O ki, o yüzden varız

Önümüzdeki cuma günü (7 Ekim 2022), sevgili Peygamberimizin (aleyhisselam) doğum gününü, yani Mevlit Kandili’ni idrak edeceğiz. Bu kutlu günde ne kadar sevinsek azdır. Zira bütün bir insanlık ve tüm evren ‘o’nun yüzü suyu hürmetine yaratıldı.

Haberin Devamı

Âlemlere rahmet olarak gönderilen o şanlı Peygamber ile birlikte insanlık, son ama sonsuz olan ilahi mesajı almıştır. Zira ‘o’ndan sonra, kıyamete kadar bir daha peygamber ve din gelmeyecektir.

Bütün semavi dinlerin asılları ve inanç sistemleri aynıdır; aralarında kıl ucu kadar ayrılık yoktur. Yani bütün Peygamberler aynı imanı haykırmıştır. Benimseyenler inanan (Mümin-Müslüman), benimsemeyip inanmayanlar kâfir (inkârcı) olmuşlardır.

Bizler Müslümanlar olarak, önceki tüm dinlere ve onları getiren peygamberlere de inanıyoruz lakin önceki dinlerin mensupları olduklarını iddia edenler, son peygamber olan, âlemlerin övüncüne, Muhammed Aleyhisselam’a ve getirdiği dine inanmıyorlar.

Halbuki biraz dikkat etseler, gelmiş ve geçmiş bütün dinlerin, İslamiyetin içinde olduğunu görürler.

Haberin Devamı

Bu inançsızlıklarıyla da varlıklarının sebebi olan rahmetten mahrum kalıyorlar.

Sevgili Peygamberimizin güzel isimlerinden ‘Yasin’ olanı pek meşhurdur. Kuran-ı Kerim’de bu isimde sure mevcuttur. Müfessirler (Kuran-ı Kerim’i açıklayanlar) ‘Yasin’i şu şekilde açıklamışlardır: “Ey bana en yakın olan denizin dalgıcı olan bilge Peygamber, habibim Muhammed” (aleyhisselam).

Allahutaala ‘o’nu, kulları arasından, kendisini en iyi anlayan, tanıyan, bilen ve kendisine yapılan kulluğun zirvesinde seçip yarattı. Ve ‘o’na Muhammed ( yerde ve göklerde övülen) ismini vererek, bizzat kendisi methetti.

Allah’ın bizzat övdüğünü övebilmek kimin ya da kimlerin haddine!

Şu halde; bizler, kul planında olarak, ‘o’nu övebilmekten pek uzağız. Pırlanta olan Allah övgüsünün yanında, bizim övgülerimizin cam parçası olmadıklarını, olamayacaklarını biliriz. ‘O’nu methetmeye cüret eden yazının kendisi güzelleşir.

Kıyamet günü, Allah, ‘o’nu en yüksek burçta oturtacak ve en yüksek bayrağı orada dalgalandıracaktır. Ve o, ‘Yeter!’ deyinceye kadar, Allahutaala kendisine ikram ve ihsanlarda bulunacaktır.

‘Dile benden ne dilersen, vereyim!’ muştusuna, ümmetinin bağışlanmasını (büyük günah işleyenler dahil) dileyerek; onları da rahmet mantosuyla bürüyerek şefaatin (af ve bağışlamanın) öncüsü olacaktır.

Haberin Devamı

Varlık hikmetimizi anlatmaya çalışan şair; hayal çerçevesine oturttuğu şu dizelere ne dipsiz mana vermişti:

‘Düşünüyorum, ondan evvel zaman var mıydı?

Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?’

Cenabıhak, yaratmış olduğu tüm mahlukatı arasında, hamur mayasını en ziyade sevgiyle yoğurduğu ve daha önemlisi, kendi sıfatlarıyla bezediği ‘Hayr-ül-beşer’ i (en üstün ve en hayırlı insan), dünya sahnesine, insanlık sıfatlarıyla gizleyerek; güzel ahlakı tamamlamak üzere, rahmet elçisi olarak gönderdi.

Allahutaala, ‘o’nunla gönderdiği son ve en mükemmel din olan İslamiyet ile, kurtuluş reçetesini, Kuran-ı Kerim’le tüm insanlığın hizmetine sundu.

Artık şahıs ve cemiyet planında kim ya da kimler ‘o’nun sevgi kuşağında yer alır ve getirdiği ilahi mesajla (Kuran-ı Kerim) amel ederse dünya ve ahiret saadetine kavuşmuş olur.

Haberin Devamı

Zira kişi, sevdiği ile beraberdir.  

 

Yazarın Tüm Yazıları