Arşivden bugüne bakmak

ÜNLÜ kitap dergisi The New York Review of Books, 55’inci yayın yılında arşivinden bazı seçmeler yayımladı.

Haberin Devamı

Yazılar 1990 ile 1993 arasını kapsıyor.

İki yazı ilgimi çekti: birincisi Malcolm’un ‘Gazetecilik Ahlâkı’. 1990 tarihli yazıda yazar, nasıl yazdığını, bir konuya nasıl yaklaştığını, gazetecilik anlayışını işlemiş.

Merakla okuduğum diğer yazı da ünlü yazar Joyce Carol Oates’un ‘En Zalim Spor Boks’ başlıklı makalesi.

Dergiler, gazeteler zaman zaman arşivlerini yayınlamalı. Bunun hem nesnel hem öznel açıdan önemli bir yanına değinelim.

O yayın organının yayın çizgisinin tarihi konusunda belgeleri, yaşayan da o günleri bilmeyen de öğreniyor. Bu işin nesnel yanı.

Gelelim öznel yanına. Kişisel tarihimizi de değerlendirirken daha donanımlı bir tavır alabiliriz.

Yabancı birçok dergide elli yıl, altmış yıl önceki sayfalardan alıntılar yapılıyor.

Önceki yıllarda gazetelerde böyle köşeler vardı. Kısa yoldan toplumsal, siyasal tarihe dair bilgi bulabilirdik.

Şimdi ancak tarih dergilerinde geçmişe dönük bilgileri okuyabiliyoruz.

Nereden nereye geldiğimizi, gelemediğimizi bu sayfalardan öğreniyoruz. İçinde başka alanlara dair bilgi de yer alıyor.

Hayatımızın seyrini bunlardan öğrenebiliyoruz.

BENİM önerdiğim köşe başta gazetelerde olacak. Siyasal ve toplumsal bir konunun güncelliği ile yetinirsek onun geçmişini, temelden bu güne gelen eksikliklerini algılayamıyoruz.

Geçenlerde aramızdan ayrılan Mahmut Makal’ın Bizim Köy kitabının ne denli önem taşıdığını ölümü nedeniyle yazılanlardan bir kez daha hatırladık.

Edebiyat tarihinin, sanat tarihinin, bilim tarihinin dönüm noktaları bu küçük ama işlevi büyük köşelerde yer almalı.

Arşiv denince biz kullanılmayan kaynakları anlıyoruz.

Hangi müessesinin arşivi var?

Bazı kütüphanelerde gazeteleri hem kâğıt hem de dijital olarak bulabiliyoruz.

Yıllar önce çıkan birçok dergiyi bulamıyoruz. Üstelik inceleme, araştırma yapanlardan bazıları kendilerine lâzım olan sayfayı koparıp alıyorlar; bunlara tanık olduk.

Yazar evleri edebiyat müzesi olmadığı için de bir arşiv oluşturulmuş değil.

Eğer bir sanatçının kendisi ya da ailesi arşiv yapmamışsa hayatına dair tek bir belge bulamazsınız.

Gerek Ercüment Behzat Lav gerek Celâl Sılay kitaplarını hazırlarken bu eksikliğimizi fazlasıyla yaşadım.

Dijital çalışmalar bir ölçüde buna çare oldu ama o kadar yavaş ilerliyor ki tamamına ermek için uzun süre beklemek gerekiyor.

YAŞADIĞIMIZ ülkenin siyasal, toplumsal tarihini bilmeden kendimizle de yüzleşemeyiz.

Yazarın Tüm Yazıları