Irkçılık hortladıysa insanlık ölüyor mu?

- Eşitlik ve hukukun üstünlüğü...

- Azınlıklara mensup kişilerin hakları da dahil olmak üzere insan haklarına saygı...

- Çoğulculuk, ayrımcılık yapmama...

- Hoşgörü ve dayanışma...

- Kadın-erkek eşitliği...

Bu maddeleri, bir siyasi partinin propaganda malzemesi olarak yazmıyorum.

Bu ilkeler, Avrupa Birliği üyesi Hollanda’nın altına imza atarak uyacağını söylediği ilkelerdir.

Avrupa Birliği’nin kuruluş anayasasıdır.

Peki bunlardan hangisi önceki gece Hollanda’da vardı?

Hiçbiri...

Hollanda, Avrupa Birliği’nin çekirdeğini oluşturan ilk altı üyeden birisidir.

Ama ne yazık ki Avrupa’da gelinen nokta budur.

Irkçılık... Modern sömürgecilik...

Son yıllarda Avrupa’da yükselen bir ‘ırkçılık/milliyetçilik/yabancı düşmanlığı’ rüzgârı var.

İşte bu rüzgâr seçimlere yansıyınca, iç politikada, yabancı düşmanlığında, ırkçılıkta yarış eden siyasi partiler görmeye başladık.

Hollanda’nın sömürgecilik dönemlerinden hortlayan halini, dün bir kadın bakanımıza karşı yaptıklarıyla gördük. Fatma Hanım’a yapılanlar, onun polislerle yaptığı konuşma, (Daha doğrusu monolog) Avrupa tarihine kara bir leke olarak geçecek.

Avrupa’da ırkçı oylar yükseldikçe...

Fırsatçı siyasetçiler buna dur diyeceklerine...

Halklarına ırkçılığın, yabancı düşmanlığının insanlığa ve kendi ülkelerine ne kadar zarar vereceğini anlatacaklarına, oy kaygısıyla faşist uygulamalara kayıyorlar.

İKİ DÜNYA SAVAŞI DA AYNI NEDENLE ÇIKTI

Elbette Hollanda’nın bu ırkçı/faşist tavrını şiddetle kınıyoruz.

Avrupa’nın başka ülkelerinde de yayılan bu eğilimlerin insanlık adına nasıl bir tehdit olduğunu söylüyoruz.

Ama bu yetmez.

Çünkü giderek daha büyük bir tehlikenin işaretlerini alıyoruz.

Düşünün ki...

İki dünya savaşı da Avrupa’dan çıktı.

İki dünya savaşı da ırkçılık ve sömürgecilikten çıktı.

AVRUPA PARLAMENTOSU

Her konuda özgürlük, eşitlik üzerine toplantılar yapan, görüş bildiren Avrupa Parlamentosu, Hollanda’da yaşanan bu rezaletle ilgili acaba ne söyleyecek?

Çok merak ediyorum.

AVRUPA YALNIZCA SİYASET MİDİR

Dün Hollanda’da yaşanan bu rezalete baktıkça...

Avrupa’dan yükselen ‘ırkçı sesleri’ duydukça...

Goethe’yi düşündüm. Avrupa hayalini kuran Stefan Zweig’ı hatırladım.

Avrupa kültürünü, düşünürlerini...

Kant’tan Montaigne’e, Mozart’tan Descartes’a, Heidegger’den Sartre’a...

Resminden, müziğinden mimarisine kadar bütün bir insanlık düşünce tarihinde bunca değerli ismi ve eseri çıkarmış bir Avrupa’nın bugün Hollanda’da hortlayan halini gördükçe üzülüyorum.

İnsanlık için üzülüyorum.

Bir kez daha anlıyorum ki, Avrupa kendi kültürünü unuttukça, kendi değerlerinden koptukça faşizmin, ırkçılığın, sömürgeciliğin, ayrımcılığın hizasına girdikçe, gündelik siyasetin popülist çukuruna düşüyor.

Hollanda’da gördüğümüz işte o çukurdur.

Varoluş ilkelerini ayaklar altına alan bu ırkçılığa, bu ilkelliğe...

Yazıklar olsun!