Ben İzmir’im, sen İzmirli

İZMİR deyince aklına gelen üç şeyi say deseler sana... Derhal ve hiç düşünmeden...

Haberin Devamı

 

Nasıl anlatırsın beni?
Madem ben İzmir’im.
Sen ise İzmirli...
Kültür, tarih, deniz mi dersin?
Yoksa, kumru ve gevreği atlayıp, önce kızlardan mı bahsedersin?
Kızlarımız özgür, cesur, güzel de erkeklerimiz nasıl acaba?
Bu soruya da kafa yordun mutlaka...
Sen de biliyorsun ben de bütün bunları... Memleketimin dört bir köşesinde bu özelliklerimi duymayan kalmadı...
Gel o zaman; madem cepte, şimdilik geçelim bunları...
***
Annen Balkanlar belki Karadeniz’den geldi. Deden levanten, komşun Rum, anneannen Ödemiş’tendi.
Mesela sen... Gözlerini dünyaya, ilk kez Karşıyaka’da mı açmıştın Aysel?
Yoksa burada doğmamıştın da ilk adımlarını mı sokaklarımda atmıştın?
Ah bak... Seni hatırlıyorum Memet... Üniversite okumak için geldiğin o ilk günü... Ürkektin ve biraz da utangaç.
Kiminiz hep benimleydi, kiminiz alın terini akıtmak ya da emeklilikte yaşamak için beni seçti. Kiminiz eğitim, kiminiz aşk için geldi.
Hey İzmirli...
Rengarenk senin de saçların, tıpkı benimki gibi...
Yeryüzünün bütün meyveleri ve seslerini içeren soyağacına, sığdırdın koca bir tarih ve bütün kültürleri.
Birlikte ürettik, harmanladık, pişirdik yemeklerimizi.
***
Ben Batı’nın en doğusu, Doğu’nun da en batısıyım.
Kendi gibi olmak isteyenlerin,
Kendi gibi yaşamak isteyenlerin...
Özgürlüğü sevenlerin limanıyım...
***
Hani bazen de sen gidiyorsun ya....
İş, aşk, mecburiyet ya da sırf macera olsun diye uzaklara...
Ama soluklanmak için mutlaka dönüyorsun bana...
Tarayıp, okşuyorum yıpranmış saçlarını... Sunuyorum sana huzurlu, durgun sularımı...
Lafı mı olur? Rica ederim...
Ben senin evinim...
Gittiğinde özlediğin, hep dönmek istediğin.
Gökyüzüm çatın, ayağını bastığın yer toprağım.
***
Ben, Türkiye’yim. Akdeniz’im. Bir dünya şehriyim.
Ben İzmir’im.
Sen İzmirli.
Ve biliyor musun? En güzel biz, anlarız, sevip, kollarız birbirimizi...
O zaman lütfen söz ver bana. Bizi hep daha güzel günlere taşıyacağına...
Yaralarımı saracağına, sırtımı çirkin binalarla doldurmayacağına, çöplerini üzerime boşaltmayacağına, yeşil saçlarımı yolmayacağına, damarlarımı tıkayıp, delik deşik etmeyeceğine, atıklarınla kanımı kirletip, oksijenimi bitirmeyeceğine...
Söz ver.
Ver ki, çocuklar ve martılar, kediler ve yaşlılar hep mutlu mutlu yaşasınlar.
Ve gençler, umudu gözlerine hapsetsinler.

Yazarın Tüm Yazıları