Şerif Hoca, Kemalist mi oldu

ÜNİVERSİTE yıllarımdan bende en çok iz bırakan hocalarımdan biri Prof. Şerif Mardin’di.

Sadece derslerinin ilginçliği, renkliliği değil, tipi, kıyafetleri, duruşu ile de beni çok etkileyen bir öğretim üyesiydi.

Bazı fanatik çevrelerin, ona "dinci", "gerici" gibi etiketler yapıştırmaya çalışmasını hep hayretle izledim.

Hatta sırf bu yakıştırmalar nedeniyle "Bilimler Akademisi"ne seçilemediği söylenirdi.

Oraya üye bazı arkadaşları, kendisini iki üç defa Akademi’ye aday göstermişler.

Ama hepsinde de reddedilmiş.

Prof. Mardin, "Tıpçı olduğunu sandığım bir grup muhalefet etmiş" diyor.

Ancak benim öğrendiğime göre, "Tıpçılar" değil, bir başka pozitif bilim dalından öğretim üyesinin şiddetli itirazı yüzünden reddedilmiş.

Neyse, akademik dedikoduyu bırakıp çok ilginç bir başka gelişmeye geçelim.

* * *

Mardin’in 1959’dan 2005 yılına kadar yayınladığı 16 makalesi ABD’de Syracuse Üniversitesi Yayınevi tarafından bir araya getirilerek basıldı.

Vatan Gazetesi’nin geçen Pazar ekinde Prof. Mardin’le yapılmış çok ilginç bir mülakat yayınlandı.

Ruşen Çakır’
ın yaptığı mülakatta, dikkatimi çeken bir bölüm vardı.

Mardin, "Siyasi İslam iktidara gelirse, liberal ortamın devam ettirilmesi imkánı oradan kalkabilir" diyor.

İsterseniz mülakatın bu bölümünü aynen aktarayım:

"Birçok insan şunu söylüyor ve ben de tamamen yanlış bulmuyorum. Siyasal İslam, iktidara tam sahip olduğu zaman bayağı ağır şartlar yaratan bir rejim de kurabilir. Onun için tamam, İslam Türkiye’nin önemli bir yapısal boyutudur ama İslami güçlerin iktidara gelmesi, beğenmeyeceğimiz sonuçlara yol açabilir."

Mülakatın bu yerinde Ruşen Çakır soruyor:

"O zaman Kemalistler, ’Aynı noktaya geldik’ diyeceklerdir."

Prof. Şerif Mardin şu cevabı veriyor:

"Olabilir, bu konuda rahatsızlık duymam. İşin nasıl şekillendiğini anlamaya çalışmak şart. İslam’ın iktidarı tam olarak ele geçirmesi durumunu, liberal bir ortamın devam ettirilmesi olarak görmüyorum."

Tabii hemen arkasından asıl soru geliyor:

"Bu, AKP iktidarı için de geçerli mi?"

Mardin
’in cevabı şöyle:

"AKP iktidarı olarak değil; çünkü AKP içinde çok muhterem kişiler olduğunu biliyorum. Belki bunu, çok soyut şekilde, AKP ile ilişkisi olmayan İslam’ın iktidara gelmesi olarak tarif edebiliriz."

* * *

Öyleyse, AKP’li Türkiye’de rejim konusunda "Hiç tehlike yok" diyebilir miyiz?

Bu noktada ilginç bir sosyolojik kavram ortaya atıyor:

"Mahalle havası..."

"Türkiye’de
’mahalle baskısı’ diye bir şey var. Jön Türklerin en çok korktuğu şeylerden biri de oydu. ’Mahalle baskısı’, bilinmeyen ve sosyal bilimce ifade edilmesi çok zor olan bir havadır. Bu havanın, AKP’den bağımsız olarak Türkiye’de yaşadığına inanıyorum. Dolayısıyla bu havanın gelişmesine müsait şartlar oluşursa, o zaman AKP de bu havaya boyun eğmek zorunda kalacaktır."

Mardin bu havanın sonucunu, "İran’da ortaya çıkan ve Ahmedinejad’la devam eden rejim" olarak görüyor.

"Mahalle havası dediğimiz şeyin bazı İslami alt çevrelerle yeni bir şekil almış olduğuna inanıyorum. Bu yeni şekil AKP’yi de döver. AKP ona biat etmek zorunda kalabilir."

* * *

Prof. Şerif Mardin’in bu tahlilini herkesten önce Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okumasının çok yararlı olacağını düşünüyorum.

O zaman belki, Tandoğan, Çağlayan, İzmir, Samsun mitinglerine katılan (kürsü dışındaki) insanların korkularını ve endişelerini daha iyi anlayabilir.

Çünkü o mitinglerde dile getirilen endişenin, akıllı AKP’lilerle de paylaşılması gereken çok ortak noktaları var.

Tabii bu "mahalle havasını" öteki partilerin de iyi okuması gerekir.

Çünkü o hava, aynı zamanda "büyük abileri" yaratan havadır.

Hem dincilerin, hem fanatik milliyetçilerin, hem faşistlerin, hem de en adi cinsinden popülizmin...
Yazarın Tüm Yazıları