AB'den önce TB'ye girelim

ŞU konuşma geçen hafta AKP’nin önde gelen isimlerinden biriyle aramda geçti.

Konu türban gerginliğinden sonra AKP oylarındaki gerilemeydi.

Bana bu oy kaybının nedenini açıklamaya çalışıyordu.

O değerlendirmesini bitirdikten sonra sözü ben aldım ve şunu söyledim:

"Bence o araştırmada en önemli sonuç, oy oranı değil. Oy oranı bugün böyle yarın başka türlü olabilir. Asıl önemli sonuç, laiklik endişesi ile ilgili oran."

* * *

AG çok ciddi bir araştırma şirketi.

Son seçimlerde AKP’nin alacağı oyu kestiren tek şirket.

Soruyu aynen şöyle sormuş:

"AKP ile ilgili cumhuriyet ve laiklik endişeniz var mı?"

Halkın yüzde 38.3’ü "Evet var" diyor.

Yüzde 11.2’si de "Kısmen var" diyor.

İkisini topladığınız zaman 49.5’i, laik rejimin geleceği ile ilgili endişesi bulunduğunu söylüyor.

"Hayır yok" diyenlerin oranı ise yüzde 41.4.

Endişeli olanların oranı son 1 yılda 10 puan artmış.

Daha ilginç bir sonuç.

Eğitim seviyesi yükseldikçe, "Endişeliyim" diyenlerin oranı yüzde 72’ye çıkıyor.

Bir başka gösterge daha.

Büyük şehirlerde yaşayanların yüzde 60’ı laik rejim konusunda endişe taşıdığını söylüyor.

Bir başka önemli soru daha.

"İktidar partisi kapatma davası devam ederken parti kapatmayı zorlaştıracak anayasa değişikliği yaparsa bunu nasıl karşılarsınız?"

"Yanlıştır yapmamalıdır"
diyenlerin oranı yüzde 52.3.

"Haklıdır yapmalıdır" diyenlerin oranı yüzde 40.7.

Ben bunları anlatırken, konuştuğum AKP’li sözümü kesiyor ve şunu söylüyor:

"Siz yazıyorsunuz, halk da inanıyor."

Cevabım hazır:

"Bir dakika. Şu an Türkiye’de medyanın neredeyse üçte ikisi sizin tarafınızda. Ama halk sizin tarafınızdakilere inanmayıp, bizim yazdıklarımıza inanıyorsa, o da sizin ve yandaş medyanızın sorunu."

* * *

Bu araştırma neyi gösteriyor?

Türkiye ortasından ikiye bölünmüş durumda.

Peki bunun sorumlusu kim?

Araştırmada onun cevabı da var.

Yüzde 42.6 AKP

Yüzde 34.7 CHP

Yüzde 23.6 türbana serbestlik verilmesi.

Türbanı da AKP’nin yarattığı sorun olarak görürsek, AKP’yi sorumlu tutanların oranı yüzde 66.2 oluyor.

Benim bundan çıkardığım sonuç şudur:

Türkiye’nin ikiye bölünmesinin sorumluluğu Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP’nindir.

Dolayısıyla bu bölünmeyi ortadan kaldırma görevi de sadece onlar olmasa da önce onlara aittir.

Bu analizi yaptıktan sonra konuştuğum AKP’liye aynen şunu söyledim:

"Siz son zamanlarda hep Avrupa Birliği’ne girme çabasını hızlandırmaktan söz ediyorsunuz. Buna ben de bütün gönlümle katılıyorum. Ama Avrupa Birliği’ne girmeden, siz bu ülkeyi önce Türkiye Birliği’ne (TB’ye) sokmaya çalışın."

Evet ülkemiz, rejimin geleceği konusunda ikiye bölünmüş durumda.

Olli Rehn, "AKP’nin laikliği yıkma gündemi olmadığını sağır sultan bile duydu" diyor ama belli ki, kulakları işiten Türk halkı bunu duymamış.

Hatta tam aksi şeyler duymuş.

* * *

Gelelim asıl soruya.

Türkiye bu durumdan çıkabilir mi?

Elbette çıkabilir.

Hiç kimsenin kuşkusu olmasın çıkabilir.

Ama bunun için, önce iktidar partisinin çok gerçekçi ve sağlam bir özeleştiri yapması, durumu "kriz" olarak değerlendirip, üzerine gitmesi gerekir.

Bunu da anlatacağım.
Yazarın Tüm Yazıları