Üzüntüyü yenmenin çareleri

İlk İslam filozofu olarak bilinen ve aynı zamanda matematikçi, fizikçi, astronom, hekim ve coğrafyacı olarak çok yönlü bir kişiliğe sahip olan El-Kindi’nin ‘Üzüntüyü Yenmenin Çareleri’ isimli bir makalesi vardır.

Haberin Devamı

Kindi, söz konusu makalesinde insanı üzüntüye sevk eden şeyler ve bunlardan kurtulma yolları üzerine çeşitli tespitlerde bulunur.

 

*

 

- Kindi, insanın başına gelen bütün mutsuzlukların beden ya da cisme bağlanmaktan kaynaklandığını düşünür.

 

- Maddi iyiler insanın içsel dengesine, gerçek özerkliğine zarar verirken, onu yoldan çıkarıp acı ve üzüntülere sevk eder. Yani maddi şeylere bağlanmak bireyin ruhsal dengesini bozar ve bu sözde iyileri kaybetmek korku, endişe ve üzüntülere yol açar.

 

Ona göre gerçek mutluluk, insanın dünyevi ve maddi iyilere karşı aldırmazlık içinde olmasından geçer. Gerçek saadet, erdemli bir hayatla mümkün olur.

 

Haberin Devamı

Onun sözünü ettiği erdemler hikmet (bilgelik), hilm (yumuşak huylu olmak) ya da itidal (ölçülü olmak), adalet ve cesarettir. En önemlisi ise bilgeliktir.

 

*

 

Kindi’ye göre üzüntü, sevilenlerin kaybından ve isteklerin gerçekleşmemesinden kaynaklanan psikolojik bir rahatsızlıktır.

 

- Hiçbir kimsenin bütün isteklerini elde etmesi mümkün olmadığı gibi sevdiği her şeyi sonuna kadar elde tutması da mümkün değildir. Bunun nedeni, içinde bulunduğumuz oluş ve bozuluş dünyasında değişmezlik ve sürekliliğin olmaması yani her şeyin bir sonu olmasıdır.

 

- Oysa akıl ve gönül âlemine ait olan erdemli şeyler için değişmezlik ve süreklilik söz konusu edilebilir.

 

*

 

Öyleyse sevdiklerimizi yitirmemek ve isteklerimize ulaşmak istiyorsak akıl ve gönül âlemine ait olan erdemli şeyleri gözetmeli; seveceğimizi, elde edeceğimizi ve isteklerimizi bunlar üzerinden gerçekleştirmeliyiz.

 

Haberin Devamı

Böyle yapıldığında hiç kimse bizim edindiğimiz değerleri gasp edemeyeceği gibi sevdiğimiz akli değerleri yitirmemiz de söz konusu edilemez.

 

- Zira bu değerler tehlikelere maruz kalmaz ve ölmezler. Bir başkasının bunlara talip olması bizim onlara sahip olmamızı engellemez.

 

NEDEN ÜZÜLÜRÜZ

 

Kİndİ, üzüntünün ne olduğu düşünüldüğünde, ya bizim ya da başkalarının yaptığı bir şeyden dolayı üzüldüğümüze dikkat çeker ve şöyle söyler:

 

- “Bizden kaynaklanan bir şeyi, bize üzüntü verdiğini bile bile yapıyorsak, yani üzülmeyi istemediğimiz halde yapmayı istemediğimiz bir şeyi yapıyorsak, o halde, istemediğimiz bir şeyi istiyoruz demektir. Bu ise, akıldan yoksun olanların özelliğidir.”

 

*

 

Haberin Devamı

Yine üzüntü sebebimiz, başkalarının yaptığı bir şeyden kaynaklanıyor ve bunu önlemek elimizde ise, bunu önleyerek üzüntüden kurtulmamız gerektiğini söyler.

 

- Şayet bu yolla üzüntü sebebini ortadan kaldırmak mümkün değilse, henüz gerçekleşmediği halde, ilerde üzüleceğimizden kaygılanarak üzülmenin de bir anlamı olmadığını vurgular.

 

Kindi’ye göre aksi halde belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir üzüntüyle kendimizi huzursuz etmiş oluruz ki, bu da başkası yüzünden değil, yine kendi elimizle kendimize üzüntü çektirmek demek olur.

 

- İnsanın kendine üzüntü vermesi, başkasından daha cahil, zalim ve acımasız olduğunu gösterir.

 

- Yani sebebin ortaya çıkmasından önce üzülmekle, bu sebep ortadan kalkmaz.

 

Haberin Devamı

Ona göre her halükârda sebebin gerçekleşmesini önlemek esastır. Dünyadaki her şey geçici olduğuna göre, üzüntü de geçici ve sonludur. Yani mutlu olmak elimizde olduğu sürece bedbahtlığa rıza göstermemeliyiz.

 

KURTULDUĞUMUZ ESKİ ÜZÜNTÜLERİMİZ

 

Kindi, üzüntüyü yenmenin başka bir yolunun da, kendimizin ve başkalarının uğradığı üzüntüleri yani kurtulduğumuz eski üzüntülerimizi düşünerek bunlarla teselli bulmak olduğunu söyler.

 

- Yani yeni üzüntülerimizin yerine eskilerini koymak ki, zaten onlardan kurtulmuşuzdur.

 

Böylece, başkalarının atlattığı üzüntüleri düşünmekle, ilk musibete uğrayanın biz olmadığımızı, musibetin sadece tek kişinin başına gelen bir olay olmadığını anlamış olacağımıza dikkat çeker.

 

*

 

Haberin Devamı

Kindi’ye göre insan, başına hiç musibet gelmesini istemiyorsa, hiç var olmak da istemiyor demektir. Çünkü musibetler, bozulma niteliği taşıyan şeylerin bozulmasından ileri gelir.

 

- Eğer bozulma olmasaydı, varlık da olmazdı. Öyleyse musibetlerin olmamasını istemek, tabiattaki oluş ve bozulma kanununun ortadan kalkmasını istemektir.

 

- Tabiatta olanın olmamasını istediğimizde ise, imkânsızı istemiş oluruz. İmkânsızı isteyen, muradından mahrum olur, muradından mahrum olan bedbaht olur.

 

 

GERÇEK KAZANCIMIZ

 

Başkalarının ortak olamadığı ve sadece bize ait olan şeyler bizim gerçek kazancımız ve manevi hayırlarımızdır. Kaybedecek olsak üzülmemiz gereken şeyler de işte bu manevi hayırlarımızdır.

 

- Kindi’ye göre şunu akıldan çıkarmamak gerekir ki, müşterek menfaatlerden olup bizim elimizde olan her şey, bu şeyleri bize veren ve bu şeylerin yaratıcısı olan Allah’tır.

 

- O dilediği zaman emanetini geri alabilir ve dilediği bir başkasına verebilir.

 

- O nimetlerinin en büyüğünü ve en değerlisini, yani başkalarının el uzatamadığı, kimsenin bizimle paylaşmadığı nimetleri bizde bırakmıştır.
Yani nimetlerinin önemsiz olan az bir kısmını geri aldıysa da, ruhumuz sürekli var olduğu sürece, pek çok nimetini bizde bırakmıştır.

 

*

 

Kindi, maddi ihtiyaçları azaltmanın, üzüntüleri azaltmak anlamına geldiğini söyler. Bu konuda bir örnek verir:

 

- Atinalı Sokrat’a ‘Üzülmemeyi nasıl başarıyorsun?’ diye sorduklarında; ‘Kaybettiğim takdirde üzüntüsünü çekeceğim şeylere sahip olmuyorum’ diye cevap vermiştir.

 

Kindi’ye göre musibetlerinin az olmasını isteyen kişi, haricî ihtiyaçlarını azaltmalıdır.

 

- Nitekim harici ihtiyaçlar, elde edilmesi yorgunluğa, kaybedilmesi acıya, ulaşılamaması özlemlere yol açan şeylerdir.

 

ALLAH’IN İSİMLERİ

 

Hayy:

 

Sürekli diri. Hayatın kaynağı. Kendisi için ölüm söz konusu edilemeyen.

 

Karîb:

 

Çok yakın olan. Kullarına şah damarlarından daha yakın olan.

 

iSLAM BİLİM TARİHİNDEN

 

Kopernik ve Kepler’i etkileyen Müslüman: Zerkali (1029-1087)

 

Endülüs’ün en ünlü astronomu olarak bilinen Zerkali, Batı’da ‘Zerkali tableti’ olarak anılan, çok hassas bir usturlab geliştirdi.

 

* Batı’da en etkili birkaç astronomik tablodan biri olan ve kendi döneminin en hassas astronomik bilgilerini içeren ‘Toledo tabloları’nın hazırlanmasında çalıştı.

* Hiçbir hesaplamaya gerek duymadan gök cisimlerinin yerini veren, tutulmaları bildiren almanaklar (yıllıklar) hazırladı.

* Zerkali’nin, yörüngelerin yuvarlak olmak zorunda olmadığını iddia ederek Johannes Kepler’i etkilediğini düşünenler de vardır. Diğer taraftan Nicholas Kopernik’in de Zerkali’nin çalışmalarından faydalandığı bilinmektedir.

* Ay’da bir krater Zerkali’nin ismini taşımaktadır.

Yazarın Tüm Yazıları