Üçüncü nesil kanununu yıkan limonata sorusu

"ANNECİĞİM çevrende en iyi limonatayı kim yapar?"

Haberin Devamı

Bir şirketin kaderini değiştiren bu soru, kuruluşundan tam 95 yıl sonra soruldu.

Her şey, Keşiş Dağı’nda 1912 yılında başlamıştı. Yine o dağda bambaşka bir yola girdi.

Ama o dağın adı artık Keşiş Dağı değildi.

Şirketin adı da bu olmayacaktı.

Bu şirketin arkasında Türk ekonomi tarihi açısından çok ilginç bir hikâye var. İşletme fakültelerinde “case study” olarak okutulacak bir “dönüşüm hikâyesi” bu...

Bugün size işte bunu anlatmak istiyorum.

Üçüncü nesil kanununu yıkan limonata sorusuDağıtım kamyonları 29 Ekim töreni için hazır bekliyor.

KEŞİŞ DAĞI’NDA BAŞLAYAN HİKÂYENİN ALTINDA İLK İMZA

Hikâyemiz, 1912 yılında Keşiş Dağı’nda bulunan bir su kaynağı ile başlıyor.

Dönem Osmanlı dönemi...

İki müteşebbis Bursa civarındaki dağın eteğinde bulunan kaynağın imtiyazını almak için İstanbul’a başvuruyor.

Haberin Devamı

Biri İbrahim Talat Bey isimli bir Türk, öteki Mösyö Broussin isimli bir Fransız’dır.

Dönem Osmanlı dönemi... Balkan Savaşı’nın olduğu yıllar.

Şirketin bugün duvarlarında asılı duran imtiyaz belgesinin altında Sultan Beşinci Reşad’ın tuğrası var.

Bursa bölgesi bu imtiyazla birlikte maden suyunla tanışıyor.

Sonra Kurtuluş Savaşı yılları başlıyor. Bursa işgalden kurtarılıyor.

Cumhuriyet kuruluyor ve Atatürk dönemi başlıyor.

Atatürk, dağın adının değiştirilmesini istiyor.

Yıl 1925 ve dağın adı değişiyor.

Yeni adı Uludağ’dır...

Öyle olunca dağın eteğinden çıkan suyun şişesinin üzerindeki yazı da değişiyor.

Artık adı Uludağ’dır...

BİRİNCİ İMZA PADİŞAHINDI, DUVARDAKİ 2’NCİ İMZA KİMİN

Şirket 1930 yılında el değiştiriyor ve Mehmet Hakkı Erbak tarafından satın alınıyor.

Padişahlık sona ermiştir ve bir yıl sonra yine imtiyazı artık Cumhuriyet rejimi verecektir.

Bugün şirketin duvarında asılı duran ikinci imtiyaz belgesinde Türkiye Cumhurreisi Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası vardır.

Cumhuriyet müteşebbisleri dönemidir artık. Bu arada şirketin üçüncü nesli Nuri Zafer Erbak ile açılır.

1932 yılında ailenin genç üyesi Nuri Bey, Uludağ markasını Bursa sınırlarından çıkarıp bütün Türkiye’nin markası haline getirecek formülü bulur.

Bu bir gazoz formülüdür.

Haberin Devamı

Türkiye’nin belki de ilk ülke çapındaki meşrubat markası “Uludağ Gazozu” işte böyle doğmuştur.

İlk zamanlar ucu Yalova ve Gemlik’e uzanan satış coğrafyası bir anda Türkiye’nin öteki şehirlerine doğru yayılır.

Şirket tarihindeki ikinci devrimini yapmıştır.

Artık sıra üçüncü devrime gelecektir.

Üçüncü nesil kanununu yıkan limonata sorusu

ANNESİNE BİR SORU SORDU ŞİRKETİN KADERİ DEĞİŞTİ

1960’lı yıllar Türkiye’de meşrubat sanayisinin yeni bir aşamasıdır.

Artık Coca-Cola, Pepsi gibi meşrubat devleri Türk pazarına girmiştir.

Meşrubatın arkasında çok güçlü bir uluslararası ve ulusal sermaye geçmiştir. Çok güçlü dağıtım imkânları ve tecrübeleri bu sektörü devasa bir sanayi haline getirmiştir.

Yerel şirketlerin bu rekabete dayanması artık çok güçtür.

Haberin Devamı

Nitekim her biri şehir içeceği olan küçük gazoz şirketleri birbiri ardına batmaya başlamıştır.

Uludağ Gazozu ise artık efsaneleşmiş formülü ve kafalara yerleşmiş markası ile bu tsunamiye dayanmaya çalışmaktadır.

Ama onun işi de zordur. Uludağ için de zor günler başlamıştır.

Ta ki, bir gün işte o sorunun sorulduğu güne kadar.

“Anne çevrende en iyi limonatayı kim yapar?”

YATIRIMCININ YANINDAN ÇIKIP ANNESİNİ ARIYOR

Soruyu Uludağ şirketinin beşinci, Erbak ailesinin dördüncü kuşaktan üyesi Ömer Kızıl, dayısı Mehmet Erbak ile birlikte dördüncü kuşak yöneticisi olan annesi Nural Kızıl’a sormuştur.

Sorunun kaynağında ise bir yatırımcı şirket yöneticisi vardır.

Haberin Devamı

Bir gün Ömer Kızıla şunu söylemiştir:

“Benim çocukluğumda bu ülkede çok güzel limonata içerdik. Artık kimse limonata yapmıyor. Niye bir limonata çıkarmıyorsunuz?”

Ömer Kızıl o toplantıdan çıkar çıkmaz daha kapıda annesini arar ve işte o soruyu sorar.

Sonra yakın akrabalardan, çevredeki dostlardan limonata örnekleri toplanmaya başlanır.

Ve 2007 yılında şirketin ikinci efsanesi Uludağ Limonata doğar.

Ve aradan geçen 10 yıl içinde, adı gazozla özdeşleşmiş olan Uludağ Gazozu, bir anda Uludağ Limonata haline gelir.

Limonata bugün şirketin satış rakamlarında bir numaraya oturur.

ÜÇÜNCÜ KUŞAĞI GARAJ  ÇOCUKLARI MI KURTARIR

Bir şirket kendini yeniden tarif etmeye başlayınca, ikinci devrimi üçüncü, onu dördüncü, beşinciler takip eder...

Haberin Devamı

Uludağ’da artık, beşinci kuşağın üyeleri Ömer ve Levent Kızıl kardeşler vardır.

Şirket limonata devriminden sonra bir startup zihniyetiyle dördüncü ve beşinci devrimini yapar.

Gazoz ve limonatadan sonra üçüncü devrim ürün çeşitlemedir.

Kuruluşundan 2010’lu yıllara kadar sadece 4 çeşit ürün üreten şirket son 10 yılda ürün sayısını 55’e çıkarır.

En temel ürün olan maden suyunu bile hafif ve daha kuvvetli olmak üzere 2 ayrı kategoriye ayırır. Sonra buna meyve aromalı maden suları ekler.

MADEN SUYU ŞİŞESİNİ PODYUMA ÇIKARMA DÖNEMİ

Bu arada, çocukluklarında aynı apartmanda yaşadıkları Ayşe ve Ece kardeşlerin DiceKayek tasarımı ile işbirliği yapıp lacivert şişeyi yaratırlar.

Maden suyunda “premium” konsepti doğmuştur.

Artık sıra meyveli gazoz ve meyve suyu gibi ulusal ve küresel devlerin sahasında oynamaya gelmiştir.

Meyve aromalı ve meyveli içecekler dönemini açarlar.

Gazoz şirketi artık bir “içecek şirketi” haline gelmiştir.

DÖRDÜCÜ STARTUP DEVRİMİ: KORUYUCUSUZ MEYVELİ ÜRÜN

21’nci yüzyıl başlamıştır.

İnsanlar sağlıklı yaşama trendine girmiştir. Şirket bu yeni talep doğrultusunda öncü konumunu korumak için harekete geçer.

Türkiye’nin ilk “koruyucusuz” meyveli maden suyu üretimine başlar.

Kurulduğunda Yalova sınırını geçemeyen şirket, artık dünyada 26 ülkeye meyveli içecek ve gazoz satmaya başlamıştır.

Pazar coğrafyası Yalova’dan Avustralya’ya kadar genişlemiştir.

1912 yılında Keşiş Dağı’nda doğan şirket, beşinci nesilde batmadığı gibi startup zihniyeti ile çok daha büyümüştür.

Bursa dağının eteklerindeki iki fabrikasında bugün yaz aylarında günde 8.5 milyon şişeye yakın 55 çeşit ürün çıkarmaktadır.

Yazarın Tüm Yazıları