Belediye diplomasisi

DÜN Rize’de, Belediye Başkanı ile İsrail’in Ankara Büyükelçisi arasında geçen konuşma, bence bugün Dışişleri Bakanlığı’nda çok ciddi biçimde masaya yatırılmalıdır.

Haberin Devamı

Belediye Başkanı Halil Bakırcı, Büyükelçi’ye şunu söylüyor:

“İsrail’in bu yayılmacı ve işgalci politikası var oldukça, Türk halkının İsrail’e bakışı çok değişmez.”

Buraya kadar bir saptama olarak kabul edebilirsiniz.


Ama arkasından gelen şu cümle üzerinde hepimizin dikkatle durması gerekiyor:


“Yerel yönetici olarak İsrail’in Gazze’ye yönelik tutumlarından dolayı buradaki gezginlerin başına bir hadise gelmesinden endişe duyuyoruz ve bu konuda azami özen gösteriyoruz.”


Başkan, bölgeye gelen İsraillilerin daha çok kırsal bölgelere gittiklerini belirtiyor ve devam ediyor:

“Geldiklerinde biraz daha yerleşim merkezlerine uğrayarak gelmeleri daha iyi olur kanaatindeyim. Gelmemeleri burada yaşayanların gezginlere şüpheyle bakmalarına neden oluyor.”

Haberin Devamı


Gelelim somut bazı gerçeklere.


Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, geçenlerde ilginç bir rakam verdi.


Karadeniz’e gelen yabancı turistlerin yüzde 70’ini İsrailliler oluşturuyormuş.


Karadeniz’de trekking, İsrailli gençler arasında modaymış.


Yani bölge bu insanlardan para kazanıyor, ama Belediye Başkanı endişeli.


Haksız da değil...


*  *  *


Biz bu noktaya nasıl geldik?


Çok da zengin olmayan bir bölgenin insanları, kendilerine para kazandıran insanların hayatına neden kastetsin?


Durum bu kadar vahimse, şunu kendi kendimize sormamız gerekiyor:


Acaba bunu, sadece İsrail devletinin Gazze’deki insafsız politikası ile açıklamak mümkün mü?


Ya da sadece böyle açıklamakla yetinmeli miyiz?


Yoksa biraz daha derine inip, son zamanlarda ülkemizde giderek yaygınlaştığı hissi veren “yabancıya” karşı hoşgörüsüzlüğün nedenlerini de araştırmalı mıyız?


Ben ikincisini yapmamız gerekir diye düşünüyorum.


Son yıllardaki kamuoyu anketleri çok ciddi, hatta tehlikeli sinyaller veriyor.


Türklerin küçümsenmeyecek bir bölümü yabancılara karşı hoşgörüsüz hatta düşmanca bir tutum sergiliyor.


Ülkenin bir köşesinde bir belediye başkanı bunları söylüyorsa, üzerinde çok ciddi biçimde durmalıyız.


*  *  *


Son günlerde Batı’da bir tartışma başladı.

Haberin Devamı


“Türkiye Batı’dan kopup, Doğu’ya mı dönüyor”
sorusu birçok gazetede ele alınıyor.


Ben Türkiye’nin Batı’dan koptuğunu düşünenlerden değilim.


Başlarda AK Parti Hükümeti’nin dış politikasına mesafeli duruyordum.


Bu görüşüm zaman içinde değişti ve şimdi tam aksine bu politikayı başarılı, hatta çok başarılı buluyorum.


Ama üslup konusunda bazı eleştirilerim de yok değil.


Dış politika, üslup zarafeti gerektirir.


Çünkü, bazı dış konular kaşımaya çok müsaittir ve sonradan kontrolü zorlaşabilir.


Bana göre dış politikamızın üslubu daha yumuşak tonda olabilir.


Üslubun, politikanın temelini değiştirmediğini söyleyebilirsiniz.


Doğru, değiştirmez.


Neticede Türkiye bugün eskisine göre çok daha aktif ve etkili bir dış politika izliyor.

Haberin Devamı


Ancak sert üslup, dış politikanın içeriye yansımasını olumsuz etkileyebilir.


Ankara’nın sertleşen üslubu, dalga dalga Anadolu’ya yayılıp, Rize’de bir belediye başkanının ağzından bir büyükelçiye uyarılar haline dönüşmeye başlarsa, ilerde Türk dış politikasının gerektiğinde esnemesini sağlamak zorlaşabilir.


O nedenle, Rize’deki bu diyaloğun dikkatle incelenmesi gerektiği kanaatindeyim. 

Yazarın Tüm Yazıları