Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. SerdarYazarın Tüm Yazıları

Pandemi uzun sürecek

COVID-19 pandemisi hakkında her gün yeni bir şey söyleniyor, çarpıcı iddialar ortaya atılıyor, hikayeler uyduruluyor.

Haberin Devamı

 

COVID’in suyunu çıkardık... 

Okumuşlar, mektep medrese görmüşler, eğitimliler, sosyoekonomik düzeyi iyi olanlar işin ciddiyetini biliyorlar. Biliyorlar ama sıra tedbirlerin uygulamasına gelince büyük çoğunluk yan çiziyor. 
Havalı, pahalı ve sosyetik mekanları tıklım tıklım dolduruyorlar. Bademli ve Özlüce’nin restoranları, kafelerine bakınca anlaşılıyor.  
Sahiller ve plajlarda farklı değil... 

SEMTTEN SEMTE ANLAYIŞ FARKI 

Eğitimsizler, göçle gelenler kentin varoşlarında tutunup hayat kavgası verenler, açlık sınırının bir tık yukarısında yaşayanlara bakıldığında onların da hiçbir şeyi umursamadıklarını, virüsü ve ölümü dikkate almadıklarını görürsünüz. 
Karapınar, Esenevler, Şirinevler, Mevlana, Ulus daha onlarca mahalle. 
Bursa iliyle, ilçesiyle böyle de diğerleri farklı mı? Değil elbette... 
Bursa’nın Yıldırım ile Nilüfer’i, Ankara’nın Çankaya ile Sincan’ı, İstanbul’un Başakşehir’i ile Esenyurt, İzmir’in Karşıyaka ile Karabağlar bir olur mu?.. 

Bölgeden bölgeye, kentten kente, semtten semte halkın sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik farkllılıkları, yaşam biçimleri koronavirüs salgını mücadelesini olumlu ya da olumsuz olarak etkiliyor. 
Bu durum o kadar net ki... 
Vatandaşlarımız hala olayın ciddiyetine sahip değil; hele daha çok sorumlu olması gereken yöneticilerin, idarecilerin halleri!.. 
Düğün dernek gırla... 

Haberin Devamı

SAĞLIK ÇALIŞANLARI PERİŞAN 

Sağlık çalışanlarının tümü endişeli, korkuyorlar, sosyal hayatları, aile yaşamları çökmüş, hayatları kararmış durumdalar. 
Pandemiyle mücadelenin sadece tedavi edici tarafında kalan hekimler, hemşireler, diğer sağlık çalışanları, idari personeller, temizlik görevlileri yoğunluğun, kalabalığın, kargaşanın, düzensizliğin, yetersizliğin altında eziliyorlar. 
Yazıktır, günahtır... 

Geçtiğimiz günlerde bir hastaneye uğradım, cerrah arkadaşımın yaşadığı paniği ve gözünde ki korkuyu gördüm. Dehşet bir şey... Ölüm korkusu denilen cinsten... Acil bir ameliyata girmiş, hastanın COVID pozitif olduğu anlaşılmış!.. 
Acil ameliyat işte... 
Daha nice acı öykü var konuşup yazamadığımız! 

Sağlık çalışanları bir yandan salgınla mücadele ediyorlar, bir yandan da azgınlaşan terörle... 
Sağlık çalışanına, hekimlere yönelen terör!.. 
Bir fotoğraf var.., O fotoğraf varya o fotoğraf, her şeyi bir güzel özetliyor. 
Başkent Ankara’da, ateşli silahla yaralanan bir hasta Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi’ne getirilir. Resüsitasyon (canlandırma) bölümünde müdahale edilir, ancak kurtarılamaz ve ölür. Kalabalık hasta yakınları, saldırıya geçerler. Cam çerçeve dökülür, ortalık dağıtılır, dışarıdan polis ekipleri gelir, sağlık çalışanları içeride kapıları kapalı tutarak saldırgan hasta yakınlarını engellemeye çalışırlar... 
Feci bir durum!.. 

Saldırganlara karşı sağlık çalışanı arkadaşların yaşadıkları panik, endişe ve öldürülme korkusu nasıl telafi edilebilir? 
Buna kimsenin hakkı yok! 
Böyle gitmemeli. Bunun önüne geçilmeli. 
Doruğa çıkan terör süslü laflarla da önlemez. 
Söz bitti.  
Önerim şudur; 
Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri hastane, aile sağlığı merkezleri ve tüm ve sağlık alanlarında meydana gelen şiddet olaylarında faillere uygulanan cezaları ağırlaştırmalı, paraya çevrilmesinin ve ertelenmesinin yolu kapatılmalı, denetimli serbestlik uygulamasından yararlandırılmamalı ve af kapsamına alınmaması şeklinde yeniden düzenlenmeli. 

Haberin Devamı

HEKİMLER ŞEHİT SAYILMALI

Bir yanda COVID-19, diğer yandan da sağlıkçılara yönelen terör onlarca doktorun ve sağlık çalışanının vefatına yol açtı.  
Yeri gelmişken artık yüksek sesle ifade etmeliyiz, COVID pandemisinde adeta cephenin en ön saflarında savaşan ve hayatlarını kaybeden hekimlere ‘Şehitlik’ statüsü verilmeli, sağlıkçılar bu onurdan yararlandırılmalı. 
Bunu hak ediyorlar. 

Doktorların can güvenliği sağlanmadan toplum sağlığının korunamayacağı bilinmeli, buna göre yeni uygulamalar geliştirilmeli. 
Bu anlaşıldı, peki methiyeler dizmeye, güzellemeler yapmaya kalktığımızda öve öve bitiremediğimiz ‘asil millet’e ne oldu? 
‘Bu millet’ nasıl bu kadar saldırgan ve şiddet yanlısı oldu?.. 
‘Ümmet’ niçin hoşgörü ve merhamet duygularını kaybetti? 
Bunun üzerinde çalışmak devlet ve hükümet görevlilerine düşüversin... 

Haberin Devamı

TABİP ODASI DİYOR Kİ 

Ülke olarak büyük bir salgınla mücadele ediyoruz. Başta sağlık çalışanları olmak üzere kamu ve özel sektörün ilgili yapıları da bu çabaya destek oluyorlar. 
Emniyet ve Jandarma’nın da gayretini dile getirmeliyim. 

Halk desteğinin yetersiz kaldığı, bunu olumsuz durumu düzeltmeden koronavirüs salgınıyla başa çıkmanın gecikeceğini söylemekle sanırım moralleriniz bozulmaz!... 
Umut bağladığımız aşıyı bekliyoruz ama pandemi en az 1-1 buçuk yıl daha etkisini şiddetli bir biçimde göstereceğini hatırımızdan çıkartmayalım... 

Geçtiğimiz günlerde Bursa Tabip Odası seçimleri yapıldı. Sınıf arkadaşım sevgili Doç. Dr. Alpaslan Türkkan başkan seçildi. Hem kendisini tebrik etmek hem de salgını konuşmak için ziyaret ettim. Şehit hekimlerimizi, Bursa’mızı, ülkemizi ve dünyayı konuştuk. Öğrencilik yıllarımızı, hocalarımızı yâd ettik. Eğrileri, doğruları tartıştık. 

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalında Öğretim Üyesi olan Türkkan, “Ekip anlayışıyla sağlık sistemi çok büyük bir mücadele veriyor. Onlarca meslektaşımızın, sağlık çalışanının virüse karşı ön saflarda savaşırken hayatlarını kaybetmesi bizleri üzüyor. Hekimlerimiz ve tüm sağlık çalışanlarımız büyük bir fedakarlık içerisinde çalışıyorlar. Kendi canlarını değil, halkın sağlığını düşünüyorlar. Bu fedakarlık toplumun ve yönetimin her kademesinde takdir görmeli. Saldırı ve şiddet olaylarını anlamlandırmakta güçlük çekiyoruz” dedi.
COVID-19 pandemisinin etkilerini bir yıldan daha uzun süre göstermeye devam edeceğini söyleyen Türkkan, “Ülke kaynaklarını yerli yerinde değerlendirmeli. Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının çalışma şartları iyileşmeli, istifaların önüne geçilmeli, hemşire ve personel alımı yapılmalı, yatak ve yoğunbakım ünitelerinin kapasiteleri artırılmalı. Kapatılan hastanelerin yeniden açılması gündemde olmalı. BTO olarak İl Hıfzıssıhha Kurulu’nda görev alarak halkımızın sağlığın korunması için birikimimizin kullanılmasını istiyoruz. Meslektaşlarımızdan gelen bilgilere göre vaka sayılarının söylenenden daha fazla olduğunu ifade edebilir, bazı hastanelerde yatak sıkıntısının çekildiğini söyleyebilirim. Toplumun doğru bilgiye ulaşmasıyla COVID-19 pandemisine karşı daha etkili olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. BTO olarak bu süreçte üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz” şeklinde görüşlerini açıkladı. 
Sayın Türkkan mücadelenin röntgenini çekmiş, söylediklerine kulak verilmeli. 

Odamızdan elimiz boş çıkmadım, çok değerli bir çalışma olan Multidispliner COVID-19 kitabını emeği geçen tüm meslektaşlarımıza teşekkür ederek aldım.

Yazarın Tüm Yazıları