Leylaklar açtı gördünüz mü?

“Ruhunu yitirmiş bu çağın vebası; düşünememek değil hissedememektir.” (Dostoyevski)

Haberin Devamı

Duygu veya his… Her insanda var olduğunu biliyoruz… Düzelteyim, her insanda var olması gerektiğine inanıyoruz diyelim. Duygunun, internette ulaştığım bilimsel tanımını olduğu gibi kesip yapıştırıyorum... Şöyle diyor; “Duygu, bireyin ruh hâlinde biyokimyasal ve çevresel tesirlerle etkileşiminden doğan kompleks psikofizyolojik bir değişimdir. Kişiye özgü sağlık duyusunu belirleyen temel faktör olup, insanın günlük yaşamında merkezi bir rol oynar. Bu yüzden pek çok bilim dalı ve sanat biçimi tarafından araştırılmıştır.” Acıkmak, sahip olmak, yorulmak, uyumak, tuvalet ihtiyacı, korku vb. temel birkaç duygu haricindeki başka başka insani duygulardan bihaber o kadar çok insan var ki… Aslında insanı insan yapan, geliştiren, duyarlılık, farkındalık, gönül gözünün açılması gibi hislerin çeşitlenmesine yardımcı milyonlarca belki de milyarlarca farklı duygu olması mümkün… En az konuştuğumuz dilin veya dillerin sözlüğünde bulunan kelime sayısı kadar olması muhtemel duygu varyasyonlarının ne kadarını bilebiliriz ki? Kelimelerin anlamlarını değiştiren farklı durumların olması gibi, dozunu belirten yani ‘Az acı, çok sevgi, yarım akıl’ benzeri ön tarifler konduğunda sonsuz sayıda duyguya ulaşabiliyoruz… Mükemmel ve kontrol edilmesi neredeyse imkânsız bir zihin yapımızın olması, bizi yaşadığımız dünyadaki canlıların arasında en tehlikeli, en güvenilmez, en barbar canlı haline getirebildiği gibi en merhametli, en barışçıl, en sevecen canlı da yapabiliyor. Görmekle alakalı yaratıcılığımız ve görememenin ahmaklığının sınırsızlığı ile doğru orantılı duygu çeşitliliğimiz olmalı... ‘Leylaklar açtı gördünüz mü, çok güzel kokuyorlar… Hissettiniz mi?

Haberin Devamı

 Leylaklar açtı gördünüz mü

BİR DENİZKESTANESİNİN ANILARI… ‘MELİKE ABASIYANIK KURTİÇ’

Ankara’da gerçekleşen seçkin sergi ve etkinliklerde imzası bulunan Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nde yine şahane bir sergi başlıyor. 19 Nisan 2024 Cuma günü kapılarını açacak, 1 Eylül 2024 tarihine kadar devam edecek olan ve küratörlüğünü ‘Deniz Artun’un yaptığı ‘Bir Denizkestanesinin Anıları’ isimli serginin manifestosunda yazan cümleyi aynen aktarıyorum. “Abasıyanık sanatının omuriliğini oluşturan tohum seramikleri, denizkestaneleri, yosun perdeleri, pirinç kâğıtları ve gel-git fotoğrafları ayrı ayrı tüm özgün ve karmaşık doğaları içinde sergiliyor. Aynı zamanda sergi, bu birbirinden farklı üretimler arasındaki olağanüstü tutarlılığın, sonsuz ve girift tüm ilişkilerin hissedilebilmesini sağlıyor.” Yeniden doğmak gibi bir şey işte… Farklı duyguları deneyimleyeceksiniz… Belki de hayatı yeniden sorgulamaya başlayacağınız bir bakış açısına kavuşmanızı sağlayacak bir sanatçıyla tanışmaya gidin…

Haberin Devamı

Leylaklar açtı gördünüz mü

HÜLYA, MUAMMER, ‘MEZZRA’

Koru Mahallesi 2578. Sokak’taki çarşıda eski arkadaşım Muammer ve eşi Hülya’nın Mezzra isminde bir doğal bakkalı var. Yolum oralara düştükçe uğruyorum. Her gittiğimde gelen müşterilerin genelde bir avokado muhabbeti çevirdiklerine şahit oluyorum… ‘Geldi, kalmadı, bitti, ne zaman gelir, sizinki gibi lezzetlisi yok’ şeklindeki... Diyalogları sordum, Muammer öncelikle, Datça’dan gelen acı badem aromalı buz gibi ‘Datça Gazozu’nu (gazoz nefis) açıp önüme koyduktan sonra işin aslını anlatmaya başladı. Avokadolar, Mersin, Erdemli, Tömük Köyü’ndeki bir aile işletmesi olan yerel bir bahçeden geliyormuş. “Ankara‘da bir tek bizde var o yüzden gelir gelmez tükeniyor” dedi. Mayıs sonu itibarıyla bitecek olan avokado hasadının son günlerine yaklaştığımızdan olsa gerek herkes Mezzra’daki avokadoların peşinde. Bu durum ilgimi çekti hem meyvenin tadına baktım hem de bilgilerimi tazeledim.

Haberin Devamı

Leylaklar açtı gördünüz mü

TİMSAH ARMUDU ‘AVOKADO’

Avokadonun Meksikalı tropik bir meyve olduğunu lezzetine düşkün olanlar biliyorlar… Ben çok fazla düşkün olmasam da tohumunun Aztekler’den bu yana bilinen ve ‘Bereket meyvesi’ de denilen faydalı bir yiyecek olduğunu merak edip öğrenmiştim. Muz, kivi, incir, kaysı, domates gibi ‘klimakterik’ yani dalında büyüyüp koparıldıktan sonra olgunlaşmasını tamamlayan bir bitki çeşidi olması keyifli. Zira lezzetinin kıvamını belirlemeyi size bırakıyor. Meksikalı yerliler armuda benzerliğinden olsa gerek ‘Timsah armudu’ ismini yakıştırmışlar. Çinliler ve Hintliler ‘Tereyağı meyvesi’ derken sürülebilir ve yağlı olan etli yapısından etkilenmiş olma ihtimalleri yüksek. Ülkemizde eylül ve haziran ayları arasında dönemsel olarak farklı çeşitleri hasat edilen avokadonun iklimsel dayanıklılığına bağlı olarak isimleri ve şekilleri değişen cinsleri arasında çok fazla lezzet farkı yok ancak kışın yetişen cinsler daha yağlı olabiliyor. Avokado, domates, soğan, acı biber, sarımsak, kişniş kullanılarak yapılan ‘Guacamole mezesi’ efsanedir.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları