Ara Güler albümü tam 65 kilogram

PAZARTESİ günü Zekâi Demir gazeteye geldi. Daha önce Ara Güler’in albümünde yer alan yazımı imzalamamı istemişti.

Haberin Devamı

Bir de baktım, onunla birlikte, sırtında koca bir yük taşıyan arkadaşı da geldi.

O çalışmayı görmemiştim. Masama konulduğunda şaşırmıştım.

Ara Güler o albüme girecek yazıyı ve fotoğrafları seçmiş. Fineart’ın kullanıldığı albümü yapan Diagonal.

Albümün giriş yazısı benim, içinde imzalı başka yazı yok. Benim yazımın altına elyazısıyla tek cümle yazmamı ve imzalamamı istediler, onu Ara’yı anarak yazdım.

Albümün ebadı 80x80, sayfaları açıldığında 80x160 oluyor.

55 sayfa 110 yapraktan oluşan albümde 50 tane İstanbul fotoğrafı var.

Fotoğraflar zedelenmesin diye hepsi de laminasyonla kaplanmış.

Kitabı görebilmek için özel yapılmış kiraz ağacından bir rahlesi var.

Böyle bir albüm herhalde Ara Güler Müzesi’ne konulacak.

Tuhaf’ın kasım sayısının kapağı Ara Güler.

*

Haberin Devamı

ONDAN bir alıntı, yaşam felsefesini özetliyor:

“Para mühim bir şey değildir. Akıl olmazsa para neye yarar.

Babamın koskoca ecza şirketi vardı. Tek çocuğu da bendim. Kasada oturup parayı kırabilirdim. 2 milyon doların olsa ne olur, olmasa ne olur.”

Bu yazıyı fotoğrafını çektiği yazar arkadaşlarına anlatıyor:

Kimler?

- Nâzım Hikmet

- Edip Cansever

- Aziz Nesin

- Orhan Veli

- Yaşar Kemal

Bu yazarların hepsiyle dosttu, kitaplarını okumuştu.

Gerçekten de para konusunda öyle davranırdı.

‘Ara Güler’i nasıl bilirdiniz’ sorusunu Ferhan Şensoy şöyle yanıtlıyor:

“Oyuna geldi fotoğrafları beğenmedi, gelip çekeceğim dedi.

Ertesi hafta çekim için oyuna yeniden geldi. Birkaç gün sonra da çektiklerini basıp getirdi. Fotoğraflar o kadar çarpıcı ve mükemmellerdi ki, derhal vitrindeki fotoğraflarla yer değiştirdiler. Çok teşekkür ettim, ‘Borcumuz nedir Ara Abi?’ dedim. Gülümseyerek sırtımı sıvazladı, ‘Tiyatrocudan para alınmaz’ dedi.”

Genç bir fotoğrafçı bir gün bana ne dedi biliyor musunuz?

“Ara Usta, hepsi arkadaşı olduğu için, çektiği sanatçılardan, yazarlardan para almaz. Biz de bu alışkanlığı sürdürmek zorunda kaldık.”

Her zaman yinelerim, birçok yazarın, sanatçının fotoğrafını çekmiştir, hâlâ onlar kullanılır.

Hürriyet Gösteri’nin fotoğraf danışmanıydı, bizi görmek için bir sebep bulurdu, teliflerimi almaya geliyorum derdi. Geldikten sonra, muhabbet koyulaşır, bari gidip muhasebecime uğrayayım derdi.

Haberin Devamı

SERGİYİ GEZİN

BOMONTİADA’daki sergiyi kapanmadan gezin.

‘Islık Çalan Adam’ adı verilen sergiyi gezerken kapsamlı kataloğu da edinmeye bakın.

Kataloğun adı nerden geliyor? Kitabın iç kapağını okuyun.

“Merhaba. Ben uzun boylu denizci.

Tanıdığınız uzun boylu denizci. Doğuştan Hint-Avrupalı, Ari veya Sami ırklarına mensubum. Sarışınım, Beyazım, Habeşim, karayım. Grönland, Kap, Addis Ababa, Bombay, Sulukule, Sydney, Leningrad, New York, Kanada veya Nagazaki’de doğdum. Adım Petrof, Ferdinand, Mişel, Fernando, Sotiri, Haçadur veya Mehmet. On altı, yirmi yedi, otuz beş veya altmış yedi yaşındayım. Doğmuş olmam yeterli. Mutlaka bana rastlamışsınızdır. Ben geceleri ıslık çalarak sokakları dolaşan adamım.”

*

Haberin Devamı

ONU sevgiyle, özlemle anıyorum.   

 

Yazarın Tüm Yazıları