30 bin beşinci bölüm

NE diyordu çok ünlü bir arkadaşımız:"Türk devleti 30 bin Kürt’ü öldürdü."

Şimdi ne diyeceğiz?

"30 bin 5’inci Kürt mü?"

Önceki gün yapılan bu katliamı, bilançonun hangi tarafına kaydedeceğiz?

Ama kimin eli, vicdanı böyle bir muhasebeye gider?

Türk olmuş, Kürt olmuş ne fark eder?

Hayata hazırlanan 4 çocuk katledildi.

Katleden kim?

P...K...K...

* * *

Güya hedef oradan geçecek olan askeri araç. Şapkama anlatsın.

Ben bombayı nereye yerleştirmiş ona bakarım.

Yüzlerce çocuğun kurs gördüğü binanın girişine.

Binlerce insanın geçtiği, alışveriş yaptığı yere.

Yani kafaya koymuş.

Üç beş askeri öldüreceğim diye, yüzlerce çocuğu katletmeyi göze almış.

Paramparça olacak çocuk umurunda değil.

Zaten vicdanı çocuk cinayetine şerbetli.

Katillik stajını yıllarca önce köyleri basarak, bebekleri, kadınları el bombalarıyla paramparça ederek yapmış.

Vicdan azabı desen zerresi kalmamış.

Adi, profesyonel bir katil.

Bir çocuk katliamcısı.

Evet şimdi bilanço çıkarırken bu katili nereye koyacağız?

Orada paramparça olan çocukları, üniversiteye gitme hayaliyle kursa devam eden bebeleri hangi haneye yazacağız?

"Türk devleti 30 bin Kürt’ü öldürdü" hanesine mi?

* * *

Şimdi anlıyorum ki PKK denen o "El Kaide bozuntusu", Kandil Dağı’nda çok zayiat vermiş.

Yine aslına rücu ettiğine, bebek katliamcılığına döndüğüne göre, canı fena halde yanmış.

Çocuk kanı içmeye bile amade olduğuna göre, artık gideceği yer kalmamış.

Dağda kandili söndürüldü ya, o da derse giden çocuğun ocağını söndürecek.

Nasıl bir idealdir ki, çocukların kurs gördüğü binanın kapısına kilolarca A-4 koyacak kadar gaddarlaşmış, vahşileşmiş.

Ve bu adama ses çıkaramayan, hatta peşinden giden, sözcülüğünü yapanlar da hálá utanmadan demokratik haklardan söz ediyorlar.

Kuzey Irak’ta yediği dayağın acısını, Diyarbakır’da masum çocuktan çıkarmaya kalkan bir teşkilat, artık kendine ne "Direnişçi", ne "Gerilla", ne "Mücahit" kılıfı uydurabilir.

Artık düpedüz süfli bir terör ve cinayet şebekesidir.

Bir süredir bazı gözlemciler, "PKK, El Kaide’leşme sürecine girebilir" diyordu.

Eğer bu övünülecek bir şeyse buyursun eseriyle övünsün.

Masum çoluk çocuğun parçalanmış cesedi üzerinde övünülecek hangi şerefi buluyorlarsa, o şerefsizlikle yaşasınlar.

Pakistan’da El Kaide bile,"Biz kadın öldürmeyiz" derken, o, çukurun daha da dibine inip bebelerin cesetleri üzerinde zafer işareti yapmaya çalışıyor.

* * *

Diyarbakır’daki bomba bana şunu söylüyor:

PKK artık iflas etme noktasındadır.

Sınırın öte yanında söndürülen kandil, katilleri karanlıkta bırakmıştır.

Diyarbakır’da A-4 fitiliyle yakmaya çalıştığı kandil yanmayacak, çıra gibi yaktıkları çocukların bedenleri onları aydınlatmayacak, tam aksine zifiri karanlıkta bırakacaktır.

Emin olunuz, Türkler ve Kürtler bunun cezasını sandığınızdan çok daha ağır verecektir.

Bu defa PKK’nın sonu geliyor.

Önce 22 Temmuz’da sandıkta dayak yedi.

Kalesi bildiği yerler tek tek düştü.

Sonra Kandil’de iyi bir dayak yedi.

Kimse gelemez sandığı dağ yerle bir edildi, kimse giremez sandığı ini başına geçirildi.

Artık bir dayak da Diyarbakır halkından yiyecek.

Yani binbir emekle büyüttükleri, geleceğe hazırladıkları çocuklarını katlettikleri şehrin insanından.
Yazarın Tüm Yazıları