Gökkuşağı

“Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin...” (José Saramago)

Haberin Devamı

İnce taneli yağmurun serinliği gün ışığıyla renkleniyor, parkı çevreleyen ve neredeyse bulutlara değen çatılarının arasından süzülen gökkuşağı, binaların kasvetine meydan okuyor. Şehrin iç karartan ruhsuzluğuna inat, kısa süreliğine de olsa doğanın merhametiyle her şeyin güzel görünmesini sağlıyordu. Şehrin büyüklüğünde yeşil bir leke gibi duran havuzlu park, küçük olmasına rağmen içinde yükselen devasa kavak ve çınar ağaçlarının heybeti, şehrin ürkütücü büyüklüğünü gölgede bırakacak bir karşı koyuşla parkta eğleşen canlılara güven veriyordu. Serçelerin, kumrularla altlı üstlü dallara tünemesi ağaçların güvenilirliğini pekiştirirken, ıslanmamak için gölgesine sığınan insanları yağmurdan koruyor ancak ruhlarındaki huzursuzluğu gidermekte zorlanıyordu. Herkesin kafasında aynı güzellikler niye yok, neden olmaz ki? Bedenlerimiz aynı ama zihnimiz ve içindekiler birbirini tutmuyor... Oysa ben içimde tam olarak anlamlandıramadığım bir sevinçle girmiştim parkta gördüğüm resmin içine. İnsanların karamsarlığını da görmüştüm ama kapılmadım. Gökkuşağı ve çiseleyen yağmurun cazibesi iyi gelmişti belki de... İnsanların somurtkan ve anlamsız suratlarını doğaya yakıştıramadığım için de olabilirdi kapılmayışım. Bir inat, karşı duruş... Ve hatta insanları uyarıcı bir tavırla içimdeki belli belirsiz sevinç zerreciğini yansıtma hevesi diyebilirim. Umurlarında olmadı... Sanki içlerindeki derinlere çekilmişlerdi insanlar... Yoksa... Ruhları çekip gitmişti de farkında değiller miydi?

Haberin Devamı

‘DÜŞÜNCE PRATİĞİ’

Gökkuşağı

Haziran ayı, mevsimi olmamasına rağmen yağmurun yoğun yağdığı bir ay olurken, aslında bir nevi uyarıda da bulunuyordu. Uyarı şuydu: Kafanıza yerleştirdiğiniz klişelerden kurtulun! İnsan yaratıcılığı klişelerle çevrelenen çitlerin arkasına sıkıştığında, boğuluyor... Sınır koyduğunuz zihniniz, düşünce pratiğinden uzaklaştıkça ruh kayboluyor ve haliyle sanattan da uzaklaşıyor. Evet... Haziran ayı beklenmedik biçimde yağmurluydu ancak sanat etkinlikleri ‘Gökkuşağı’ gibiydi ve yağmura çok yakışıyordu... Yer yine Farabi Sokak ve ‘Tosca Sanat Galerisi.’ Serginin adı ‘Düşünce Pratiği’. Katılımcı genç sanatçılar Aleyna Zülal Cevher, Melih Uçmaz, Gülşah Sözbir, Büşra Göçer, Fatmanur Bostancı, Furkan Cin, Zübeyde Koçak, Onur Yakut, Civan Atik, Esin Arslan, Yasir Yurtoğlu, Yağmur Candar, Yakup İskender, Pervin Hozatlıoğlu, Derya Akbay, Elif Atılır, Özlem Akpınar. Serginin küratörü Zuhal Baysar’ın, sergi metnindeki şu cümlesi ilgimi çekti; “Sanatsal yaratım süreci eser ortaya çıkana kadar bir sanatçının yıkma, bozma, inşa etme, tartışma hallerini; korku, coşku, huzur, öfke gibi çeşitli duygu durumlarını ve mücadelesini yansıtan bir savaş alanıdır.” Fikrin, biçim almış halini gözlerinizle görmek için ‘Tosca’ya uğrayın.

Haberin Devamı

YEMEK SANATÇISI ‘NİLAY LALE’

Gökkuşağı

Sanat ve sanatın insana etkisini anlatan bir girişle başladık. Yemeğin ve yemek pişirmenin de aslında ‘Beş duyunun sanatı’ olduğunun yeniden altını çizmem gerek. Saf ve temiz olmayan ruhlar ağır olur, genzi de damağı da yakar, bedene yayılamaz. Yemek pişirenin öncelikle saf, temiz ve yaratıcı bir ruhu olmalı ki; bedeninin her hücresine sirayet edebilsin. Parmaklarına yansıyan ruhun saflığıyla dokunduğu her şeyin duygu kazanıp sanata dönüştüğünü damağınıza bıraktığı hazzı duyumsadığınızda anlıyorsunuz. Gözlerinizi yumuyor ve o saflığa kapılıyorsunuz. Şef Nilay Lale’yle ilk tanıştığımda tattırdığı yemekten sonraki hislerimden unutamadıklarımı yazdım. 2019 yılında Ankara’da bana göre bitmemesi ve ısrarla sürdürülmesi gereken şahane bir fikir; dünyaca ünlü şeflerin reçetelerinin kavanozlara sığdırılması sanatı ‘Chefs and Jars’ projesini yönetiyordu Nilay Lale. İlmek ilmek yiyecekle işleyerek cımbızla doldurduğu kavanozları sorduğumda “Keyif ve macera dolu” demişti... Sanatına ve yaydığı şahane enerjiye hayranlığım taaa o zamandan. Sevgili Nilay’ın benim için gurur verici bir başka tarafı da Ankaralı olması.

Haberin Devamı

BODRUM ‘TUZZ RESTORAN’

Gökkuşağı

Bodrum Ortakent-Yahşi Yalı’daki ‘Khai Otel’in Executive Chef yani Türkçe’sini yazarsam ‘Aşçı Başı’sı ‘Nilay Lale’, otelin iskelesinde şahane enerjisiyle yaratıcısı olduğu ‘Tuzz Restoran’a gidenlerin öncelikle, sevgili Nilay’ın yarattığı şahane havadan etkilendiklerini duyuyorum. Sevgili Nilay’ın saflık ve doğallıkla biriktirdiği deneyimlerini sergilediği menüdeki yorumlarına bayılacağınızı garanti ederim. Enginarın bütün ve yapraklarıyla pişirildiği ve içeriğinde Uzak Doğu havası veren tempura kırıntıları ile zenginleşen ‘Sarımsaklı limonlu enginar’ deneyin. Firik lapası ile servis edilen ‘Közde Bebek kalamar’, yenilebilir çiçeklerle süslenen ve kuzu eti yememe takıntınızı bitirecek cinsten bir lezzet ‘Kiraz ağacı ile tütsülenmiş kuzu tartar’ ile Tuzz Restoran farkını anlayacaksınız. Finalde yiyeceğiniz ‘Antep fıstıklı güllü baklava’ ile Nilay Lale hayranlığınız katlanacak. Bayramda Bodrum’daysanız, Ortakent-Yahşi Yalı’ya mutlaka gidin ‘Tuzz’u çok seveceksiniz.

 

Yazarın Tüm Yazıları