Hiç rahat durmuyorlar Akdeniz’i yine ısıtıyorlar

Kıbrıs’tan Ömer Bilge çok önemli bir haber geçti..

Haberin Devamı

Diyor ki;

“Kıbrıs Rum kesimi Fransa’yla askeri üs anlaşmasını genişletti. Ve Rumların istediği sondaj ve deniz trafiği güvenliğini Fransa üstlendi..”

Olay açık değil mi?

Şu olayı hatırlayalım:

“Doğu Akdeniz’i 13 parsele ayıran Rumlar, bu parsellerden 8’ini uluslararası şirketlere kiraladı. İtalyan ENI, 5 parselle, en fazla yer kiralayan şirket. İtalyan şirketin sondaj gemisi, şubat ayında KKTC açıklarındaki sondaj bölgesine ilerlerken Türk donanması tarafından engellenmişti.”

Şimdi Rum kesimi, toprağı rüşvet olarak verip, karşılığında koruma istiyor. Fedai anlaşması..

Üstelik aynı anda bir Fransız firması da sondaj hakkı alıyor...

Arkadaşlar.. AB yönetimi ve BM;

“Daha demokratik bir Avrupa, daha özgür ve insan haklarına saygılı bir dünya” derken,

Bakın yine 200 yıl öncesine döndük..

Sömürge günlerine.

Ama bu defa adı değişti.

Haberin Devamı

Şimdi “Güvenlik ve eğitim işbirliği için üs verildi” deniliyor.

Yeni sömürge sisteminin adı işte budur..

“Ver toprağını, koruyayım seni..”

Suriye’nin Lazkiye üssünü “sınırsız bir zaman” kaydıyla alan Rusya değil miydi?

Böylece 250 yıldır istediği “sıcak denizlere” inmedi mi?..

Karşılığında Esad’ın iktidarını korumak için.

ABD’nin Kuzey Irak’ta yaptığı benzeri değil midir?

Emirliklerde olan bu değil midir?

Kuveyt’te olan bu değil midir?

Suudi Arabistan milyarlarca dolarlık silahı bu nedenle almıyor mu?

Nereye kullanır bu silahları bilinmez.

Ve daha keskin bir soru:

Güney Kıbrıs yönetimi Fransa ile böyle bir anlaşma yaptıysa; bu durum Türkiye’nin AB adaylığını nasıl etkileyecektir?

Dünyayı yaşanacak bir gezegen gibi değil, parsellenecek bir enerji kaynağı gibi gören bu azgın iştahla..

Bu sömürge zihniyetiyle..

Kan, gözyaşı, sürgünden başka...

İnsanlık nereye gidebilir?

 

YENİ DÖNEMDE DENİZLER NASIL YÖNETİLECEK?

Ulaştırma Bakanlığı’nın adındaki “denizcilik” ibaresi kalkınca;

Başta birçok sivil toplum kuruluşundaki arkadaşlardan ve elbette denizci dostlardan sorular gelmeye başladı..

Soruların özeti şu:

“Denizcilik ibaresi kalkınca faaliyetlere olan kamu ilgisi azalacak mı?”

Haberin Devamı

Bakanlık sayısının düşürülmesi doğru bir olaydır.

Bürokrasiyi ve yetki kaosunu önleyici olacaktır. Denizcilik ibaresi bu nedenle kaldırıldı..

Denizciliğe gelince:

Başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve “son başbakan” Binali Yıldırım olmak üzere birçok bakan ve müsteşarın denizcilik konusunda muazzam projelere imza attığını herkes biliyor.

Sedef Tersanesi’nde Karadeniz Holding tarafından yapılan dünyanın en büyük “enerji gemileri”nin uğurlama töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sohbetine tanık olmuştuk.

Denizlerdeki vizyonumuzu anlatmıştı.

Bugün, deniz ticaretinden yat turizmine, kıyılardan güvenliğine, eğitiminden üretimine kadar muazzam bir alanı kaplayan “denizcilik” konusuna ayrı bir önem verilmesini bekliyoruz.

Yıllardır yazdığım gibi...

Haberin Devamı

Sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bir “denizcilik kurulu” oluşturulmasında fayda var.

Kanal İstanbul’la birlikte artık “üç tarafı denizlerle çevrili” demeyeceğiz, “çok tarafı denizlerle çevrili” diyeceğimize göre.

İpekyolu projesiyle bir “dünya yolu” olacağına göre..

Deniz ticaretinin ve yük taşımacılığında denizlerin önemini bildiğimize göre..

Denizlere açılamayan ulusların nasıl “sararıp solduğunu” bildiğimize göre..

Dünya yat turizmi açısından dünyanın en güzel koylarına sahip olduğumuza göre..

Yeni Türkiye sisteminde denizciliğin ayrı bir yeri olacağını umuyorum..

Bekliyorum..

Yazarın Tüm Yazıları