Başbakan'ın yazmadığım cümlesi

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’la İstanbul Hilton Oteli’nde yaptığım sohbette yazmadığım bir bölüm var.

Sohbet sırasında not almadığım için, o bölümü yazmayı unutmuşum.

Ancak önceki gün atv’de, "Irak’a girmek için asker isterse yetkiyi veririz" sözlerini izlerken, birden aklıma geldi.

Konunun gündeme gelmesi nedeniyle, o bölümün yazılmasının da yararlı olacağını düşündüm.

* * *

Konu cumhurbaşkanlığı ile ilgili bir sorumla açıldı.

"Cumhurbaşkanlığı konusunda, neden siz ve Abdullah Gül dışında bir aday üzerinde uzlaşma yoluna gitmediniz?" diye sordum.

Partinin böyle bir çözümü kabul etmeyeceği endişesi taşıdığını söyledi.

AKP’nin grup bütünlüğü bölündüğü takdirde sorunlar çıkabileceğini belirttikten sonra şu ilginç sözleri söyledi:

"Bakın, 1 Mart tezkeresi tartışılırken parti grubu bölündü ve bir bölümü CHP ile birlikte hareket etti. O nedenle tezkere reddedildi."

Bunun arkasından şu çarpıcı ve iddialı sözü söyledi:

"Bugün bölgede ne çekiyorsak, işte AKP grubunun bölünmesi ve 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi yüzündendir."

Bu görüşe ben de katılıyorum.

O günlerde en az üç defa şu tezi işlemiştim:

"Bugün tezkereyi kabul edip orada var olamazsak, yarın çok daha zor şartlar altında oraya girmek zorunda kalacağız."

Evet bu sözlerim hálá arşivlerde duruyor.

O günlerde yazarların çoğu bu sözlerim yüzünden beni şiddetle eleştiriyordu.

"Oradan gelecek ilk tabutların sorumlusu siz olursunuz" diyecek kadar fanatikleşenler bile vardı.

* * *

Buyurun sonuç ortada.

Türk askeri Irak’a girmedi.

Dolayısıyla oradan gelen tabut yok.

Ama her gün ülkenin her yerinden gencecik insanların tabutları kaldırılıyor.

Şehit annelerinin gözyaşları dinmedi.

Ve o gün tezkereye karşı çıkanların bir bölümü şimdi "Ordu Kuzey Irak’a" diye tempo tutuyor.

Peki oradan tabutlar içinde gelecek genç bedenlerin sorumlusu kim olacak?

Muhalefette olunca iş kolay.

Bugün git dersiniz, yarın "Niye gittiniz" diye hesap sorarsınız.

O yüzden diyorum ki, eğer siyaset dediğimiz şeyin asgari bir ahlakı varsa, 1 Mart günü tezkereye karşı çıkanların hepsinin, bugünkü terör politikalarına koşulsuz destek vermesi gerekir.

Çünkü o tezkereyi reddederken, işin bir gün bu noktaya geleceği açıkça belliydi.

Eğer o günkü karar, bir "mutabakatı" temsil ediyorduysa ve o kararın alınmasında sizin de imzanız, oyunuz varsa, bugünkü sonuçlarına da ortaksınız demektir.

O günlerde Türkiye’nin ABD ile müzakerelerini yürüten Deniz Bölükbaşı, bugün MHP’den milletvekili adayı.

MHP iktidar ortağı olduğu takdirde, önemli görevler de yüklenecek kapasitede, çok iyi bir diplomattır.

Adalet duygusu gelişmiş bir insandır.

O nedenle, ilerde bunları anlatacağını tahmin ediyorum.

* * *

Ben yine düşüncemi yazayım.

Türkiye’nin bugünkü şartlarda Kuzey Irak’a girmesi "tarihi" bir karar olacaktır.

Bu kararı almadan önce çok çok iyi düşünmeliyiz.

Çünkü bu harekátın nerelere kadar gidebileceğini bugünden kestirmek kolay değil.

Türkiye’ye nelere mal olacağını iyi hesaplamak gerekir.

Bugün etrafta "Neye mal olursa olsun girelim" diye dolaşanların, yarın bu kararı alanların karşısına en azılı muhalifler olarak çıkacağından kimse şüphe etmesin.

Sorumsuz insanlar günü yaşar, sorumlular ise yarını düşünür.

O nedenle ben bugün için bir şey söylemiyorum, sadece dünle ilgili düşüncemi tekrarlıyorum.

1 Mart tezkeresinin reddi Türkiye’ye çok pahalıya mal olmuştur...
Yazarın Tüm Yazıları