Aa bu ne benzerlik

BU kitap bir maden.

Bir tarih bilgisi kitabı.

O nedenle hep birlikte okumaya devam edeceğiz.

Haberin Devamı

İskender Pala’nın, “İki Darbe Arasında” adlı kitabının giriş bölümünde çok irkiltici bir bölüm var.

28 Şubat sürecinde 3 bini aşkın başarılı subayın YAŞ kararı ile ordudan atıldığını söylüyor.


Ben rakamın bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum.


Şimdi şu cümleleri, altını çizerek okuyalım:


“O kadar ki çoğu evine ekmek götüremedi, bazısı çocuklarının okul masrafını karşılayamadı. İçlerinden bu aşağılanmaya dayanamayıp intihar edenler çıktı.”


İşte ben, tak diye bu son cümleye takıldım.


“İçlerinden bu aşağılanmaya dayanamayıp intihar edenler çıktı”
cümlesine.


Biz buna benzer bir cümleyi son defa nerede işittik?


Bir süre önce intihar eden deniz albayının cenazesinde, bizzat Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın ağzından değil mi?

Haberin Devamı


Son günlerde intihar eden subaylar için hangi ifade kullanılıyor?


“Onur intiharları...”


İskender Pala,
28 Şubat sürecini belirleyen en dramatik olguyu “onur intiharı” olarak anlatıyor.


Demek ki ilerde bu dönemi anlatacak en iyi şey de, “onur intiharları” olacak.


Sizce bu benzerliğin hiçbir anlamı yok mu?

* * *


Var elbette.


Ben diyorum ki, yaşadığımız bu süreç giderek 28 Şubat’tan çok daha dramatik bir şekle dönüşüyor.


İçerde 16 aydır neyle suçlandığını bile bilmeyen insanlar, öğretim üyeleri, askerler, gazeteciler var.


Ergenekon davası, 12 Eylül’ün yargıdaki sembolü haline dönüşen Barış Derneği davasını aratır hale geldi.


Tutuklu kalma süreleri, demokratik bir hukuk devletinde asla affedilmeyecek sürelere uzadı.


28 Şubat eğer postmodern darbe ise, bu dönemin adı da olsa olsa postmodern otoriterlik olabilir.


Ama bu yazımın amacı bunu anlatmak değil.


Tam aksine, bambaşka, hatta şaşırtıcı bir şeyden söz etmek istiyorum.

* * *


İskender Pala,
28 Şubat’ın bütün kötü yanlarına rağmen, yine de “hayırlara vesile” olduğunu söylüyor.


Müslüman kesimin bu olaydan ders çıkardığını, kendi hurafelerini yıktığını anlatıyor.


Ben AK Parti içinde çok sayıda insanın da bu düşünceyi paylaştığını biliyorum.


28 Şubat, İslami kesimde ciddi bir özeleştiriye yol açmıştı.

Haberin Devamı

Aslında Tayyip Erdoğan, böyle bir özeleştirinin küllerinden doğan lider oldu.


Şimdi asıl soruya geliyorum.


Acaba yaşadığımız şu Ergenekon süreci de, aynı şekilde laik kesimin bir bölümünün de kendihurafelerinden kurtulması için vesile olabilir mi?


Mesela, her zorlukta askerden medet uman kesimin...


Yani bu otoriter ve acımasız sürecin küllerinden de, demokrasiye gönülden bağlı yeni bir lider doğabilir mi?


Bence doğacak.


Kaçınılmaz şekilde doğacak.

* * *


Büyük demokrasiler, büyük travmalardan, hatta iç savaşlardan doğuyor.


Biz böyle bir iç savaşı yaşamadık.


Buna karşılık böyle, daha az kanlı, daha az ıstıraplı iç hesaplaşmalarımız var.


Bu hesaplaşmayı da onur intiharları üzerinden, vekâleten yapıyoruz.

Haberin Devamı


Bu hesaplaşmanın galibi kim?


Eğer Ergenekon, 28 Şubat’ın rövanşı ise o rövanş alındı.


Orada onur intiharları var.


Burada da var.


Orada insanlara, şirketlere haksızlıklar varsa, burada da var.


Benim tahminim şu.


Türkiye, er veya geç, bu postmodern otoriter rejimle de hesaplaşacak.


Önemli olan, artık intikam ve rövanş duygusunun bitmesidir.


O nedenle bu iki dönemden de “hayırlara vesile” olacak dersi çıkaracak, o iki dönemin de küllerinden doğacak ve kan davasına son verecek bir liderin çıkması gerekir. Türkiye şimdi, işte bu postmodern iç hesaplaşmasına son verip, barışı sağlayacak liderini arıyor.


Müslüman’la laiği, ortak vatan üzerinde, barış içinde yaşatacak bir siyasi mesih...

Yazarın Tüm Yazıları