yapmaya çalıştığını anlamak mümkün değil.

- 6284 Sayılı Kanun önleyici değildir. Olaylar olduktan sonraki hukuki süreçtir. Dolaysıyla tek başına yeterli değildir.

- İstanbul Sözleşmesi gibi destek mekanizmalarına mutlaka ihtiyaç var.

BEN NE DİYORUM?

Kimse başka ülkeleri örnek göstermesin. Kötü örnek olmaz. Kadın ve erkek eşittir, bu eşitlik hayatın her alanına yansıtılmalıdır. Kimse 6284’den geri adım atmamalıdır. Kadın hakları kadınsız ele alınamaz. Kimse korkmasın! Bu konuda hiç kimse de yalnız değildir. Konu haklarımız olunca hepimiz aynı çizgide dururuz.

Yazarın Tüm Yazıları