Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren BudayıcıoğluYazarın Tüm Yazıları

Doktor hastalardan korkarsa ne yapar

Önemli bir hastalığı olan, ölüm riski taşıyan hastalardan uzak durmaya çalışır. Bu hastaların sorumluluğunu üstlenmek istemez. Ameliyat mı edilecek, stent mi takılacak, anjiyo mu yapılacak, bunları yapmaktan kaçınır. Sorumluluğunu azaltmak için hastayı sahiplenmez.

Haberin Devamı

SON zamanlarda hastaları tarafından darp edilen, hakarete uğrayan hatta yardım etmeye çalıştığı kişiler ya da yakınları tarafından öldürülen doktorlarımız oldu. Son olarak çok kıymetli bir meslektaşımız, sevgili Ekrem Karakaya görevi başında, bir hasta yakını tarafından katledildi.

Bu olayı, bir hasta yakınının anlık öfkesi olarak kabul edip kapatırsak bundan toplum olarak hepimiz çok zararlı çıkarız. Bir süredir doktorlara yönelen bu öfke, bu kin, bu saldırgan tutumlar, halen ülkemizde bu mesleği icra eden doktorlarımızı sanıldığından çok daha fazla etkiledi.

Bir doktor darp edilmekten, öldürülmekten korkarsa bu mesleği nasıl icra eder diye hiç düşündünüz mü?

Önemli bir hastalığı olan, ölüm riski taşıyan hastalardan uzak durmaya çalışır. Bu hastaların sorumluluğunu üstlenmek istemez.

Haberin Devamı

Ameliyat mı edilecek, stent mi takılacak, anjiyo mu yapılacak, bunları yapmaktan kaçınır çünkü bütün bu müdahaleler gereğinde hayat kurtarsa da, riskli müdahalelerdir. Doktor hem kendine hem de hastasına güvenmedikçe onu ölümden kurtarmak için yapılması gereken pek çok şeyden kaçınır. Bu da hastaların ömründen çalar.

Doktor hastalardan korkarsa ne yapar

Özellikle ölümcül bir hastalığa sahip kişileri, kendisi de bu konuda pek çok şey yapabilecekken başka hastanelere, daha büyük merkezlere sevk eder. Daha olmazsa hastadan tetkik üstüne tetkik ister. Sorumluluğunu azaltmak için hastayı sahiplenmez. Başka meslektaşlarından konsültasyon ister yani çok da gerekmediği halde, hastayı kulağı için başka, böbreği için başka, midesi ve akciğerleri için başka doktorların görmesini sağlar.

Hasta her gün bir başka tetkik, bir başka hastane, bir başka şehir, bir başka doktorda sırasını bekler durur. Artık o hastanın bir sahibi yoktur. Batılı, çok medeni ülkelerin çoğunda durum aşağı yukarı böyledir çünkü hastalar olmadık nedenlerle doktorlarına dava açarlar. Şimdilerde ülkemizde de bu tip uygulamalar başladı bile. Batıda hastalar doktorlardan çok bilgisayarlara kayıtlı tetkik sonuçlarına göre takip ediliyor. Doktor çoğunu birkaç dakika bile dinlemez.

Haberin Devamı

Ölüm korkusu her şeyi olduğu gibi Hipokrat yeminini bile unutturur, doktor çok hasta bakar ama çoğuna dokunmaz bile, sahiplenmez onları.

İYİ DOKTOR KOLAY YETİŞMİYOR

OYSA doktorun en önemli hedefi insanları ölümden kurtarmak, sağlıklı bir hayat yaşamalarını sağlamak, acılarını dindirmek ve ömürlerini uzatmaktır.

COVID-19 salgınında, o hastanelerde hayat kurtarmaya çalışırken kendi hayatını kaybeden doktorlarımızı unutmayalım.

İyi bir doktor kolay yetişmiyor, çok uzun bir zaman ve çok emek isteyen bir meslek doktorluk. Üstelik bu kadar emeğin karşılığında refah içinde yaşadıkları da söylenemez.

Bir doktorun hele bir kardiyoloğun ne gecesi, ne gündüzü, ne bayramı, ne tatili vardır. Her saat telefonu çalabilir ve hastaneye yetişmesi gerekebilir. Uykunun en derininde, eğlencenin doruğunda her şeyi bırakıp gitmesi gerektiğini bilir ve gitmekte bir saniye bile tereddüt etmez çünkü onu çağırdıklarına göre, acil bir durum söz konusudur. Ya bir kaza, ya aniden patlayan bir apandisit, ya kalp krizi, ya beyin kanaması, ya da bir intihar vakası vardır. Gider ve gerekeni yapar. Ama şimdi yine hiç tereddütsüz kalkıp gidecek mi, yoksa ani gelişen bir ölümle burun buruna gelmekten, hastanede toplanan kalabalıktan çekinecek mi? Elinden geleni yapsa da ölümün acısı ve öfkesinin kendisine yönelme ihtimali onu endişelendirecek mi? Bütün bunlardan korkarsa ne yapacak?

DÜŞÜNMENİN ZAMANI GELDİ

KORKMAKTA haksız mı? Siz doktor olsanız, ne yapardınız?

Haberin Devamı

Ben, bunca yıllık meslek hayatımda, hiçbir doktor arkadaşımın acil durumlara müdahale etmekte tereddüt ettiğini hiç görmedim. Ama bunun aksini çok gördüm. Hiç de mecbur olmadığı halde birbirlerine destek olmak, hastayı kurtarabilmek için hep beraber ölümle savaşmak için koşturan çok doktor gördüm.

Hayat kurtarmaya değil dayak yemeye gittiğini düşünürse o doktor, oraya bu kadar kolay gider mi? Mecbur kalmadıkça bir ilde, bir ilçedeki devlet hastanesinde görev yapmak ister mi? Hele kardiyoloji gibi hayati önem arz eden bir uzmanlığı varsa, bu uzmanlık dalı her yerde ona bütün kapıları açıyorsa, kendini tehlikeye atar mı? Büyük şehirlerdeki özel hastanelerde çalışmak varken halkına hizmet etmek için ülkenin her köşesinde görev yapmaya talip olur mu?

Haberin Devamı

Konuyu doktorlar açısından da ele alıp etraflıca düşünmenin zamanı gelmedi mi?

Bunca yıldır ülkemizde doktorlar hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan mesleği icra ederken, hastalardan teşekkür üstüne teşekkür alırken, ona edilen duaların sıcaklığıyla mesleğine giderek daha çok bağlanırken, ne oldu da bir anda doktorlar hasta yakınlarının hedefi haline geldi?

Doktoru böylesine korkutmanın bedelini sizce kim ödeyecek?

BEDELİNİ BİRLİKTE ÖDEYECEĞİZ


BEN tam 45-50 yıldır bu mesleği icra eden biriyim. Mesleğimi hep çok sevdim ve çok saygı duydum. Bir süredir artık hasta bakmıyorum ama mesleğimi de hastalarımı da özlediğimin farkındaydım. Tıpkı benim gibi mesleğini hayatının anlamı haline getirmiş pek çok doktor tanıyorum. Kendinizi gözü kapalı teslim edebileceğiniz çok meslektaşım var. Şimdi onlar ne düşünüyor, ne hissediyor acaba?

Haberin Devamı

Hele bu son olayla, değerli meslektaşımız kardiyolog Ekrem Karakaya’nın tam da hastanedeki odasında hastalarına bakarken 15 kurşunla katledilmesinden sonra biz doktorlar iç dünyalarımızda neler hissedeceğiz, mesleğimize eskisi gibi tutkuyla bağlanabilecek miyiz?

Bir doktoru mesleğine bu kadar güçlü bağlayan en önemli şey, hastalarından gördüğü sevgidir, saygıdır, duadır, teşekkürdür. Sizin sayenizde, sizin emeklerinizle o hastanın yaşadığını, acılarının dindiğini, güldüğünü görebilmektir.

Doktorlar yaptıkları işe böylesine içten bağlanmadan, sadece işini yapmış olmak için yaparsa, ne olur diye düşünün lütfen ve bu konuyu hep birlikte çok ciddiye alalım.

Çünkü bazıları dövüldü, darp edildi, haklarında davalar açıldı, bazıları da mesleği nedeniyle öldü ya da öldürüldü ama geride kalan meslektaşlarının da kalpleri kırıldı, umutları tükendi, hastalarından korkar oldular. Bu kalp kırıklığını nasıl düzelteceğiz sizce?

BUNU ONARMAK HEPİMİZİN GÖREVİ

Eğer bu son gelen acı haberi de toplum olarak kısa sürede unutur ve kaldığımız yerden hayata devam edersek, bunun bedelini hep birlikte ödeyeceğiz. Çünkü sizler unutsanız da biz doktorların zihinlerine kazındı bunlar. Herkes unutsa da, doktorlara bu yaşananları unutturmak kolay olmayacak gibi geliyor bana. Birkaç söz, atılan birkaç nutuk, yazılan birkaç yazı ve baş sağlığı dilekleriyle bunların üstesinden gelemeyiz. Hem devlet hem bütün halkımız bu konuyu çözebilmenin, doktorlara güven vermenin yollarını aramalıyız. Kırılan kalp doktorun kalbiyse, bunu onarmak hepimizin görevi olmalı.

Yazarın Tüm Yazıları