Durun etmeyin, siz kardeşsiniz!

15 Kasım 2016 tarihinde, bu sayfalarda ‘Durun gitmeyin! Siz kardeşsiniz!’ adlı bir yazı yazmıştım.

Haberin Devamı

Sevgili Cem Boyner’in yazıyı paylaşmasıyla, bir anda WhatsApp gruplarının gözbebeği olmuştu. O kadar çok ‘memleketten gitme’ planı yapan dostla ve arkadaşla karşılaşmıştım ki, o yazıyı yazma ihtiyacı hissetmiştim.

 

 

*

 

Umutsuzluğa kapılıp ‘gitme planları’ yapanlara sesleniyordu.

 

Ekonomik beklentileri karşılanmayan ve çok çalışan kesimi, önünü göremeyen ticaret erbaplarını, içeride ve dışarıda yaşanan gerginliklerden yorulan; dolarla, avroyla, pahalılıkla mücadeleden yılan, çocuklarını kolejlerde okutmaya çalışan, kredi kartlarına bağımlı, banka kredilerine boğulmuş, yirmişer yıllık mortgage’lara yükümlü, iyi eğitimli insanları hedef alıyordu.

 

Haberin Devamı

‘Bir yerlere gideceksen git ama ülkeni terk etme!’ diyordu özet olarak.

 

‘Memleketin içinde debeleneceksen, git. Şehirden sıkıldıysan, trafikteki kornalar ruhunda çalıyorsa, asansördeki selamsız adam yüzüne bön bön bakıyorsa, damızlık bir tip omuz atıp geçiyorsa sokakta, masandaki dosyalar çalıştığın plazanın maketi gibi yükseliyorsa önünde, yürüyen bantta gibi hissediyorsan hayatta kendini, git...

 

Küçük bir kasabaya git ama...

 

Oraya yerleş, küçül. Kalabalıktan uzaklaş, ruhunu temizle.

 

Ama sıkılırsan, gel...

 

Gitmeyin güzel insanlar, biz kardeşiz. Gittiniz mi birbirimizi özleriz. Yılda bir gelinen tatille falan da geçmez hasretimiz’ demekteydi.

 

*

 

Bu seçim öncesi ve sonrası, ta bir buçuk yıl önce yazdığım bu yazının bazı gruplarda hala paylaşıldığını görmek bir taraftan beni sevindirirken, bir taraftan da düşündürdü, yalan yok...

 

*

 

Haberin Devamı

Ne gitmesi arkadaşlar? Nereye gitmek?

 

Seçim sonucunu mu beğenmediniz?

 

Olabilir.

 

Bunun adı demokrasi. Çoğunluğun düşüncesi!

 

*

 

Bilenler bilir, ünlü psikiyatr Kübler-Ross’un modeline göre kayıp ve yas beş aşamada yaşanır.

 

İnkar, öfke, iç pazarlık, depresyon ve kabullenme.

 

‘Efendim şu kadar oy vardı, bu kadar dendi, sonrası şey oldu, saat bilmem kaçta açıklama yapacaktı, yapmadı’ şeklinde düşünüyorsanız, bunu her yerde dillendirmeye çalışıyor ve muhatabınız ‘Ortada olan biten bir şey yok!’ demesine rağmen komplo teorileri içinde yüzüyorsanız, henüz inkar aşamasındasınız.

 

Sizin gibi düşünmeyenleri aşağılıyor, küçük görüyor ve suçluyorsanız, ‘Bu ülkede yaşanmaz kardeşim!’ hissiyatındaysanız; öfke kısmındasınız işin.

 

Haberin Devamı

‘Aslında MHP olmayaydı şöyle olurdu, İyi Parti şunu yapsaydı böyle olurdu, aslında var ya mecliste koltuklar şu şekilde dağıldı’ kafasına geçtiyseniz; iç pazarlığınız başlamış demektir.

 

Kafanın içindeki pazarlıklar her zaman iyi sonuç vermeyebilir tabi ki. Çaresiz hissediyor, gitmek istiyor ve gidemiyor, kalmak istiyor ama hiç bir şeyi değiştiremiyor hissiyatı ise yaşadıklarınız; bu, kaybetme evrelerinin depresyon kısmı.

 

Bir de kabullenme aşaması var.

 

Kabullenme ama nasıl? Adı demokrasi bunun! Memleketi yönetmekle ilgilenenler seçimlere girerler, kazanırlar veya kaybederler. Süreç budur. Kazananlar sevinir, kaybedenler üzülür. İster sevin, ister üzül, süreç devam eder.

 

*

 

Haberin Devamı

Politikacılar dünyanın her yerinde aşağı yukarı aynıdır. İşlerinin gereğini yaparlar. O günün ihtiyacı olarak; gerek duyarlarsa safları sıklaştırırlar, rakip yaratıp psikolojik saldırılar düzenlerler, taraftarlarını netleştirmek için sertleşirler. Ama halklar politikacılardan da, uygulanan politikalardan da farklıdır, farklı olmalıdır.

 

*

 

Misal, hiç Yunanistan’a gittiniz mi? Hani politik olarak hep ‘düşman’ kategorisine en yakın pozisyonda duran Yunanistan’a?

 

‘Ben Türküm’ deyince sarılır Yunanlılar Türklere, biliyor musunuz? Hem de istisnasız. Ortak duygulardan, ortak sevgilerden, ortak yemeklerden bahsederler.

 

‘Politikacılar farklı, biz farklıyız’ derler. Giden, gören bilir! Geçmişte baş düşman olsak da, bugün iki devletin çıkarları uyuşmasa da, birbirini ilk kez gören iki farklı milletten, iki insanın birbirine sevgiyle sarılmasını başka ne izah edebilir?

 

Haberin Devamı

Politika başka, insani duygular başkadır çünkü...

 

Ya da, hiç memleketimize gelen bir turiste, sırf ülkesini sevmediğiniz için kötü davrandığınız oldu mu? Olamaz.

 

Yapmayız biz de!

 

Hangi milletten olursa olsun, önce insandır karşımızdaki, bizim için de...

 

*

 

Biz nasıl insanlarız biliyor musunuz?

 

Birebir tanıdığını çok çabuk seven insanlarız. Birebir tanıdığının, hatta anlık karşılaştığının politik görüşünü sormayız. İhtiyacı varsa hemen elimizi uzatırız.

 

Gülmeyi, güldürmeyi severiz. Hiç tanımadığımız bir insana gönülden yardım edenlerdeniz. Yakınımızdaki birinin acısından etkileniriz, hayatımız pahasına derdine düşeriz...

 

*

 

Ameliyat olmak zorunda olan ama ailesinin bunu karşılayamadığı bir bebişin çığlığını duyarız hemen. ‘Kimsin? Baban kim? Annen kim? Hangi partiye oy attılar sizinkiler?’ demeyiz!

 

Küçük bir köpeciğin yaşadığı bir karanlıkta, karanlığın karşısında, anında kenetleniveririz.

 

 

*

 

Seçim bitti, gitti...

 

Kazandığını düşünenler, bir derbi maçının kazananı gibi, kaybettiğini düşünenlerle dalgasını geçecek bir süre...

 

Kaybettiğini düşünenlerse, beş parçalı yas sürecini geçirip kabullenme aşamasına geçecekler.

 

*

 

Önemli olan bundan sonrası...

 

Biz, kardeş olmaya devam edeceğiz!

 

Çalışmaya, üretmeye, sevmeye, sevilmeye, bu bir çok sorunu olan güzel ülkeyi daha güzel bir hale getirmeye devam edeceğiz.

 

*

 

Çünkü etrafı çitle çevrilmiş, içine türlü cins canlı konmuş, sınırları cetvelle çizilmiş bir çiftlik değil burası!

 

Burası her kökenden, her düşünceden, her anlayıştan insanın kardeşçe yaşadığı; sınırları hepimizin dedesinin kanıyla, dantel gibi santim santim çizilmiş bir memleket!

 

*

 

Aynı anadan ve babadan doğma kardeşler bile birbirinin aynı değilken; farklılıklarımızı bilerek, severek, birbirimize anlayış göstererek büyüyeceğiz...

 

Biz kardeşiz; birlikte yaşayacağız, birlikte yaşatacağız!

 

 

*

 

Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam

 

anlatanadam@gmail.com

 

Yazarın Tüm Yazıları