Hadi biz Türkleştirildik ya sen 'Ne'leştirildin'

Adının önünde Prof. unvanı var...

Haberin Devamı

ODTÜ gibi muhteşem bir üniversitede sosyoloji okumuş...

Gidip Amerikalarda eğitimine devam etmiş....

Bir de İran Araştırma Merkezi’ni kuran kişiymiş...

*

İşte bu hoca çıkıp televizyonda insanların gözüne baka baka, “Balkan göçmenleri Türk değildir, Türkleştirilmiştir” diyor...

Orada da durmuyor devam ediyor:

“Bunlar Türkçeyi bile sonradan öğrenmiştir” diyor...

Ve sonunda asıl söylemek istediği noktaya geliyor:

“Bunlar Türkiye’ye sığınmacı olarak gelmiştir...”

İşte bu noktada asıl derdinin Suriyeli göçmenleri korumak olduğunu anlıyorsunuz... Demek istiyor ki, “Suriyelilerin de Balkan göçmenlerinden farkı yoktur”...

Hadi biz Türkleştirildik ya sen Neleştirildin

Hocam...

Haberin Devamı

Çıkın açık açık Suriyeli göçmenleri savunun. Hiiç itirazım olmaz...

Söz konusu insanlıksa, birlikte de yaparız onu.

Ama onu yapacağım diye, bu zırvalara sarılmaya kalkışmayın...

İşte orada itirazım var.

*

Ama sanmayın ki, “Türklüğüme” laf edildi diye söylüyorum bunu...

Öyle köken meraklısı biri de değilim...

Türk olduğum için gurur duyarım, ama Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi olsaydım da gurur duyardım.

Çünkü insan tarafım kökenimden ağır basar...

İşte o nedenle senin “Türkleştirildi” lafından çok şu laflarına takıldım:

“Bu insanlar Türk diye gelmedi. Sığınmak için geldi. İşgalden kaçtılar. Geldiklerinde Türkçe bilmiyorlardı.”

Neresini düzelteyim bu cehaletin hocam...

Ben, bugün Bulgaristan sınırlarındaki Kırcaali’de doğmuş bir anne ve babanın çocuğuyum. Ne annem ne de babam bir kelime Bulgarca bilmezdi...

Ondan önceki neslimiz...

Dedelerim, anneannelerim, babaannelerim...

Hepsinin tek dili vardı ve o da anadilleri Türkçeydi...

*

Hocam sen hiç Bakü’deki Türk şehitliğine gittin mi...

Yemen’de, Şam’da, Kahire’de bir şehitlik ziyaret ettin mi...

O taşlarda adı yazılı şehitlerimizin nerelerde doğduklarını gördün mü hiç...

Şumnu, Kırcaali, Ohri, Saraybosna, Priştine, Gümülcine, Üsküp....

Daha onlarca Balkan şehrinin çocuklarıdır.

Oralardan gelip de oralarda hayatını kaybeden insanlardır onlar...

Haberin Devamı

O insanlar Mekke’yi, Medine’yi, Şam’ı kaybettikten sonra ülkelerine ne olarak döndüler hocam...

“İşgalden kaçan sığınmacılar” olarak mı...

*

Kaybedilmiş Osmanlı savaşlarının çocuklarıyız bizler hocam... Döndüğümüz yer en az sizinki kadar bizim de anavatanımızdır...

*

Bir süredir “Türkleştirildi” lafının altındaki manayı çok iyi öğrendik.

Çok ıstırabını çekti bu millet böyle ötekileştirmelerin... Artık çok iyi biliyoruz ki, bunun bir adım ötesi “Onlar bizden değildir”e çıkar...

*

Son sözüm de şu olacak:

Hadi bizler “Türkleştirildik”...

Ya siz hocam...

Evladı Fatihan’a bu etiketleri yapıştırmak için “Ne’leştirildiniz”...

Ve nerede “Ne’leştirildiniz”...

Başkanı olduğunuz Ortadoğu Araştırma Merkezi’nde mi...

Haberin Devamı

Kurduğunuz İran Araştırma Merkezi’nde mi...

Durmadan demeç verdiğiniz El Cezire’de mi...

Yoksa Mursi döneminde kitap yazmaya gittiğiniz Mısır’da mı...

*

ÖNEMLİ NOT: Bu son 5 cümleyi yazdım ama hiç sevmedim...

Sırf bir ayna tutmak için yazdım buraya...

Yazdığım için de özür dilerim...

Hocam hem sizden... Hem de bu cümleleri bana yakıştırmayacak olan herkesten...

EY ESKİ TÜFEK ERKEK CHP’LİLER SİZE TAVSİYE ‘BORGEN’İ SEYREDİN

Böyle bir konuşmayı onlarca kez dinlesem aklımın ucundan bile geçmeyecek soruyu çok tanıdık biri sordu.

12 Eylül ve öncesi yıllarından beri arkadaşım Uluç Gürkan...

*

Sonra CHP’nin “eski tüfek erkek takımı” üzerine atladı...

“Konuşmanızda üç kere Mustafa Kemal dediniz bir kere bile Atatürk demediniz. Neden...”

Haberin Devamı

Soruyu okuyunca kendimi linguistik bir muhasebe içinde buldum.

Ben konuşmamda ne derim?

“Gazi Mustafa Kemal...” Dedim mi sanmıyorum..

“Mustafa Kemal Paşa...” Galiba pek demedim.

“Paşa Hazretleri...” Bir kere bile telaffuz etmedim.

*

Ama “Mustafa Kemal?” Çok sevdiğim bir isim... Kim bilir kaç kere dedim.

“Atatürk?” Ortak hafızamıza en çok kazınan isim...

En sık onu dedim...

*

Amaaa...

Ona sadece “Mustafa Kemal” diyen birine bu soruyu sormak da hiç aklımdan geçmedi.

O yüzden CHP’nin sayıları giderek azalan “eski tüfek, eski erkek neslinin” bazı mensuplarının başarılı bir il başkanı kadına karşı açtıkları savaşı ne aklım, ne havsalam alıyor...

*

Canan Kaftancıoğlu’na bu tuhaf saldırıyı izleyen bütün CHP’lilere bir tavsiyem var.

Haberin Devamı

Şu an streaming platformlarında gösterilen “Borgen” dizisini seyredin....

Ve lütfen çevrenizde hâlâ bu manasız tartışmayı sürdüren eski tüfek, eski kafa CHP’li varsa...

Onlara da seyretmelerini tavsiye edin.

 

‘BORGEN’ Danimarka yapımı bir televizyon dizisi...

Adı Danimarka’da parlamento, hükümet ve anayasa mahkemesinin bulunduğu binadan geliyor.

Bu binaya “Borgen” deniyor.

Dizi, Danimarka’da bir seçim öncesi başlıyor.

Anketlerde arkada görülen bir parti, kadın başkan, ortak televizyon tartışmasındaki cesur ve sıra dışı konuşmasıyla sandıktan birinci parti olarak çıkıyor.

Neticede hükümeti kurmakla bu kadın lider görevlendiriliyor.

O andan itibaren Danimarka’nın eski tüfek, eski erkek siyasetçilerinin bu kadını engellemek için yaptıklarını izliyorsunuz.

Başarıyorlar mı?

Az daha başarıyorlardı... Ama devamını anlatmayayım. Sadece şunu söylemekle yetineyim.

Bu dizi 2010 yılında yapıldı...

Onu izleyen 10 yıl içinde Kuzey Avrupa demokrasilerinde şunlar oldu.

2013: Erna Solberg Norveç’in başbakanı oldu.

2019 Haziran: Sosyal demokrat lider Mette Frederiksen Danimarka tarihinin en genç başbakanı oldu.

2019 Aralık: Sanna Marin... Finlandiya başbakanı seçildi.

Üçü de kadındı...

Hadi biz Türkleştirildik ya sen Neleştirildin

SEÇİMDEN BİRİNCİ ÇIKAN KADIN LİDERE YAPILANLAR

‘BORGEN’ Danimarka yapımı bir televizyon dizisi...

Adı Danimarka’da parlamento, hükümet ve anayasa mahkemesinin bulunduğu binadan geliyor.

Bu binaya “Borgen” deniyor.

Dizi, Danimarka’da bir seçim öncesi başlıyor.

Anketlerde arkada görülen bir parti, kadın başkan, ortak televizyon tartışmasındaki cesur ve sıra dışı konuşmasıyla sandıktan birinci parti olarak çıkıyor.

Neticede hükümeti kurmakla bu kadın lider görevlendiriliyor.

O andan itibaren Danimarka’nın eski tüfek, eski erkek siyasetçilerinin bu kadını engellemek için yaptıklarını izliyorsunuz.

Hadi biz Türkleştirildik ya sen Neleştirildin

Başarıyorlar mı?

Az daha başarıyorlardı... Ama devamını anlatmayayım. Sadece şunu söylemekle yetineyim.

Bu dizi 2010 yılında yapıldı...

Onu izleyen 10 yıl içinde Kuzey Avrupa demokrasilerinde şunlar oldu.

2013: Erna Solberg Norveç’in başbakanı oldu.

2019 Haziran: Sosyal demokrat lider Mette Frederiksen Danimarka tarihinin en genç başbakanı oldu.

2019 Aralık: Sanna Marin... Finlandiya başbakanı seçildi.

Üçü de kadındı...

YAZ DERSLERİ

MAYO ÜRETİCİSİNE: ARTIK CEPSİZ MAYO GİYECEĞİM

PANDEMİ dönemi yazı benim için çok farklı oldu.

Hayatımın en uzun yaz tatilini yaptım ve yapmaya devam ediyorum.

Bu yazdan çıkardığım ilk ders şu oldu:

Artık cepleri olan mayo almayacağım...

Çünkü mayo cepleri yüzünden bu yaz iki AirPod Pro kulaklığım gitti...

Gündüz mayo ile dolaşırken kulaklığımı cebime koyuyorum ve unutuyorum.

Denize girince de kulaklıklar ıslanıyor ve bir daha kullanılamıyor.

Birincide böyle oldu...

İkincisini aldım...

Ne yazık ki geçen hafta ikincisi de aynı akıbete uğradı. Müziğe meraklıysanız size de aynı şeyi yapmanızı tavsiye ederim.

Mayo üreticilerine de duyururum bu sıkıntımı...

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları