Bugün Bodrum yarın başka bir yer

 
Dünyaca ünlü sahil kasabalarımız, ilçelerimiz, merkezlerimiz var.
Bodrum, Çeşme, Alanya onlardan biri...
Marmaris’i, Kemer’i, Kuşadası’nı da ekleyebilirim.
Yurtdışına çıktığınızda İstanbul’u biliyorlar da; ardından Bodrum’u söylüyorlar örneğin...
Ya da Antalya’yı...
Turizmimiz için bilinirlilik elbette çok büyük avantaj...
Son yıllarda aynı yorumları Çeşme ve Alaçatı için de duyuyorum.

***

İyi de; bu dünyaca ünlü tatil merkezlerimizin altyapıları yeterli mi?
Kış nüfusları 50, 100 binlere düşen bu yerler yazın nasıl oluyor da 1 milyondan fazla kişiyi ağırlayabiliyorlar?
Yıllardır bu soruyu soruyor ve kendi tezimi savunuyorum.
Diyorum ki...
Türkiye için altın değerinde, turizmimiz için vazgeçilmez olan bu ilçelerin yönetimi, bütçeleri, altyapıları farklı olmalı.
Ve hatta özel yasalarla korunmalı...
Aksi halde buralarda belediye başkanlığı yapmak giderek zorlaşacak.
Bütçeniz de, devletin size verdiği olanaklar da kış nüfusuna göre ayarlanıyor.
Ve bu bütçeyle ancak çöpü toplayabiliyor, birkaç park yapabiliyor ve çalışan maaşlarını ödeyebiliyorsunuz.
Peki diğer hizmetler?
Bana göre yapılabildiği kadar yapılıyor.

***

Bodrum’daki sel felaketini gördünüz.
Bugün Bodrum yarın başka bir yerde de aynı görüntüler olabilir.
1 milyonluk altyapı gerekirken, 50 binlik yapabiliyorsunuz.
O yüzden turizm merkezlerimiz farklı bir bütçeyle ve yöntemle yönetilmeli...

Kocaoğlu’nun mesajı

İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na AK Parti’nin adayı Nihat Zeybekci’yi sormuşlar.
Şöyle cevap vermiş.
“Ben CHP’nin 30 ilçeyi alması için, iki ay önce aday olmayacağımı açıkladığım günden itibaren çalışıyorum. Ve başaracağım. Başkasını bilmem...”
Şu gösteriyor ki; Kocaoğlu aday olmamasına rağmen sahada olacak.
Yani bir anlamda gösterilecek başkan adayıyla kampanyayı birlikte sürdürecek.
Bunun altında şöyle de bir mesaj var.
“Genel Merkez benim de arkasında durabileceğim, destekleyebileceğim bir isimle yola devam etsin...”
Genel algı da bu yönde...

Zeybekci’nin mesajı

AK Parti’nin İzmir Büyükşehir adayı Nihat Zeybekci kendisini karşılayan kalabalık bir topluluğa ilk önce şöyle hitap etti.
“Hep beraber 31 Mart günü ak hizmet bayrağını büyükşehir ve ilçe belediyelerine asmaya var mıyız? İzmir’de hep beraber ‘Ya Allah bismillah’ı çok büyük bir alanda diyeceğiz, bunu saymıyoruz. Bilin ki bu kardeşiniz can feda durumda. 31 Mart günü şu Kordon’da diz kıra kıra bir zeybek oynamaya var mıyız? Bunu öncelikle gönülleri fethederek yapacağız...”
Ve ekliyor.
“İnanmasak İzmir’e gelmezdik...”
Siyaset bir iddia işidir.
Elbette sonuç sandıktan çıkar...
Ama ben İzmir’de her zaman olduğu gibi centilmence ve Türkiye’ye örnek olacak bir seçim süreci yaşayacağımızı düşünüyorum.

Türkiye’nin en önemli
meselelerinden şiddet

GÜN boyunca, işimiz gereği dakika dakika haberleri izliyoruz. Yeni gelişmeler bir diğerini arkaya itiyor, kısa bir süre sonra bir başka haberle manşetteki haber çoğu zaman çok altlara iniyor. Dün yine baktım.
Haberlerin çoğu şiddet, kavga, tartışma...
Biri sevgilisini sokakta herkesin ortasında dövüyor, insanlar seyirci...
Bir diğerinde göz göre göre gelen kazalar... İnsanın içi acıyor.
Bir başkası üç ve beş yaşlarındaki çocukları yaramazlık yaptıkları için kollarından asmış. Ebeveyne değil de o çocukların geleceği için kaygı duyuyorum.
Devam etmeyim.
Benzer olaylar günün sonunda iyice içimi kararttı.
Niye böyleyiz.
Neden şiddet artıyor.
Türkiye’nin büyük meselelerinden biri de budur.