Başımıza saray kadar taş düşerse ne olur

KİMSE üzerine alınmadı, ben hem ciddiye aldım, hem de araştırdım.

Haberin Devamı

Hakikaten başımıza Saray kadar taş düşse ne olur...
Şimdi o hınzır gülüşünüzü görüyorum.
“Düştü zaten düşeceği kadar, daha ne olabilir” diyorsunuz.
Hayır, hesap öyle demiyor.


* * *


“Saray kadar” dediğine göre, bu olsa olsa bir göktaşıdır. Gökyüzünden saniyede 20 ile 70 km hızla düşen taşlara göktaşı deniyor.
Fizikçilere göre, eğer ev büyüklüğünde bir meteor taşı dünyaya çarparsa etkisi, Hiroşima’ya atılan atom bombası kadar oluyormuş.


* * *


Bu durumda taşın nerede, kimin başına düşeceği önemli.
Konuşmasında, “siyasilerin kuzu kuzu geleceğini” söylediğine göre, muhtemelen Ankara’da düşecek.


* * *


İşte orada yanlış hesap var.
Çünkü, göktaşı muhaliflerin üzerine Ankara’da düşerse ve Saray mensupları ve aile efradı da o sırada orada olursa, taş aynı zamanda onların da kafasına düşmüş olacak.
Çünkü ev büyüklüğünde bir göktaşı dünyaya düştüğünde Hiroşima’ya atılan atom bombası kadar etki yapıyor.
Yani bir şehri yok ediyor.


* * *

Haberin Devamı


Cumhurbaşkanı’na tavsiyem, beddua matematiğini iyi yapıp taşın düşme tarihini iyi hesaplamasında ve o gün İstanbul’da olmasında yarar var.
Yalnız bir dakika...
Başımıza düşecek göktaşı, 20 katlı bir ‘tower’ kadarsa, iş değişiyor.
Bu büyüklükte bir taş, bugüne kadar yapılmış en büyük atom bombasından daha etkili oluyor.
Bu da 25-50 megaton demektir ki, bütün Türkiye’yi ortadan kaldırır.
O zaman hesabı iyi yapıp tam o gün yurtdışına ziyarete gitmek yararlı olur.
Yalnız bir dakika...
Saray dediğimiz şeyin içinde kaç ev, kaç 20 katlı ‘tower’ kitlesi var hiç düşündünüz mü...
Hadi onu da ikinci yazıda hesaplayalım.

Bu bedduayı revize etmekte yarar var


EĞER başımıza düşecek taş 1500 metre çapında bir göktaşı ise durum çok çok farklı.
Bu taş Hiroşima’ya atılan bombanın 10 milyon katı değerinde güçlü etki yaratıyor.
Şimdi gelelim asıl hesaba...
Başımıza düşecek saray kadar taş ne büyüklüktedir.
Cumhuriyet’in ilk, muhtemelen de son hanedan sarayı Beştepe, onu inşa eden müteahhidinin verdiği rakama göre 450 bin metrekare arazi üzerinde kurulu.
Benim parmak hesabıma göre bu taş, verdiğim son örneğe giriyor.
Yani bedduanın gerçekleşeceği gün, yurtdışına gitseler de kurtarmıyor.
Taş, bizimle birlikte bütün dünyanın da başına düşmüş oluyor.
Diyeceğim bu bedduayı revize etmekte yarar var.
Yoksa Allah göstermesin, üç-beş saray düşmanı yanında bütün dünya gidecek.
Pire için yorgan yakılır da, şu fani dünyada bir saray parçası için bütün insanlığı yakmak...
İnsanlığa sığmaz be arkadaş...

Haberin Devamı


Andre Rieu’nun konserini erteleme ilanını çok sevdim

PAZAR günkü Hürriyet Kelebek’te, tam sayfaya yakın bir ilan vardı. Ünlü kemancı Andre Rieu, 5 Kasım Ankara, 7 Kasım İstanbul konserlerini ertelemiş.
Ama bunu kendi imzası ile öyle güzel ve zarif bir ilanla duyuruyor ki...
“Kendimizi size çok daha yakın hissettiğimiz böyle günlerde” deyip, devam ediyor:
“Başta hayatını kaybeden insanların acılı aileleri olmak üzere Türkiye’de yaşayan herkese başsağlığı, yaralılara da da acil şifalar diliyoruz.”
Andre Rieu her konserine 20-25 bin kişi toplayan bir sanatçı.
Ama görüyorsunuz, aynı zamanda büyük bir insan...

T.C.’nin ilk resmi Kürtçe şarkısının gerçek hikâyesi

Haberin Devamı

O günü çok iyi hatırlıyorum.
Rahmetli Turgut Özal’ın küçük oğlu Efe’nin Swissotel’de düğünü yapılıyordu.
İbrahim Tatlıses şarkı söylüyordu.
Bir ara Özal, Tatlıses’i yanına çağırdı ve herkesin duyabileceği bir şekilde, “Kürtçe bir şarkı söylesene” dedi...
İbrahim Tatlıses biraz duraladı, sonra söylemeye başladı.
Hiç unutmuyorum, davetliler arasında homurdanmalar yükseldi.
Ama Özal hiç takmadı.
Şarık Tara yeni çıkan hatıra kitabında o günü anlatıyor.
O akşam Özal’ın masasında o da oturuyormuş.
Turgut Özal’a “İbrahim’i çağıralım, Kürtçe bir şarkı söylesin” demiş.
O da hiç tereddüt etmeden çağırmış.
Meğer, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ilk resmi Kürtçe şarkı dinleme olayı böyle gerçekleşmiş.
Çok güzel bir kitap, keyifle okudum.
Büyük insansın Şarık Ağabey.
Şu 30 yılda hepimize çok şeyler öğrettin, çok demokrasi dersleri verdin.
Allah sana uzun ömürler versin, sen de bize öğretmeye devam et.

Haberin Devamı


DÜNÜN FISILTISI

Davutoğlu’nun yalı yemeklerinin gerçek organizatörü kim


DÜN gece Turgay Ciner’in evinde Başbakan Davutoğlu’na verilen yemek yine siyaset kulisinin konusuydu. 7 Haziran’dan önceki ilk yemek Ali Kibar’ın yalısında verilmişti. İş çevrelerinde konuşulanlara bakılırsa, her iki yemeğin organizasyonunun altında da aynı isim var.
Bu da Fatih Saraç... Türk siyaseti onun adını “Alo Fatih” olayında duydu. Ali Kibar’ın eşi, Erdoğan’ın bir zamanlar en yakınındaki isim olan Cüneyt Zapsu ile akraba.
Fatih Saraç BİM mağazalarının kuruluş günlerinden beri Cüneyt Zapsu ile çok yakın.
Şimdi de Turgay Ciner’in medya kuruluşunda en üst düzey yönetici olarak çalışıyor.
Kulislerde, her iki yemeğin organizasyonunda da onun parmak izinin olduğu konuşuluyor.

Yazarın Tüm Yazıları