Dış politikada Amerika ile ‘omurga’ ayarı

Dışişleri Bakanı Prof. Ahmet Davutoğlu’nun hafta başında gerçekleştirdiği Washington ziyareti sırasında Obama yönetimine verdiği mesajlar, Ankara cephesinde Amerika’ya atfedilen önemin derecesini anlatmak bakımından bugüne dek telaffuz edilmiş en sıcak, en kuvvetli açılımlardan biri olarak görülebilir.

Haberin Devamı

Kuşkusuz, Türkiye’de göreve gelen her hükümet, ABD’yi ve bu ülkeyle ilişkileri önemsediğini vurgulamıştır. Ama Davutoğlu’nun son mesajları, 1950’li yıllarda Demokrat Parti’nin Amerika’ya duyduğu yakınlığı çağrıştıran tonlar taşıyor.
Davutoğlu’nun mesajlarının doruk noktası, Washington’un saygın düşünce kuruluşu The Brookings Institution’da yaptığı konuşmadaki “ABD ile bağlarımızı güçlendirmek her zaman dış politikamızın omurgası olmuştur” şeklindeki sözleridir.
Bu sıcak mesajın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yaz Batı’yı, bu meyanda ABD’yi de “omurgasızlık”la suçladığı bir dönemin ardından gelmiş olması da hayatın akışının bir cilvesidir herhalde.

***

Aslında Davutoğlu, ziyaretine ilişkin niyet mektubunu Washington’a, kente ayak basmadan hemen önce “The Foreign Policy” dergisine yazdığı bir makale üzerinden göndermiştir. Makalenin en can alıcı bölümü “ABD ve Türkiye, birbirinden ayrı ya da birbirlerine mesafeli olma lüksüne sahip değillerdir” mesajıdır.
Bu ifadeler, Türkiye-ABD ilişkilerinde geçen yaz Gezi olayları ile başlayan, ardından Suriye, Mısır üzerindeki anlaşmazlıklar ve son olarak Çin füzesi krizi nedeniyle sıkıntılı bir şekilde seyreden bir dönemden sonra ilişkilerde beyaz bir sayfa açma niyetine dönük kuvvetli bir beyandır.
Davutoğlu’nun bu makalede Türk-ABD ilişkilerini öncelikle “temel haklar ve demokratik normlara ilişkin evrensel ilkeler üzerinde inşa edilmiş” bir yapı olarak tanımlamış olması önemlidir. Bakan, ortak payda olarak demokrasi değerlerini stratejik çıkarların üstünde tutan bir bakış yansıtıyor.
Davutoğlu, bu temayı Washington’da da tekrarladı. Bunu, AK Parti hükümetinin Gezi Parkı direnişine gösterdiği sert karşılığın Obama yönetiminde yarattığı tepkileri, rahatsızlığı silmeye dönük bir çaba olarak değerlendirmek mümkün.

***

Keza Batı’ya dönük doğrultu, Davutoğlu’nun Washington’da altını çizdiği bir diğer başat temadır.
Ancak Batı’ya dönük yörüngede Washington’un yeri ayrıdır. Davutoğlu’nun ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüştükten sonra “Türkiye ile ABD arasındaki model ortaklık ilelebet sürecektir” şeklindeki sözleri uzun dönem zihinlerde yer edecek bir açıklamaya benziyor. Davutoğlu’nun yine Kerry’nin yanında “Başbakan Erdoğan her yerde Başkan Obama’nın liderliğini övüyor” şeklindeki hatırlatması da bu sıcaklığın liderler düzeyine taşınmasıdır.
Bütün bu temalar, geride bıraktığımız dönemde uluslararası alanda çok büyük iddialarla yola koyulup kendini birden “değerli bir yalnızlığın” içinde bulan AK Parti hükümetinin Türk dış politikasına vermeye çalıştığı yeni ayarın da bir ifadesidir. Hükümet, belli ki ABD ile kopukluk yaşayan Türkiye algısını değiştirmek kararındadır.
ABD ile ilişkileri zayıflamış bir Türkiye’nin dış politikadaki hareket alanı da zayıflayacaktır. Ama ABD ile arayı düzeltme çabasının çok önemli bir başka boyutu daha var. Muhtemelen hükümet, Washington’dan Gezi sonrasında gelmeye başlayan eleştirel çıkışları kendisine dönük desteğin gevşediği gibi okuyarak, Amerika cephesini sağlam tutma çabasına girişmiş olabilir. Özellikle iki kritik seçime doğru yol alırken ABD Başkanı Obama ile ilişkisinin güçlü olduğu algısının yara almaması, Erdoğan’ın iç politikaya dönük hesapları bakımından da önemlidir.

***

Şimdi meselenin püf noktasına geliyoruz. İlişkiler yeniden rayına oturuyor diye, Obama yönetimi basın özgürlüğü, toplanma hakkı gibi Türkiye’de demokrasi açığına işaret eden sorunlu alanlarda son dönemde benimsediği eleştirel tutumundan vaz mı geçecek?
ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Türk konuğunun yanında “basın, ifade ve gösteri özgürlüklerini güçlendirmenin önemini” vurgulaması, bu bağlamda kuşkusuz not edilmelidir.
Ama yönelttiğimiz sorunun yanıtı, Davutoğlu’nun Washington’a ayak basmasından önce Kerry’nin Avrupa’dan Sorumlu Yardımcısı Victoria Nuland tarafından verilmiştir. Nuland’ın 13 Kasım’da Atlantic Council adlı düşünce kuruluşunda Türkiye konusunda yaptığı şu açıklama Washington’un yeni dönemdeki tutumuna dönük önemli bir çerçeve sunuyor:
“Türkiye’deki demokratik gelişmelere gelince, biz kuşkusuz daha çok açıklık, daha çok basın özgürlüğü, daha çok hesap verebilir bir hükümet isteyen Türklerin yanında duruyoruz. Bunu söylemek konusunda da utangaç davranmayacağız.”
Nuland eklemiş: “Bence müttefikliğimizin güzel olan yanı da, aynı fikirde olmadığımız durumlarda bu konuda dürüst olabilmemizdir.”

Yazarın Tüm Yazıları