Sigarayla savaşı kazanacağız

Siz bakmayın “Sigara yasaklarını biraz hafifletmenizde yarar var” diye akıl verenlere.

Ve sakın önem vermeyin bazı restoran işletmecilerinin “Bari puro odaları açsak, oralarda izin verseydik ya da şu kısıtlamaları bazı mekânlarda azcık gevşetseydik” diye sızlanmalarına.
Doğru yoldayız.
İyi bir iş yapıldı, arkasındayız.
Sigaraya karşı büyük bir savaş veriyoruz. Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli sağlık savaşlarından biridir bu savaş. Sıtma savaşından, tüberküloz, trahom savaşından hiç farkı yok, hatta onlardan daha da önemli.
Bu savaşın bayrağını Sağlık Bakanlığı taşıyor. Bu nedenle ilk teşekkürü Dr. Recep Akdağ ve bürokratlarına borçluyuz.
İkinci teşekkürümüz Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki vekillerimize.
Üçüncü teşekkür kampanyaya destek veren basına.
Dördüncü teşekkür fitili ateşleyen sigara karşıtı derneklere, sosyal sorumluluk kurumlarına, topluluklara. Beşinci teşekkür uğradıkları ekonomik kayba rağmen sorumluluk duygusundan vazgeçmeden bu kararları destekleyen işletmecilere.
Ve en büyük teşekkür: Kampanyanın ardında dimdik duran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a.
Yaşasın dumansız hava sahası.
Yaşasın bu kampanyaya emeği geçenler.
Hepsinin ömrü uzun, sağlığı çok, huzuru bol, keyfi sınırsız, geleceği sorunsuz olsun.

Kalp krizi nedir?

Kalp krizi kalbi besleyen koroner arterlerin kan pıhtısı nedeniyle tamamen tıkandığı durumlarda meydana gelen acil bir sağlık sorunu. Koroner damarların tıkanması kalp kasının beslenmesini engeller. Bu durum göğsün tam ortasında ağrı ve buna eşlik eden halsizlik, baygınlık hissi, bulantı, sol kolda uyuşma ve ağrı, terleme, hatta şuur kaybı gibi belirtilere yol açar. Çok özel durumlar dışında genellikle orta yaş ve sonrasında görülmektedir. Temel nedeni koroner damarların içinde oluşan plak şeklindeki yapılar. Neticede oluşan kan pıhtısı koroner damarın herhangi birini, herhangi bir yerden tıkar. Kalp kası beslenemez, fonksiyon dışı kalır. Kalp krizine yol açan damar sertliği değişimleri, kolesterol ve trigliserid dengesizliği olanlarda, şeker hastalarında, hipertansiyonlu, fazla kilolu kişilerde sağlıklı insanlara oranla daha sık görülüyor. Ayrıca depresyon, stres, öfke, sinirlilik, ağır endişe halleri ve benzeri ruhsal tablolarda da kriz geçirme ihtimali artıyor.

Koroner arter spazmı kalp krizine yol açabilir mi?

Bazı durumlarda kalp krizine yol açan koroner damar tıkanıklığının nedeni damar sertliği plakaları ya da kan pıhtıları yerine koroner arterdeki şiddetli kasılmalardır. Araştırmalar sadece spazmın, yani damarlardaki kasılmaların bile kalp kriziyle neticelenebileceğini gösteriyor. Önemli bir nokta da şu: Koroner arter spazmı yalnızca ateroskleroz belirtisi gösteren koroner arterlerde değil, normal koroner arterlerde de ortaya çıkabiliyor. Spazmla ilişkili kalp krizlerinin aşırı stres altında çalışan, öfke, kızgınlık ve benzeri ruhsal reaksiyonları yoğun yaşayan kişilerde ve sigara içenlerde daha sık görüldüğü biliniyor.

Sarımsak tansiyonu düşürür mü?

Sarımsağın birçok marifeti olduğu doğru. Vitamin ve mineral içeriği yüksek bir besin. Ayrıca her yemeğe müthiş bir tat veriyor. Yani dünya mutfağının bilinen en etkili lezzetlendiricilerinden biri o. Ayrıca içindeki allicin maddesiyle bir antibiyotik gibi çalışıyor, bir kanser önleyici gibi görev yapıyor. Sarımsağın bir ölçüde tansiyon ayarını kolaylaştırdığı da doğru olabilir ama hipertansiyon problemi gibi önemli bir sorunu sarımsağa havale etmemek gerek. Kısacası hipertansiyonlu biriyseniz sarımsağı bir hoşluk olarak bol bol tüketebilirsiniz ama kokusuna katlanmanız, ilacınızdan ve tuz kısıtlamasından vazgeçmemek koşuluyla.

Hangi nodüller kanserleşiyor?

Tiroid bezinde belirlenen her nodül kanser değildir ve her nodül zamanla kanserleşmez. Ama bazı nodüllerin kanserleşme olasılığı daha fazladır. Erkeklerde, küçük çocuklarda, genç kızlarda rastlanan nodüller, tek nodüller, hipoaktif (soğuk) nodüller, çok sert, çok büyük ve çok zor hareket ettirilebilen nodüller de kanserleşme sıklığı artıyor. Ayrıca 60 yaşından sonra ortaya çıkan nodüllerde de kanser riski yükseliyor. Özellikle yaşlı erkeklerde çıkan yeni nodüllerin kanserleşme olasılığının daha fazla olduğu belirtiliyor. Komşu lenf bezlerinin büyüklüğü, ultrasonografik incelemede damarlaşmanın artması gibi işaretlerde de daha dikkatli olmak gerek. Önceki yıllarda baş veya boyun bölgesine ışın tedavisi uygulananlarda saptanan tiroid nodüllerinin de kanserleşme eğilimleri var. Bütün bu kuşkulu durumlarda yapılacak en doğru girişim ince iğne aspirasyon biyopsisiyle nodülden alınacak materyalin patolojik değerlendirilmesi.

Hangi kolesterol ilacı daha iyi?

Modern tıbbın değişmeyen kurallarından biri de geleneksel tıbbın çok kullandığı o ünlü cümle: Hastalık yok, hasta vardır! Hangi ilacın kime iyi geleceği, kimde yan etki yapacağı, hatta beklenmedik yan etkilerin hangi ilaçla hangi hastada oluşacağını önceden kestirmek pek kolay değil. Kolesterol ilaçlarının da hastadan hastaya farklı etkileri olabiliyor. Örneğin bir hasta atorvastatine cevap verirken, bir başkasında ise sinvastatin ile daha başarılı sonuçlar alınabiliyor. Burada hekimin mesleki tecrübesi, hastanın kişisel sağlık hikâyesi ve diğer bazı faktörler de göz önünde bulunduruluyor. Bir başka nokta daha var: Her yeni ilacın en iyi ilaç olmadığı kuralı kolesterol tedavisinde de geçerli. Deneyimli hekimler “bir ilacı ilk ve son kullanan hekim olmama” şeklindeki orta yol yaklaşımından asla vazgeçmiyor.

Depresyonu kolaylaştıran ilaç var mı?

Tansiyon düşürücü ilaçlardan bazılarının (reserpin, beta blokerler, prazosin, klanidin), çeşitli mide ilaçlarının (özellikle simetidin ihtiva edenler), kalp yetmezliğinde kullanılan digital glikozidlerinin, progesteron seviyesi yüksek olan doğum kontrol haplarının, bazı parkinson ilaçlarının (levudopa), kortizonun, alkol bağımlılığının tedavisinde kullanılan disülfiram maddesinin ve alkolün kendisinin depresyon eğilimini arttırdığı biliniyor. Eğer bu ilaçlardan herhangi birini kullanıyorsanız ve depresyonla ilişkili bir sorununuz söz konusuysa doktorunuzla konuşmanız yararlı olabilir.

Hipotiroidi saç dökülmesi yapar mı?

Uzun süre tedavisiz kalan hipotiroidi özellikle kadınlarda saç dökülmesine yol açabilir. Doğru tedavi dökülmeyi durdurur ve saçların yeniden çıkmasını sağlar. Tiroid yetmezliğinin tedavisine rağmen saç dökülmesi konusunda başarısız kalınırsa arka planda gözden kaçmış bir prolaktin hormonu yüksekliğinin, demir veya çinko eksikliğinin olup olmadığını da araştırmakta fayda var.
Yazarın Tüm Yazıları