İnce’nin burnunda fondöten mi var?

Muharrem İnce’nin burnuna kafa atıldığına dair bir tevatür çıktı.

Haberin Devamı

Muharrem İnce de bunun üzerine burnunu öne çıkaran bir fotoğrafını sosyal medyada paylaştı.

*

Televizyon programlarına çıkarken yüzümüz parlamasın diye fondöten sürülür. Bu nedenle fondöten denilen olguya aşinayım.

İnce’nin burnunda fondöten mi var

Muharrem İnce’nin fotoğrafını mikroskobik bir incelemeye tabi tutunca... Burun bölgesinde yoğunlaşmış fondöteni fark ettim.

Yoksa tevatürler doğru mu?

Şüphe beynimi kemirdikçe kemirdi.

*

Muharrem İnce’yi severim. Dostumdur. Ama dostluk ayrıdır, gazetecilik ayrıdır.

Ve siyasetçiler şunu asla unutmamalıdır: Gazeteciden dost olmaz.



BİR CHP DELEGESİ, BİR UMUT, BİR HAYAL KIRIKLIĞI

- BİR CHP DELEGESİ: CHP’nin Ankara kongresi... Kürsüde bir CHP delegesi var... Alenen ve resmen kadınları aşağılayan bir sözü kürsüden haykırıyor: “Siyasetin işine, kışın güneşine, kadının işvesine güven olmaz.” İşte bu skandal sözün söylenmesinin ardından ortalık karışıyor.

İnce’nin burnunda fondöten mi var

*

Haberin Devamı

- BİR UMUT: Büyük tepki alıyor bu delege... Hem de çok büyük... CHP’li bir kadın, kürsüye çıkıp bu delegeye haddini bildiriyor. Dinleyiciler ıslıklayarak, yuhalayarak büyük tepki gösteriyorlar. Hatta içlerinden biri adama su şişesi bile fırlatıyor. Kısacası delegeye öyle bir tepki veriliyor ki... Umutlar artıyor.

*

- BİR HAYAL KIRIKLIĞI: CHP delegesi, “Özür diliyorum” dedikten sonra şöyle diyor: “Yahu ne var bunda? Yüz yıldır Anadolu’da söylenen bir söz bu!” Adam, CHP gibi bir partide delegeliğe kadar yükselmiş ama söylediği sözün bir kadın aşağılaması olduğunun farkında bile değil. Hayal kırıklığı, işte burada devreye giriyor!


ATATÜRK’E SALDIRANLAR NEYİ AMAÇLIYOR OLABİLİR?

ÜÇ ihtimal var:

*

- BİR: Millet nezdinde bir nefret objesine dönüşüyor olmaktan gizliden gizliye bayağı bir keyif alıyor olabilirler.

- İKİ: Toplumsal kutuplaşmayı arttırıp ortamı daha da gerginleştirerek gizli bir amaca hizmet ediyor olabilirler.

- ÜÇ: Başka türlü asla gündeme gelmeyeceklerinin farkında olan bir tür “dikkat çekme hastası” olabilirler.

Haberin Devamı


YAZAR EMRAH SERBES HA!

SOLCU gazete, “Yazar Emrah Serbes açık cezaevine nakledildi” diye başlık atmış.

*

Gören duyan da... Üç kişinin ölümüne yol açan kazanın sorumlusundan değil de fikirleri yüzünden gadre uğramış bir aydından söz ediliyor sanacak.

*

Solun aşiretçiliği de hiç çekilmiyor yani.


GÜN İÇİNDE ŞÖYLEYİM

- SABAH UYANINCA: O saatte bülbül gibi şakıyanlara acayip uyuz olup en az üç kahve içmeden tek harf bile çıkaramıyorum.

- ÖĞLEYE DOĞRU: Sürekli Erdoğan’dan, Kılıçdaroğlu’ndan, Akşener’den falan söz ederek aniden politikleşiveriyorum...

- ÖĞLEDEN SONRA: Sarkastik bir eda kaplıyor bünyemi... Laf sokmalar, espriyle karşılık vermeler, alaycılıklar falan...

Haberin Devamı

- AKŞAMÜZERİ: Entel oluyorum birden! Ontolojik, epistemolojik ne kadar analiz varsa patlatıyorum, Heidegger’i dilimden düşürmüyorum.

- AKŞAM SAATLERİ: Tuhaf bir sosyalleşmenin tam göbeğinde yer alıp hatıralarla süslü tatlı sohbetler çıkarıyorum kendimce...

- GECEYE DOĞRU: Hiçbir şey düşünmeden, hiçbir şeyi kafaya takmadan, hiçbir şeyi mesele etmeden... James Bond falan takılıyorum.


TAKSİM MEYDANI İŞTE BÖYLE OLSUN

EKREM İmamoğlu yönetimi...

Taksim Meydanı için bir kentsel tasarım yarışması düzenliyormuş, vatandaş görüşlerini paylaşsın diye tuhaf bir strüktür kurulmuş, adına “kavuşma durağı” denilen bu yapı geçici olarak meydanda kalacakmış, burada sergiler ve etkinlikler de yapılacakmış.

İnce’nin burnunda fondöten mi var

*

Haberin Devamı

Yahu ne gerek var bütün bunlara!

*

Al Taksim Meydanı’nın eski güzel, iç ferahlatan, yeşili bol, insani zamanlarını yansıtan fotoğraflarını...

Yap aynısını...

Strüktür, kavuşma durağı, etkinlik falan...

Valla ruhum daraldı ruhum!


HÜSEYİN GÜLERCE’DEN TOPLUMSAL BİR RİCA

TÜRKİYE sizi FETÖ denilen yapının tam göbeğinde yer alan biri olarak tanıdı Hüseyin Bey. Bir ara “sözcü” olarak bile bilindiniz, şaka değil! Sonra ama çok sonra yolunuzu ayırdınız. İyi de yaptınız. Hem de çok iyi yaptınız. Kutlarım. 15 Temmuz’un hemen ardından bu yapının içyüzüne dair itiraflarda bulunmanız da kıymetli bir hizmet oldu.

İnce’nin burnunda fondöten mi var

*

Fakat Hüseyin Bey, 40 yıl bir fitne ve habaset kapısının tam göbeğinde yer alıp da bu yapının içyüzünü tanıyamamış olmak... Tarihte eşine benzerine rastlanmayacak türden bir aymazlıktır bu. Bu eşsiz aymazlığınız nedeniyle sizin artık âleme nizam vermeye çalışan işlerden uzak durmanız gerekir diye düşünüyorum. Yazıyı çiziyi bırakıp “40 yılda bu adamların içyüzünü ben nasıl oldu da anlayamadım” diye muhasebe yapmak için uzlete mi çekilseniz acaba? Bir insan, böyle bir trajediden ancak böyle bir sonuç çıkarmalıdır bana göre...

*

Haberin Devamı

Birilerini gayet kolay bir şekilde “FETÖ’cü” diye nitelendirmenize ise hiç değinmek istemiyorum Hüseyin Bey... Çünkü işin bu kısmında trajediden ziyade komedi devreye giriyor.



KEMALİSTLER DARBE YAPACAKLARMIŞ

FETÖ’nün gadrine uğramış tanıdığım bildiğim çok yiğit, çok kahraman, çok delikanlı Kemalist asker var.

15 Temmuz’da beylik silahlarını alıp ortaya çıktılar.

*

FETÖ’cülerin ilk yaptığı iş Kemalistleri ordudan uzaklaştırmaktı. Çünkü amaçlarının önündeki en büyük engelin onlardan geleceğini biliyorlardı.

Bunun için “darbecilik” yakıştırmasını ilk onlar yaptı.

*

FETÖ’cüler, “yurtta sulh konseyi” diye kıtır atarak... Yapmaya kalkıştıkları darbeyi “Kemalist darbe” imiş gibi yansıtmaya çalıştılar.

Hiçbir Kemalist, bu kıtırı yemedi.

*

Durum vaziyet buyken...

“Kemalistler darbe yapacak, FETÖ de bu darbeyi destekleyecek” diye sallamak...

Ayıptır, günahtır, vebaldir.

Yazarın Tüm Yazıları